28 Aralık 2011
NECEF UĞURLU'NUN YAZISINI, BİR NOT EKLEYEREK, KAYDA GEÇİRİYORUZ:
VİSTİLEF'İN NOTU: Uğurlu'nun yazısını okumadan yukarıdaki video'yu izleyin. Ancak bu notun amacı başka: Yazıda adı geçen Ali Murat Vural şu anda İstanbul Üniv. İlletişim Fakültesi'nde kadrolu... Neden? Niçin? Hangi özellikle? "Farabi" programı ile gelip, taşraya gideceğine İstanbul'da mekan kurmak YÖK ilkelerinin hangisine uyarlı? YÖK üyelerinden cevap bekliyoruz. "AA1 veremedik AMV mi olsun!" demek isteniyor. Gazetecilik Bölümü ve Dekanlık'tan da cevap bekliyoruz. Vistilef herkese açık...
RATİNG OPERASYONU ASLINDA BİR 'DAR ÇEVRE' OPERASYONU MUDUR?
http://www.dorduncukuvvetmedya.com/4197-rating-operasyonu-aslinda-bir-dar-cevre-operasyonu-mudur.html
NECEF UĞURLU-KAYDA GEÇSİN...
RATİNG OPERASYONU ASLINDA BİR 'DAR ÇEVRE' OPERASYONU MUDUR?
http://www.dorduncukuvvetmedya.com/4197-rating-operasyonu-aslinda-bir-dar-cevre-operasyonu-mudur.html
NECEF UĞURLU-KAYDA GEÇSİN...
(...) Bu nedenle Dr. Erol Köse’yi de dikkate almanızı öneririm.
Konu Prof. Ali Atıf Bir’in bir zamanlar Anadolu Üniversitesi çatısı altında yapmış olduğu rating ölçümleriyle ilgili denetimleriyle ilgiliydi. Bunu da çok fazla önemsemiyorum.
Deşifre’nin beni şaşırtan bir başka konuğu ise bir akdemiysen olan Prof. Ali Murat Vural’ın meselelerin esasına yönelmek yerine Prof. Ali Atıf Bir’in, ki aynı üniversitede çalışmış olduklarını konuşmasından anladık, ‘İyi Hoca’ , ‘İyi Profesör’ , ‘İyi Gazeteci’, İyi Televizyoncu’ olduğu yönündeki son derece nesnel savunması ve kefaletiydi . Prof . Ali Murat Vural’ın görüşüne göre dünyanın bütün iyilerini üzerinde toplamış bir bilim adamı Prof. Ali Atıf Bir, olur mu olur ama ihtimal hesaplarına göre zayıftır. Ya da bir mucize gerçekleşmiştir ihtiyaç bir süperman pelerinidir. Öğrencileri hocalarının uçmasını bir gün isteyeceklerdir, malum yeni gençlik teori ile yetinmiyor uygulama istiyor.
Deşifre Programına bağırıp çağırdıktan sonra tekrar bağlanan Prof. Ali Atıf Bir’in Mehmet Ali Önel’e şimdi konuşamıyorum, benimle özel görüşün programıma davet ediyorum tarzı yaklaşımını ise ibretlik buluyorum.
Uluslararası Bilimsel Toplantılarda ‘Kurgulanmış Gerçekliğe, Siyasal Taraflılığın Körleşmesine ve Toplumsal Güvensizliğe Mahkum Olmuş Bir Toplumsal Kurum: Medya ‘ ”Küresel Ekonomik Kriz Sonrası ‘Yeni Normal’ Medya ve İletişim” gibi ciddi sunum ve çalışmaları olan Prof. Ali Murat Vural’ın ‘ Her şey bir yana Ali Atıf Bir bir yana’ tavrını akademik tarafsızlığa uygun bulmadım. Ancak yapmış olduğu araştırma sonuçlarından açıkladığı çok önemli bir gerçek vardı, kahramansız bir toplum olduğumuz gerçeği. İçim cız etti . Aslında bu araştırma sonucuna göre ekranlarda etkiden de söz edemeyiz, demek ki bu da palavra. Allahtan etkileri yok mu diyeyim onu da bilemiyorum.
Bilişim teknolojileri devrimsel nitelikli değişimlere neden olmaktadırlar. Bu teknolojiler, ülkelerin sınıflarını belirleyecek kadar büyük bir öneme sahiptirler. Çağımızda bilgiler istenilen noktalara geleneksel yollardan milyonlarla ifade edilebilecek bir oranda daha hızlı ulaştırılabilmektedir. Bilişim toplumunun yolunun açılması ve gerçekleşmesi, "içerik" (bilgi) ve ''teknoloji"nin (bilgi teknolojisi) bütünleşmesiyle sağlanacaktır.
Bizim içerikler Türkiye’yi yansıtıp yansıtmadığı yıllardır tartışılan bir panelde ‘ama bu isteniyor ‘ bahanesiyle dayatılan Nişantaşı, Cihangir ‘ kimin eli kimin cebinde’ hikayeleriyle sınırlı kaldı. Artık yakında insanlar içeriklerden kendi akışlarını yapacak, bir manada kendi televizyonlarını oturdukları yerden kuracak teknolojiye geçmek üzereyken bizleri medyanın nelere hazırladığı sorusu boşlukta.
