Add to Flipboard Magazine.

18 Ekim 2005

DEMEK Kİ "ETİK" YOK... HAYDİ KAMPANYAYA... SESİMİZİ YÖK'E DUYURALIM; YÖK DE BİR İŞE YARASIN:



ÜNİVERSİTELERDE AKADEMİK ETİK KURULLARI ve KURALLARI

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,
Çukurova Üniversitesi


Üniversitelerimizde bilim etiğinin okutulmasını savunmak yanında üniversitelerde bilim etik kulunun oluşması artık kaçınılmaz görülüyor. Son yıllarda ülkemizde özelde de üniversitelerde en çok konuşulan konuların başında hiç şüphesiz etik konusu gelmektedir. Ayrıca her mesleğin kendi özel durumları nedeniyle de meslek etik kurallarının belirlenmesi ve işlenmesi sık sık toplumun çeşitli kesimleri tarafından yapılan eleştiriler ile dile getirilmektedir. Bugün toplumun çok geniş bir kesimi ülkemizde siyasetten, medyaya, iş dünyasından akademik alana kadar pek çok alanda ahlaki normların ve standartların bozulduğu ve “ahlaki çöküntünün" giderek arttığı konusundaki kaygılar, beraberinde bazı önlemlerin alınmasını gündeme getiriyor.

Bugüne kadar bilim dünyasında genelde sağlık alanında tartışılan etik kavramı son yıllarda diğer bilim disiplinlerinde de işlenmeye başlandı. Başta mühendislik etiği olmak üzere genetik çalışmalarla ilgili etik kaygılar, sosyal etik, çevre etiği, iş etiği gibi özgül konular da sık sık gündeme gelmektedir. Ancak son yıllarda ülkemizde hepimizin şikâyet etiği akademik etik kavramı da, yaşanan bazı sorunlardan dolayı, sıkça işlenmeye başlandı.

Prof. Dr. Bedia Akarsu, Felsefe Terimleri Sözlüğünde “etik” kavramını şöyle açıklıyor: etik; ahlak felsefesi: Ahlaksal olanın özünü, temellerini araştıran bilim; insanın kişisel ve toplumsal yaşamındaki ahlaksal davranışlarıyla ilgili soruları ele alıp inceleyen felsefe dalı”. “İyi nedir” veya “ne yapmalıyız?” gibi soruları kendinse ödev olarak koyan felsefe dalı.
Bu tanımdan hareketle bilimde etik veya akademik etik ise, başta üniversiteler olmak üzere bütün eğitim ve bilim kuruluşlarında yürütülen faaliyetlerin genel ahlak felsefesine ve mesleki etiğe uygun yapılması olarak tanımlanabilir.

Günümüzde akademik etik; araştırma ve makale aşırmalar yanında, en azından onun kadar önemli öğrencilerle, çalışanlarla, karşı cinsle olan ilişkilere kadar genişletiliyor. Ülke ve insanlık sorunlara karşı duyarlılık da bunlara dahil edilmelidir.
Yukarıdaki tanım ve üniversitelerin işlevleri de dikkate alındığında bilimde etik:

Araştırmada etik,
Eğitimde etik,
Öğrenci ve ilişkilerde etik,
Yönetimde etik
olarak da boyutlamak mümkündür.

Araştırmada Etik
Bilimsel araştırmaya gerekli özeni göstermemek,
Araştırmayı yapmadığı halde yapmış gibi göstermek,
Elde ettiği verileri amaca uygun değiştirmek,
Başkasının verilerini kullanmak,
Başkasının yaptığı çalışmayı kaynakça göstermeden kullanmak,
Başkasının eserini yabancı dilden çevirerek kendi eseri imiş gibi göstermek,
Başkasının araştırma materyalini saklamak,
Araştırmayı başkasına para ile yaptırtmak ve yazdırtmak,
Araştırma fonunu değişik yöntemlerle dolandırmak,
Araştırıcıların verilerini para ile satmak,
Bilim adamı adaylarının seçiminde liyakate uygun davranmamak,
Akademik aşamada kayırmacı davranmak,
Bilim jürilerini etkilemek, kendine yakın jürileri seçmemek,
Akademik kadro ilanlarında alan ve ihtiyaçlar yerine kendisine yakın kişiler için ilan vermek,
İlgisi olmayan kişileri araştırmada ortakmış gibi göstermek,
Emeği geçmediği halde başkasının bilimsel çalışmasına kendisinin de dahil edilmesini istemek
Gitmediği kongreye gitmiş gibi göstermek,
Mesai saatleri içinde dışarıda iş takibi yapmak veya danışmanlık yapmak,
Projede karşılıksız öğrenci ve diğer çalışanları kullanmak,
Yapılan işin karşılığını vermemek veya eksik vermek,
Alanı olmadığı konularda uzman gibi davranmak veya uzmanlıklara saygı göstermemek,
Bilimsel araştırmaya önemi göstermemek ve alanındaki gelişmeleri izlememek veya kendini yenilememek,
Bilimsel ettiğe yakışmayan her türlü davranışlarda bulunmak

