Ceza veren, "ceza gibi izledim" diyor... Ama izlememiş...
İkna odalarının kadını eski öğretim üyesi ve İstanbul Üniversitesi eski Rektör Yardımcısı, CHP Milletvekili Nur SERTER, ATV kanalındaki bir dizide yer alan kadın satıcısı NUR SERTER'in adının kendisine hakaret olduğunu iddia ediyor. Bu onun bileceği iş ama soruyoruz: İkna odasında kadınlara örtülerinizi açın demek ile kadın satmak arasında ne fark var? Yarası olan mı gocunuyor? Çünkü dizide kadınları kapalı mekanlara koyarak satan kadın satıcısı NUR adlı karektere SERTER soyadı verilmemiş, sadece basın duyurusundan haberleştirilirken bu soyad "sehven" yazılmış. Sehven'leri ile ünlü İstanbul Üniversitesi'nin eski rektör yardımcısı Nur Hanım da üzerine alınmış... "Tıklayın" "Bir daha tıklayın"
İşte ikna odalarının kadını NUR SERTER: “Tesadüfen olmuş bir olay değil. Herhangi bir isimle, uydurma soyadının biraraya gelmesinden ibaret bir olay değil. Benim adım soyadım çok yaygın değil. Hiçbir romanda da bir karakter olarak geçmez. Adım üniversite camiası ve milletvekili olarak kamuoyunda 10 yıldan fazladır konuşuluyor. Burada kasıt var. Diziyi izledim maalesef, ceza gibiydi. İzledikten sonra tepki iki katı arttı. Soyadın biplemesi birşeyi çözmüyor. Fuhuş yaptırılan ve işkence altındaki kızların kapalı mekanda hapis hayatı geçirmeleriyle benim aramda bir bağlantı kurulmuş olabilir diye izlenim edindim. Daha kötü bir karakter nasıl olabilirdi, iğrenç bir tipleme. Zor izledim. Böyle bir diziyi normalde izleyemem. İşkence gibiydi. Diziyi izlemeden önceki düşüncelerim pekişti. İsmin kullanılması çok kötü, izledikten sonra bilinçli yapıldığı kanaatine vardım.” Kaynak: http://www.gercekgundem.com/?p=439641
Nur Serter türü kişileri savunmak düşe düşe, genç komünistlere düştü (Genç TKP'ler SOL adlı sitelerinde bu işi yapıyorlar, her nedense!). Çok ironik. Her yaptığı hukuksuzluğa, sindirmeye ve yıldırmaya karşı biraz direnince, "sehven yaptık" diyen bir yönetim felsefesini İstanbul Üniversitesi'nde başlatanlardan biri, hem de yetkili rektör yardımcısı olarak başlatan bu bayanın kim olduğunu bilmiyorlar herhalde. Oysa, Yeni Şafak yazarı bile TKP yazarından daha erdemli ve etkili olarak irdeliyor meseleyi. Karşılaştırın diye linkliyoruz: TKP Savunusu için tıklayın : (1) Yeni Şafak Savunusu için tıklayın : (2)
İkna odalarının kadını eski öğretim üyesi ve İstanbul Üniversitesi eski Rektör Yardımcısı, CHP Milletvekili Nur SERTER, ATV kanalındaki bir dizide yer alan kadın satıcısı NUR SERTER'in adının kendisine hakaret olduğunu iddia ediyor. Bu onun bileceği iş ama soruyoruz: İkna odasında kadınlara örtülerinizi açın demek ile kadın satmak arasında ne fark var? Yarası olan mı gocunuyor? Çünkü dizide kadınları kapalı mekanlara koyarak satan kadın satıcısı NUR adlı karektere SERTER soyadı verilmemiş, sadece basın duyurusundan haberleştirilirken bu soyad "sehven" yazılmış. Sehven'leri ile ünlü İstanbul Üniversitesi'nin eski rektör yardımcısı Nur Hanım da üzerine alınmış... "Tıklayın" "Bir daha tıklayın"
İşte ikna odalarının kadını NUR SERTER: “Tesadüfen olmuş bir olay değil. Herhangi bir isimle, uydurma soyadının biraraya gelmesinden ibaret bir olay değil. Benim adım soyadım çok yaygın değil. Hiçbir romanda da bir karakter olarak geçmez. Adım üniversite camiası ve milletvekili olarak kamuoyunda 10 yıldan fazladır konuşuluyor. Burada kasıt var. Diziyi izledim maalesef, ceza gibiydi. İzledikten sonra tepki iki katı arttı. Soyadın biplemesi birşeyi çözmüyor. Fuhuş yaptırılan ve işkence altındaki kızların kapalı mekanda hapis hayatı geçirmeleriyle benim aramda bir bağlantı kurulmuş olabilir diye izlenim edindim. Daha kötü bir karakter nasıl olabilirdi, iğrenç bir tipleme. Zor izledim. Böyle bir diziyi normalde izleyemem. İşkence gibiydi. Diziyi izlemeden önceki düşüncelerim pekişti. İsmin kullanılması çok kötü, izledikten sonra bilinçli yapıldığı kanaatine vardım.” Kaynak: http://www.gercekgundem.com/?p=439641
Nur Serter türü kişileri savunmak düşe düşe, genç komünistlere düştü (Genç TKP'ler SOL adlı sitelerinde bu işi yapıyorlar, her nedense!). Çok ironik. Her yaptığı hukuksuzluğa, sindirmeye ve yıldırmaya karşı biraz direnince, "sehven yaptık" diyen bir yönetim felsefesini İstanbul Üniversitesi'nde başlatanlardan biri, hem de yetkili rektör yardımcısı olarak başlatan bu bayanın kim olduğunu bilmiyorlar herhalde. Oysa, Yeni Şafak yazarı bile TKP yazarından daha erdemli ve etkili olarak irdeliyor meseleyi. Karşılaştırın diye linkliyoruz: TKP Savunusu için tıklayın : (1) Yeni Şafak Savunusu için tıklayın : (2)