Elalem alternatif evren, insanlığın kodları, varoluşun nedenleri peşinde dizilerde kimbilir bilinen nelere hazırlıyor toplumlarını tavsiye ederim bakın, sadece yarışma, eş bulmaya sınırlamamış.
Şekilde açıkça görüldüğü gibi Rating Operasyonu basit bir mesele değil.
Üç beş müstehcen, müstekrehin yerine muhafazakarlık koyalım heveslileri de hiç heveslenmesin dünya başka yere gidiyor. Bizimle kimsenin uğraşacak vakti yok. Sonra eller gider aya, biz kalırız gene yaya.
Rating operasyonuyla ‘ Dar Çevre’nin elemanları ortaya çıkacak mıdır yoksa ‘Minnoş Dost’ email yollamış, yok o ona söylemiş, ama öbürü biliyormuş gibi zeka alayı ile mi karşı karşıya kalacağız .
Dar çevrenin ilişkileri çözülmeyecek ilişkiler değil çoğu ortada zaten.
Artık mesele ulusal bir meseledir. Bakın Prof. Ali Murat Vural ‘ Kurgulanmış Gerçeklikten’ bahsetmiş sunumunda.
Medyanın ‘kurgulanmış Gerçeği‘ nedir? Kim kurguluyor, kurgulanan nedir , memleket için hayırlı mıdır? Bu soruları kayda geçirelim.
Bu tabii kayda geçirmek istediğim şu soruyu da aklıma getiriyor. MGK da bu konular yani medya konuşulur mu? Böyle bir departman var mıdır, varsa bu konulardan kimler sorumludur?
Sivil veya asker MGK’da kimler sorumludur bu konularla ilgilenen Medya Paşa’sı var mıdır? Subliminal mesajları, dar çevreyi, iktisadi ilişkileri takip edenler kimlerdir?
Medya Ulusal Güvenlik kapsamı içinde midir, dışında mıdır ?
Savcının iddianamesini beklerken sorularımızı kayda geçiriyoruz.
22 Aralık 2011
AA1 yumurtlayıp dururken, bir kaç haftadır TV ratinglerinde olanları VEYSEL BATMAZ dokuz yıl önce yazdı:
Rating Ölçümlerini RTÜK Finanse Etmek ve Denetlemek Zorunda
“AGB DENEKLERİ ARANIYOR başlıklı seri ilan üç gün önce Damga Gazetesi'nin seri ilanlar bölümünde yayınlandı. İlanı kimin verdiği bilinmiyor. İddialara göre, ilan AGB'yi yıpratmak için verilmiş. Habershow sitesi ise ilanı Star grubunu verdiğini iddia etti. Ayrıca AGB'nin ilanın ardından savcılığa suıç duyurusunda bulunduğu iddia edildi. Habershow ilanda verilen telefon numarasını aradı ve burayla yaptığı görüşmeyi yayınladı...
İŞTE İLGİNÇ TELEFON GÖRÜŞMESİ
Uzanlara ait Damga Gazetesi'nde AGB denekleri için verilen ilanda yeralan telefon numarasını aradık... Karşımıza özel olduğunu söyledikleri araştırma şirketinden bir hanımefendi çıktı... Bize önce ismimizi ardından rating cihazını ne zamandan beri kullandığımızı sordu... Söyledik... Tabii ki doğru olmayan bilgiler verdik... Amacımız araştırma yapmaktı ! Hangi semtte oturduğumuzu da sorduktan sonra yaptıkları ankete katılmamız halinde bize ödül vereceklerini açıkladı hanımefendi...
Ödülün ne olacağını sorduk...
"Para" dedi...
"Ne kadar ?" dedik...
"Tam bilmiyorum ama 2 milyar TL civarı...Bu konuyu Metin Bey'le görüşün... " dedi...
"Peki bu parayı kesin verecek misiniz ? Çünkü yaptığımız iş yasal değil, kendimizi riske atıyoruz..." dedik...
"Tabii ki alacaksınız ödülünüzü..." yanıtını aldık...
"Tamam biz tekrar ararız..." deyip telefonu kapattık...
Araştırmamızdan çıkan sonuç :
Star Grubu bu işte ciddi !
AGB'ye duyurulur...
Damga Gazetesi'ndeki ilanda yeralan telefon numarası : 0546 596 33 08”
Yukarıdaki haber www.superpoligon.com'da 18 Mart 2003 tarihinde yayınlandı. Aynı gün Star Gazetesi'nden iki kez telefonla arandım ve AGB ile ilgili görüşlerim soruldu. Ben de, MEME'ye demeç vermediğimi, konu ile ilgili zaman zaman hem www.haber3.com da, hem de www.dorduncukuvvetmedya.com da yazdığımı, buralardan kaynak göstererek iktibas yapabileceklerini söyledim.
İsteyen bu yazımdan da alıntı yapabilir.