Eğitimde Etik
Başta eğitim ve öğretime gerekli önemi vermemek (kendisini yenilememek) ,
Derslere zamanında girmemek ve zamanında bitirmemek,
Ders müfredatına uygun olmayan alanlara kaymak (genelde orta öğretimde dersi alanın dışına taşımalar),
Bilimsel kalpazanlık yaparak ek ders ücreti için ders yükünü fazla göstermek,
Derse girmediği halde ek ders ücreti almak,
Derse kendisi yerine asistanı göndermeyi alışkanlık haline getirmek,
Maddi çıkar elde etmek için belirli kitap, donanım ve laboratuar malzemesi talep etmek,
Dersleri yalnızca öğretmen merkezli işlemek,
Eğitimi ve öğrenmeyi bir bütün olarak işlemek ve tartışmak için öğrenciyi araştırmaya yönlendirmemek
Derste öğrenciyi aşağılamak, sınıfta küçük düşürücü davranışlarda bulunmak,
Sınavları doğru yapmamak, değerlendirmede objektif davranmamak, bazı öğrencilere ayrıcalık göstermek, Sınavları doğru değerlendirmemek,
Sınav kâğıtlarını okumadan okumuş gibi göstermek.

Öğrenci ve İlişkilerde Etik
Başka öğrenciyi kendi yerine sınava sokmak,
Kopya çekmek veya kopya vermek, kopya çekilmesine yardım etmek,
Başkasının ödevini kendi ödeviymiş gibi sunmak,
Başkasına ödev yaptırmak,
Tezini para ile yaptırmak veya yazdırmak,
Başkasının fikirlerini kendisininmiş gibi sunmak,
Başka arkadaşlarını engelleyici tutumlara girmek,
Kayırmacılık istemek,
Toplumsal sorumluluklardan kaçınmak/ haklı olanla dayanışma göstermemek,
Burs veya harçlık için eksik-hatalı bilgi vermek,
Kitap-malzeme-materyal yürütmek...

Yönetimde Etik
Keyfi davranmak,
Yönettiği birimde liyakate uymamak,
Kayırmacılık yapmak/ "ekibini-yakınlarını yükseltmek,
Kamusal kaynakları özel istemleri/ çıkarları için kullanmak, çıkar sağlamak,
Kurumunu değil, bireysel önceliklerini düşünmek,
Çalışana haksız muamelede bulunmak,
Engelleme yapmak,
İlkelere göre değil duruma göre hareket etmek,
Elinin altındaki bilgileri farklı amaçlarla kullanmak, tehdit veya şantajda bulunmak,
Kamusal kaynakları peşkeş çekmek,
Makamını kişiler üzerinde etki/güç kurmak için kullanmak,
Makamını atlama tahtası için kullanmak.
Söz verdiği gibi davranmamak...
Her türlü etik dışı davranışlara göz yummak

Yukarıda belirtildiği gibi akademik etik yalnızca araştırma ile sınırlı değil aynı zamanda bilginin üretim, teknolojiye dönüşümü, bilginin yayımı ve öğretilmesi ile bir bütün teşkil etmektedir. Akademik etiğin paydaşları olan üniversite yönetimi, hoca, teknik personel, öğrenci ve bundan yararlanan kişi ve kurum kesimlerin etiğe uygun davranması büyük önem taşımaktadır. Sokrates “Ben onlardan daha bilginim, çünkü onlar hiç bir şey bilmedikleri halde bildiklerini sanıyorlar, ben ise bilmiyorum ama bildiğimi de sanmıyorum, demek ki ben onlardan daha bilgiliyim, çünkü bilmediklerimi bildiğimi sanıyorum” diyerek bilimde etik dersini en iyi şekilde ifade etmiştir.

Konunun taraflarının etik kurallarına uygun davranması yasal düzenlemeden önce kişinin kendisinin bilinçli davranması gerekmektedir. Yasalar yalnızca alenen yapılan yanlışların yasaya aykırılığını önler ancak sorunu tam çözmemektedir. Bilimde etik aynı zamanda üniversite kültürü içinde önemli bir yer tuttuğu için, öğretim üyesi ve yöneticinin güvenilir olması, çalışmalarında titiz davranması, araştırma sonuçlarına sadık kalması, her ne şart altında olursa olsun bilim yuvasında her türlü kritik konunun tartışılabilirliğini sağlaması, akademik aşama ve kadrolarda liyakati dikkate alması arkadan gelecek kuşakların etik davranışa davet edilmesi bakımından kritik önem taşımaktadır. Yine de buna rağmen oluşabilecek etik sorunlar için bazı ölçütler oluşturulur ve buna uyulması istenebilir. Bu bakımdan bilim etik kurullarının olması anlamlı ancak temel çözüm kişinin kendi vicdanından geçmektedir. Çok değer verdiğim, William Shakspeare’in "hiç bir miras dürüstlük kadar zengin değildir" ifadesine uygun olarak bilim etiği kampanyasına candan ve yürekten katılıyorum.