Konu gerçekten ciddi. Yukarıdaki tür ilanlarla, artık amaç ne ise, gizli kalması gereken AGB denekleri aranmaya ve kontrol edilmeye başlandıktan sonra, bu rating işine bir son nokta koyma isteğim son noktasına gelmiş bulunuyor…
RTÜK'ü çok önceleri uyarmıştım. Rating işi artık onun işiydi. AA1 Kanun maddesini yanlış okumaktan mıdır, yoksa yazdığı medya grubunun direktiflerinden ve çalıştığı AGB denetçiliğinden midir nedir, yanlış yorumlamıştı maddeyi, ben de konu ile ilgili bir yazı yazmıştım: "FATİH KARACA HAKLI, AA1 HAKSIZ" (Bkz: www.haber3.com ve www.dorduncukuvvetmedya.com; http://www.haber3.com/aa1-bana-cevap-ver--60409y.htm ). RTÜK derin uykusundan uyanmamıştı. Hâlâ uykuda. İş tam alaturka biçimde karıştı ve yukarıda zikredilen ilanla deneklerin yerlerini saptamaya kadar vardı.
İnsan ister istemez 1966'da ABD'de, Nielsen'in başına gelenleri hatırlıyor. Harris Komisyonu'nda çalışan Rex Sparger, rating deneklerinden 58'inin yerlerini saptamış ve bunları CBS prodüktörlerinden Charles Lowe'e satarken yakalanmıştı. Bunun üzerine, Harris Komisyonu geniş çapta araştırmalarının sonucunda bir dizi karara vardı.
Kim bu Harris diyeceksiniz? Komisyonu ne yapar?
Efendim, bundan tam 40 yıl önce, 1963 yılında, aynı şimdi bizde olduğu üzere ABD'de de ratingler geniç çapta sorgulanmaya başlanmıştı. Medya sektörü, ratingi ölçen örneklemin küşük, sonuçlarının çarpıtılmış, verilerinin ise iyi analiz edilmemiş olduğunu söylüyordu. İş tabii daha da öncelere dayanmaktaydı. San Fransisco'lu radyo istasyonun sahibi Stanley Breyer, 3 Temmuz 1950'de gazetelere tam sayfa ilanlar vererek, Hopper'ın mı, Pulse'ın mı ratinglerinin doğru olduğunu sorgulamaya başlamıştı.
İş Eyaletlerarası ve Dış Ticaret Komisyon'u başkanı Senatör Mike Monroney'e düştü. Amerikan İstatistik Derneği'nden çok saygın istatikçileri toplayıp bir Meclis Araştırma Komisyonu kurdu ve konuyu inceletti. Bu Komisyon'a Senatör Magnuson başkanlık yaptı.
Komisyon bir hata yapıp, sadece rating ölçen Araştırma Şirketleri başkanlarını sorgulayınca işler daha da çözülmez hale gelmişti. Monroney-Magnuson Komisyonu tam 8 yıl işbaşında kaldı ve sonunda, "rating ölçimlerinde yapılan hilelerin Yarışma Programlarındaki sahtekârlıklara yol açtığı kanısına vardı." Bu da FCC'nin, tüm bilgiye dayanan televizyon yarışma programlarını yasaklaması ile sonuçlandı.
Merak ettiniz ya, bu Harris Komisyonu ne diye, işte geldik:
1960 yılında, Temsilciler Meclisi üyesi Oren Harris, Eyaletlerarası ve Dış Ticaret Komisyonu başkanlığına gelmişti. Bu rating işine de bir türlü kafası basmıyordu. 1200 hane ile yapılan araştırma nasıl olur da, 30 milyon hane'yi ölçebilirdi? Bu konuda yalnız değildi. Amerika'nın neredeyse tamamı böyle düşünüyordu. Yine Amerikan İstatatistik Derneği'ne başvuruldu. Madow Komisyonu kuruldu. Komisyon üyesi Charles Wright benin Annenberg'de hocam oldu yıllar sonra. Bu komisyon ise, konuyu istatistik olarak ele aldı ve rating ölçümlerinde herhangi bir yanlışlık bulmadı. Daha sonra da (1963-1966) Harris Komisyon'unun teşviki ile kurulan CONTAM (Committee on National Television Audience Measurement) araştırmaları başladı. Araştırmalar 1970'e kadar devam etti. Çeşitli araştırma şirketleri ile üniversitelere FCC büyük fonlar aktararak araştırmaları yaygınlaştırdı.
O zamanlar audimeter'lerla, telefon coincidentals adı verilen araştırma teknikleri karşılaştırılıyordu. Bu araştırmalarda, ARB'nin (American Research Bureau) her yıl iki kez yaptığı ve 55 bin hane'yi kapsayan anket yöntemi ile gerçekleştirdiği taramalar baz alındı.
Harris Komisyonu, ARB, McCann-Ericson, Madow, Simmons, ARMS, CONTAM, COLTRAM metodolojik araştırmaları ve raporlarının sonuçlarını burada yazmam teknik olduğu için sizin için sıkıcı olur; ben de bedava bir iş yapmaktan bilirsiniz sıkılırım. İyisi mi yazmayayım, dileyen biraz yorulsun bulsun. Ama ilk CONTAM araştırmasından bahsedeyim: Biliyorsunuz, 3 standart sapma bir örneklemin % 99.7'sini, 2 % 95'ini, 1 de % 68'ini kapsar. İşte bu yolla, program ratinglerinin farklı araştırmalarda çıkan sonuçlarının karşılaştırılması ve örneklemin büyüklüğünün temsiliyet derecesini hesaplamak kolaylaşır. COMTAM 1, bunu yapmıştı. Ne sonuç mu aldı? Okumadınız herhalde beş önceki cümlemi…
İş öyle AA1 ve Reha Muhtar kapışmasına benzemiyor değil mi? Bir de Star Grubu girdi işin içine. Ama Star genel olarak haklı… Bakalım ne olacak? Hatırlarsınız, ne demiştim: Ben adamı mektebe göndermem, gömerim…
Sadece reyyyytinnngggvole anlatmak için yazmadım tabii üstteki satırları. Bir başka meramım da var:
Türkiye'de rating'lerin RTÜK tarafından finanse edilmesi, denetlenmesi ve tüm kamuya açıklanması kanun gereği. 4676-3984 sayılı yasaların 13. Maddesi ile değişen 29. Maddesi'nin (f) bendi bakın ne diyor, aynen aktarıyorum: "Ulusal izlenme oranları, Üst Kurul tarafından her takvim yılı için tespit edilir ve o yılı izleyen Ocak ayı içinde açıklanır."
Bu madde çok açıktır. Tek bir noktada, tek bir araştırma ile bu oranın saptanması mümkün olmadığı ve hergün bu iş yapan bir şirket olduğu için, Üst Kurul ya hergün ya da belli aralıklarla rating araştırması yapmakla mükellef kılınmıştır. Bunu bir şirkete havale de edebilir. Fakat finansmanın karşılamak, denetlemesini yapmak, her kanalı kapsamak ve hepsini doğru bir biçimde kamuya tek tek açıklamak, bilimadamlarına da yaptığı işin ne kadar doğru olup olmadığını kontrol etmeleri için ham data'dan tüm analizlere kadar elde ettiği her şeyi vermek zorundadır. Hergün yapıyorsa, hergün vermekle yükümlüdür.
Şimdi diyeceksiniz ki bu serbest, özgür, hür oğlu hür piyasa koşullarında bu işi ne yaptığını zar zor bilen RTÜK'e havale etmek de nereden çıktı? Bunun, satırlarım arasında karambola gelmemesi için vuzuhat açısından bir kere daha vurgulamamın iktiza etmesi ne kötü! [Bunu, üstelik ilk söyleyen ben de değilim: Ithiel de Sola Pool. Oğlu Jonathan Pool, benim Kadıköy Maarif'ten İngilizce hocamdı. Prof. Pool, ısrarla ABD'de ratinglerin FCC tarafından ölçülmesini savunmuştur. Hem de tam bir serbest piyasadan yana olan biri olarak.]
Türkiye'de tam da Irak savaşı esnasında, nereden mi çıktı bu? RTÜK Kanunu'nun emredici hükmünden. Ayrıca işin bir de mâli yönü var: RTÜK reklam cirolarından belli bir pay alıyor. Reklam ciroları ne? Reklamverenlerin Ajanslara ödediği komisyonlardan, Ajansların medyaya ödediği ristürnlerden oluşuyor. Yani ne? TİAK.
Oldu mu size RTÜK bir TİAK… Hem de kanunen. Hay allah, tezkerede çuvallayan bu Meclis nelere kâdir, boşuna dememişler, hâkimiyet milletindir diye.
Bu konuda daha ayrıntılı yazılarımı, Bir Televizyon Masalı: RTÜK ile BÜDÜK adlı kitabımda okuyacaksınız. AZZZ SONRAAA…
Prof. Dr. Veysel Batmaz
19 Mart 2003
Veysel Batmaz |
, haber3.com, 19 Mart 2003, http://www.haber3.com/rating-olcumlerini-rtuk-finanse-etmek-ve-denetlemek-zorunda-34793y.htm#ixzz1hICG7H8c
“AGB DENEKLERİ ARANIYOR başlıklı seri ilan üç gün önce Damga Gazetesi'nin seri ilanlar bölümünde yayınlandı. İlanı kimin verdiği bilinmiyor. İddialara göre, ilan AGB'yi yıpratmak için verilmiş. Habershow sitesi ise ilanı Star grubunu verdiğini iddia etti. Ayrıca AGB'nin ilanın ardından savcılığa suıç duyurusunda bulunduğu iddia edildi. Habershow ilanda verilen telefon numarasını aradı ve burayla yaptığı görüşmeyi yayınladı...
İŞTE İLGİNÇ TELEFON GÖRÜŞMESİ
Uzanlara ait Damga Gazetesi'nde AGB denekleri için verilen ilanda yeralan telefon numarasını aradık... Karşımıza özel olduğunu söyledikleri araştırma şirketinden bir hanımefendi çıktı... Bize önce ismimizi ardından rating cihazını ne zamandan beri kullandığımızı sordu... Söyledik... Tabii ki doğru olmayan bilgiler verdik... Amacımız araştırma yapmaktı ! Hangi semtte oturduğumuzu da sorduktan sonra yaptıkları ankete katılmamız halinde bize ödül vereceklerini açıkladı hanımefendi...
Ödülün ne olacağını sorduk...
"Para" dedi...
"Ne kadar ?" dedik...
"Tam bilmiyorum ama 2 milyar TL civarı...Bu konuyu Metin Bey'le görüşün... " dedi...
"Peki bu parayı kesin verecek misiniz ? Çünkü yaptığımız iş yasal değil, kendimizi riske atıyoruz..." dedik...
"Tabii ki alacaksınız ödülünüzü..." yanıtını aldık...
"Tamam biz tekrar ararız..." deyip telefonu kapattık...
Araştırmamızdan çıkan sonuç :
Star Grubu bu işte ciddi !
AGB'ye duyurulur...
Damga Gazetesi'ndeki ilanda yeralan telefon numarası : 0546 596 33 08”
Yukarıdaki haber www.superpoligon.com'da 18 Mart 2003 tarihinde yayınlandı. Aynı gün Star Gazetesi'nden iki kez telefonla arandım ve AGB ile ilgili görüşlerim soruldu. Ben de, MEME'ye demeç vermediğimi, konu ile ilgili zaman zaman hem www.haber3.com da, hem de www.dorduncukuvvetmedya.com da yazdığımı, buralardan kaynak göstererek iktibas yapabileceklerini söyledim.
İsteyen bu yazımdan da alıntı yapabilir.
Konu gerçekten ciddi. Yukarıdaki tür ilanlarla, artık amaç ne ise, gizli kalması gereken AGB denekleri aranmaya ve kontrol edilmeye başlandıktan sonra, bu rating işine bir son nokta koyma isteğim son noktasına gelmiş bulunuyor…
RTÜK'ü çok önceleri uyarmıştım. Rating işi artık onun işiydi. AA1 Kanun maddesini yanlış okumaktan mıdır, yoksa yazdığı medya grubunun direktiflerinden ve çalıştığı AGB denetçiliğinden midir nedir, yanlış yorumlamıştı maddeyi, ben de konu ile ilgili bir yazı yazmıştım: "FATİH KARACA HAKLI, AA1 HAKSIZ" (Bkz: www.haber3.com ve www.dorduncukuvvetmedya.com; http://www.haber3.com/aa1-bana-cevap-ver--60409y.htm ). RTÜK derin uykusundan uyanmamıştı. Hâlâ uykuda. İş tam alaturka biçimde karıştı ve yukarıda zikredilen ilanla deneklerin yerlerini saptamaya kadar vardı.
İnsan ister istemez 1966'da ABD'de, Nielsen'in başına gelenleri hatırlıyor. Harris Komisyonu'nda çalışan Rex Sparger, rating deneklerinden 58'inin yerlerini saptamış ve bunları CBS prodüktörlerinden Charles Lowe'e satarken yakalanmıştı. Bunun üzerine, Harris Komisyonu geniş çapta araştırmalarının sonucunda bir dizi karara vardı.
Kim bu Harris diyeceksiniz? Komisyonu ne yapar?
Efendim, bundan tam 40 yıl önce, 1963 yılında, aynı şimdi bizde olduğu üzere ABD'de de ratingler geniç çapta sorgulanmaya başlanmıştı. Medya sektörü, ratingi ölçen örneklemin küşük, sonuçlarının çarpıtılmış, verilerinin ise iyi analiz edilmemiş olduğunu söylüyordu. İş tabii daha da öncelere dayanmaktaydı. San Fransisco'lu radyo istasyonun sahibi Stanley Breyer, 3 Temmuz 1950'de gazetelere tam sayfa ilanlar vererek, Hopper'ın mı, Pulse'ın mı ratinglerinin doğru olduğunu sorgulamaya başlamıştı.
İş Eyaletlerarası ve Dış Ticaret Komisyon'u başkanı Senatör Mike Monroney'e düştü. Amerikan İstatistik Derneği'nden çok saygın istatikçileri toplayıp bir Meclis Araştırma Komisyonu kurdu ve konuyu inceletti. Bu Komisyon'a Senatör Magnuson başkanlık yaptı.
Komisyon bir hata yapıp, sadece rating ölçen Araştırma Şirketleri başkanlarını sorgulayınca işler daha da çözülmez hale gelmişti. Monroney-Magnuson Komisyonu tam 8 yıl işbaşında kaldı ve sonunda, "rating ölçimlerinde yapılan hilelerin Yarışma Programlarındaki sahtekârlıklara yol açtığı kanısına vardı." Bu da FCC'nin, tüm bilgiye dayanan televizyon yarışma programlarını yasaklaması ile sonuçlandı.
Merak ettiniz ya, bu Harris Komisyonu ne diye, işte geldik:
1960 yılında, Temsilciler Meclisi üyesi Oren Harris, Eyaletlerarası ve Dış Ticaret Komisyonu başkanlığına gelmişti. Bu rating işine de bir türlü kafası basmıyordu. 1200 hane ile yapılan araştırma nasıl olur da, 30 milyon hane'yi ölçebilirdi? Bu konuda yalnız değildi. Amerika'nın neredeyse tamamı böyle düşünüyordu. Yine Amerikan İstatatistik Derneği'ne başvuruldu. Madow Komisyonu kuruldu. Komisyon üyesi Charles Wright benin Annenberg'de hocam oldu yıllar sonra. Bu komisyon ise, konuyu istatistik olarak ele aldı ve rating ölçümlerinde herhangi bir yanlışlık bulmadı. Daha sonra da (1963-1966) Harris Komisyon'unun teşviki ile kurulan CONTAM (Committee on National Television Audience Measurement) araştırmaları başladı. Araştırmalar 1970'e kadar devam etti. Çeşitli araştırma şirketleri ile üniversitelere FCC büyük fonlar aktararak araştırmaları yaygınlaştırdı.
O zamanlar audimeter'lerla, telefon coincidentals adı verilen araştırma teknikleri karşılaştırılıyordu. Bu araştırmalarda, ARB'nin (American Research Bureau) her yıl iki kez yaptığı ve 55 bin hane'yi kapsayan anket yöntemi ile gerçekleştirdiği taramalar baz alındı.
Harris Komisyonu, ARB, McCann-Ericson, Madow, Simmons, ARMS, CONTAM, COLTRAM metodolojik araştırmaları ve raporlarının sonuçlarını burada yazmam teknik olduğu için sizin için sıkıcı olur; ben de bedava bir iş yapmaktan bilirsiniz sıkılırım. İyisi mi yazmayayım, dileyen biraz yorulsun bulsun. Ama ilk CONTAM araştırmasından bahsedeyim: Biliyorsunuz, 3 standart sapma bir örneklemin % 99.7'sini, 2 % 95'ini, 1 de % 68'ini kapsar. İşte bu yolla, program ratinglerinin farklı araştırmalarda çıkan sonuçlarının karşılaştırılması ve örneklemin büyüklüğünün temsiliyet derecesini hesaplamak kolaylaşır. COMTAM 1, bunu yapmıştı. Ne sonuç mu aldı? Okumadınız herhalde beş önceki cümlemi…
İş öyle AA1 ve Reha Muhtar kapışmasına benzemiyor değil mi? Bir de Star Grubu girdi işin içine. Ama Star genel olarak haklı… Bakalım ne olacak? Hatırlarsınız, ne demiştim: Ben adamı mektebe göndermem, gömerim…
Sadece reyyyytinnngggvole anlatmak için yazmadım tabii üstteki satırları. Bir başka meramım da var:
Türkiye'de rating'lerin RTÜK tarafından finanse edilmesi, denetlenmesi ve tüm kamuya açıklanması kanun gereği. 4676-3984 sayılı yasaların 13. Maddesi ile değişen 29. Maddesi'nin (f) bendi bakın ne diyor, aynen aktarıyorum: "Ulusal izlenme oranları, Üst Kurul tarafından her takvim yılı için tespit edilir ve o yılı izleyen Ocak ayı içinde açıklanır."
Bu madde çok açıktır. Tek bir noktada, tek bir araştırma ile bu oranın saptanması mümkün olmadığı ve hergün bu iş yapan bir şirket olduğu için, Üst Kurul ya hergün ya da belli aralıklarla rating araştırması yapmakla mükellef kılınmıştır. Bunu bir şirkete havale de edebilir. Fakat finansmanın karşılamak, denetlemesini yapmak, her kanalı kapsamak ve hepsini doğru bir biçimde kamuya tek tek açıklamak, bilimadamlarına da yaptığı işin ne kadar doğru olup olmadığını kontrol etmeleri için ham data'dan tüm analizlere kadar elde ettiği her şeyi vermek zorundadır. Hergün yapıyorsa, hergün vermekle yükümlüdür.
Şimdi diyeceksiniz ki bu serbest, özgür, hür oğlu hür piyasa koşullarında bu işi ne yaptığını zar zor bilen RTÜK'e havale etmek de nereden çıktı? Bunun, satırlarım arasında karambola gelmemesi için vuzuhat açısından bir kere daha vurgulamamın iktiza etmesi ne kötü! [Bunu, üstelik ilk söyleyen ben de değilim: Ithiel de Sola Pool. Oğlu Jonathan Pool, benim Kadıköy Maarif'ten İngilizce hocamdı. Prof. Pool, ısrarla ABD'de ratinglerin FCC tarafından ölçülmesini savunmuştur. Hem de tam bir serbest piyasadan yana olan biri olarak.]
Türkiye'de tam da Irak savaşı esnasında, nereden mi çıktı bu? RTÜK Kanunu'nun emredici hükmünden. Ayrıca işin bir de mâli yönü var: RTÜK reklam cirolarından belli bir pay alıyor. Reklam ciroları ne? Reklamverenlerin Ajanslara ödediği komisyonlardan, Ajansların medyaya ödediği ristürnlerden oluşuyor. Yani ne? TİAK.
Oldu mu size RTÜK bir TİAK… Hem de kanunen. Hay allah, tezkerede çuvallayan bu Meclis nelere kâdir, boşuna dememişler, hâkimiyet milletindir diye.
Bu konuda daha ayrıntılı yazılarımı, Bir Televizyon Masalı: RTÜK ile BÜDÜK adlı kitabımda okuyacaksınız. AZZZ SONRAAA…
Prof. Dr. Veysel Batmaz
19 Mart 2003
19 Aralık 2011
BU NE DEMEK AA1?
Bir yumurta daha, Banvitçi AA1'den:
|
18 Aralık 2011
Banvit'ten alıştı, yumurtlayıp duruyor...
"Çünkü AGB verisi [reytinler], 2500 aile manipüle edilse bile kimse kusura bakmasın 75 milyonun neyi izlediğini manipüle edemez. 2500 aile ile diğer aileler arasında organik bir bağ yoktur!"
AA1, 20.12.2011, Bugün
FLAŞ FLAŞ FAAAŞŞŞ... Reytingçilerin şikesine isyan edenlere (başta kendi yazdığı gazetesindeki klavyedaşlarına) en kötü haber yumurtacı AA1'den geldi... Yumurtasını yukarıda okudunuz, yorulmayın, yorumlayalım.
Şunu yumurtluyor AA1:
.... Fazla heyecana gerek yok, reyting şikesi sadece tv patronları, reklamverenler ve program müdürleri ve yapımcıları arasında olan "fitbol şikesi" gibi bir şeydir. Halkı ilgilendirmez... Onlar ne izleyeceklerini bilirler, ne izlediklerini de reklamverenler "google" amcaya başvurarak, neyin tıklandığına bakarak ölçerler, reyting de neymiş!... Halkımız, reytingden hiçç mi hiiiiççç etkilenmez....
Eyyy, "yeni süreçte yardıma her an hazır olduğunu, bunu kamusal bir görev kabul ettiğini" (agy) TİAK Başkanı'na temenna çakarak ilan eden Banvit'çi reytinglerin efendisi AA1, madem halkı manipüle edemiyormuş AGB verileri (reytingler), peki bu ne biçim kamu görevi?
İşte buna FLAŞ MILAŞ denmez, FAŞŞŞ, FAŞŞŞ, FAŞŞŞ denir: reyting operasyonunun 20 yıl geçmişe uzamasını önlemeye çalışıyor reytinglerin efendisi...
Bizden uyarması, gerisi reyting şikesi için hop oturup, hop kalkan medyaperverlere kalmış: Prof. Bingür Sönmez'in tavsiyelerine uyarak, AA1'i omlet mi, scrambled mı, yoksa menemen olarak mı yersiniz, kendiniz karar verin.
17 Aralık 2011
ÜFÜRÜKÇÜ AA1
Aşağıdaki yazıyı tam 11 yıl AGB'yi denetleyen bir reytinnggg uzmanı yazarsa, siz ne dersiniz?
Reyting yolsuzluğunda dikkat!
Reytinglere müdahale edilmesi konusu yeni bir konu değil, yaklaşık 5 yıldır reytinglere dışarıdan müdahale edildiği söyleniyor.
Sonunda işe "organize suç" da karıştı ve iddia edilen"yolsuzluk" kanıtlanma aşamasına geldi. İyi de oldu. En azından reytinglerle ilgili şaibeler biter ve doğru dürüst bir reyting sistemine ulaşırız.
Kafanızdaki temel soruya yanıt vereyim. Diyorsunuz ki "Böyle bir şey yapılabilir mi? Yapımcılar adresleri alabilir mi? Reytingler manipüle edilebilir mi?"
Yanıtım şu: Her şey mümkün.
Ancak adreslerin satılması ile reytinglerin etkilenmesi çok ayrı konular. Gerçekten adresler satılmış. Adreslere ulaşılmış, adreslerdeki insanlar istenen programı fazla izlemiş olabilir. Ancak bu izlemelerin reyting hesaplamalarına dahil edilip edilmemesi ayrı bir konudur. Gidip AGB verilerini ayrıntılı incelemeden de ne olduğunu asla öğrenemezsiniz.
Bu nedenle bu konuyu inceleyenlere önerim; iki olayı ayrı tutmaları... Yapım şirketleri ve ölçüm şirketindeki birtakım dolandırıcıları ortaya çıkarmaları, reytinglerdeki manipülasyonu anlamak içinse mutlaka sistemi başından sonuna bir gözden geçirsinler...
Aksi takdirde iddialar yine sadece lafta kalır asla kafalar netleşmez! Önerim budur. Bu konuyu yazmaya devam edeceğim. Bugün Gazetesi, 16.12.2011
.
Kafanızdaki temel soruya yanıt vereyim. Diyorsunuz ki "Böyle bir şey yapılabilir mi? Yapımcılar adresleri alabilir mi? Reytingler manipüle edilebilir mi?"
Yanıtım şu: Her şey mümkün.
Ancak adreslerin satılması ile reytinglerin etkilenmesi çok ayrı konular. Gerçekten adresler satılmış. Adreslere ulaşılmış, adreslerdeki insanlar istenen programı fazla izlemiş olabilir. Ancak bu izlemelerin reyting hesaplamalarına dahil edilip edilmemesi ayrı bir konudur. Gidip AGB verilerini ayrıntılı incelemeden de ne olduğunu asla öğrenemezsiniz.
Bu nedenle bu konuyu inceleyenlere önerim; iki olayı ayrı tutmaları... Yapım şirketleri ve ölçüm şirketindeki birtakım dolandırıcıları ortaya çıkarmaları, reytinglerdeki manipülasyonu anlamak içinse mutlaka sistemi başından sonuna bir gözden geçirsinler...
Aksi takdirde iddialar yine sadece lafta kalır asla kafalar netleşmez! Önerim budur. Bu konuyu yazmaya devam edeceğim. Bugün Gazetesi, 16.12.2011
.
14 Aralık 2011
VEYSEL BATMAZ SORUYOR: AA1 BU İŞE NE DİYECEK? OPERASYON SON 20 YILI KAPSAYACAK MI?
14 Aralık 2011 / 13:41
TV REYTİNGİNDE SAHTECİLİK OPERASYONU:
AGB ve çok sayıda şirkete 25 adreste operasyon düzenlendi.
25 noktaya yapılan baskında birçok gözaltı var. Bu isimlerin birkaç saat içinde açıklanması bekleniyor.
İstanbul'da Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında reyting ölçüm şirketleri ile bazı yapım firmalarına operasyon yapıldı. 3 kişinin gözaltına alındığı operasyonun haksız kazanç elde edilmesi ile reyting ölçümünde kullanılan deneklere ilişkin bilgilerin sızdırılması konusuyla ilgili olduğu öğrenildi. Polisin operasyon kapsamında Ay Yapım, Tims Yapım ve Med Yapım isimli şirketlerde arama yaptığı belirtildi.Reyting ölçüm şirketlerinden AGB'de de arama yapıldığı ve şu ana kadar 3 kişinin gözaltına alındığı kaydedildi. Bazı internet sitelerinin ve ünlü site yöneticilerine ait adreslerin de arama yapılan adresler arasında olduğu belirtildi.
Petek Dinçöz'ün eski eşi, ünlü magazinci Can Tanrıyar'ın gözaltına alınmaycağı ve ifade vereceği gelen son bilgiler arasında. İlker İnanoğlu ve Can Tanrıyar’ın evinde de arama yapıldığı bildirildi. KARA KUTU CAN TANRIYAR MI ?
Can Tanrıyar'ın magazin sitesi Uçankuş, yayımladığı iddialar ile olaya son noktayı koydu. Sitede yayınlanan yazıda karakutunun Can Tanrıyar'ın olduğunu iddia ediliyor.
İşte yayınlanan o yazı : "Uçankuş 3 yıldır "bunu" yazıyordu!.. AGB'de büyük yolsuzluk olduğunu iddia ediyordu!.. Ve beklenen gün geldi!.. Savcılık olaya el koydu!... Organize, konuyla ilgili tüm şahısları incelemeye aldı!... Konuyla ilgili sayısız yazısı olan Can Tanrıyar, "evimde ve ofisimde olan tüm dökümanları polise teslim ediyorum!.. 3 yıl önce TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'le birlikte ortaya döktüğümüz iddialar, artık resmen oryaya çıkmıştır!... Bundan sonra birilerinin başı çok fena ağrıyacak!... Ortada 3 milyar dolarlık bir reklam pastası var!.. Elimdeki tüm bilgi ve belgeri polisle paylaşıyorum" TRT OLAYLI ŞEKİLDE AYRILMIŞTI ... TRT, TİAK’ın da içinde bulunduğu rating ölçümleme sisteminden Ocak 2010 tarihinde ayrılmıştı. TRT’nin kararı ile ilgili ilk açıklamayı, Hukuk Müşaviri Avukat Veysel Gümüş, "Günün Konusu" programında yapmış ve AGB sistemine ciddi eleştirilerde bulunmuştu.
SON GELİŞME: Veysel Batmaz'ın sorularına AA1 cevap verdi, verirken de kendini temize çıkartmaya çalıştı... Dinleyin kendiniz yorumlayın: http://www.gercekgundem.com/?p=423622
EN SON GELİŞME: AA1 Emniyet'te, "11 yıl AGB'nin denetçisiydim ama ben yapmadım" mı dedi?:
Reyting skandalı genişliyor, 15.12.2011, STAR Gazetesi, Saat: 13:30
Bazı televizyon kanallarının izlenme oranlarının belirlenmesinde usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkin reyting ölçüm ve yapım şirketlerine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Prof. Dr. Ali Atıf Bir'in bilgisine başvuruldu.
Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü yerleşkesine gelen Ali Atıf Bir, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde bilgisine başvurulmasının ardından emniyetten ayrıldı.04 Aralık 2011
YENİ ÜNİVERSİTE YASASI İÇİN ÖNERİLER
1. Fakülteler artık miadını doldurmuş bulunuyor. Fakülteler kalksın, Tıp ve Hukuk dışında tüm bölümler idari, mali tüzel kişiliğe kavuşturulsun. Lisans Üstü eğitim bölümlere verilsin.
2. Üniversitelerde Senato üyelerini, öğretim üyeleri ve öğrenciler seçsin.
3. Rektör Senato tarafından seçilsin.
4. Tüm üniversiteler, öğrenci-mezun-öğretim üyelerinin ortaklaşa kuracakları Vakıflara devredilsin.
2. Üniversitelerde Senato üyelerini, öğretim üyeleri ve öğrenciler seçsin.
3. Rektör Senato tarafından seçilsin.
4. Tüm üniversiteler, öğrenci-mezun-öğretim üyelerinin ortaklaşa kuracakları Vakıflara devredilsin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)