Bütün bu önlemler çağımızda bilim ve araştırma etiğinin artık dikkatle izlenmesi ve gerekli önlemlerin alınmasını gerektirmektedir. Günümüzde etik davranış artık her alanda sık konuşulduğuna göre, bunun bir yasasının da çıkması kaçınılmazdır. Son yıllarda özellikle üniversitelerde akademik aşama sürecinde çok sayıda aşırmanın sıkça işlendiği bu günlerde bir bilim etik kurulunun oluşması artık zorunludur. ZAMAN ZAMAN OLAN BU TÜR AŞIRMALARA "İNSANİ DUYGULARLA" ÇOĞU KEZ BİLE BİLE GÖZ YUMULMAKTADIR. Çoğunlukla da üniversite yönetimlerinin duyarlı davranmaması sonucu etiğin çiğnenmesi adeta kabul görmüş imajı yaratmaktadır.

Başta üniversite yöneticileri olmak üzere herkesin etik konusunda son derece duyarlı davranmaları beklenilmektedir. Üniversitelerin tavırları ve alacakları önlemler caydırıcı olacaktır. Üniversitelerin bu konuda alması gereken bazı tedbirler şöyle sıralanabilir:

1.Üniversite yönetimlerinin etik konusunda taviz vermez olduğunu duruşu ve kararları ile kendisini hissettirmelidir.
2.Başta akademik aşama olmak üzere yayın faaliyetlerinin ciddi olarak etik kurul tarafından izlenmesi gerekir.
3.Akademik aşama için belirli ölçüt getirilmeli ve ilanlar herkese açık yapılmalıdır.
4. Bilim etiğine uymayanlar deşifre edilmeli ve kamuoyuna teşhir edilmelidir.
5.Eğitim etiğine bağlı kalan eğitmenler ödüllendirilmeli, dersini zamanında işlemeyen, yerine asistanı gönderen, sınav kâğıtlarını doğru değerlendirmeyen eğitmenler ise uyarılmalı, tekrarı halinde cezalandırılmalıdır.
6.Bilim etiğinin önemini vurgulamak için kurumsal temelde sürekli eğitim ve seminerler düzenlenmelidir.
7.Bilimsel araştırma etiğine uygun olmayan her türlü fikir hırsızlığı, aşırma, veri değiştirme davranışında bulunan kişiler cezalandırılmalı, isimleri deşifre edilmeli ve meslekten men edilmelidir.

Üniversiteliler olarak ilke olarak kendimizin bireysel olarak resmi olmayan ahlak kurallarına uyalım, uymayanları da hukuk ile önlemeye çalışalım. Bu konuda Sayın Prof. Dr Kayhan Kantarli ve Dr. Ferhan Sagin tarafından başlatılan "ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM ELEMANLARINDAN BİLİMSEL VE ETİK DEĞERLERE SAYGI ÇAĞRISI" başlıklı kampanya metni aşağıda sunulduğu gibidir. Üniversite öğretim üyeleri olarak kampanyaya destek vermemiz, bilimsel etiğe gösterdiğimiz saygının bir ifadesi olacaktır.

Cicero’nun “Milletler parasızlıktan değil ahlaksızlıktan çökerler” ifadesini tersten okuyacak olursak toplum olarak ahlaki değerlerimizi, bilimimiz ve bilgimize yakışır şekilde yaşatırsak toplum olarak gelişir ve muasır medeniyetler düzeyine çıkabiliriz.
Duyarlı hocalarımızın katkısıyla bu mail sayısının arıttırması yararlı olacaktır.
Saygılarımla.

Not: İlgi duyanlar ve daha önce okumamış olanlar için ayrıca daha önce yazdığım “Bilimsel Etik Kurullarının Gerekliliği” adlı yazı ekte sunulmuştur.


İMZA KAMPANYASINA ÇAĞRI

Değerli Öğretim Elemanları

Bildiği gibi bilim etiği, ilgili kurumların duyarsızlığı ve örtbas etme çabaları sonunda üniversitelerimizin ve doğal olarak ülkemizin önemli sorunlarından biri haline gelmiştir.

Örtbas edilmeye çalışılan ve kanıtlara dayalı olan gerçeklerden yola çıkılarak bilim etiği başta olmak üzere toplumsal-siyasal etiğin geliştirilmesi için ilgililerin ve kamuoyunun dikkatini çekmek, toplumun her alanında gereksinim duyulan “etik ve ahlaki değerler bilinci” nin oluşmasına katkıda bulunmak ve üniversitelerde zirveye ulaşan etik dışı eylemler hakkında ilgilileri göreve davet etmek amacıyla sizleri, bu çok önemli soruna sahip çıktığınıza güvenerek aşağıdaki basın açıklamasına imzalarınızla/isimlerinizle destek vermeye çağırıyoruz.

Destek verdiklerini bildirenlerin isimleri açıklamanın altına “imza verenler” olarak eklenecek ve “ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM ELEMANLARINDAN BİLİMSEL VE ETİK DEĞERLERE SAYGI ÇAĞRISI” başlığı altında arzu edenlerin katılacağı bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıklanacaktır. Açıklama ayrıca Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, MEB, Üniversite Rektörleri, YÖK, ÜAK, TÜBİTAK ve TÜBA Başkanlıklarına da gönderilecektir.

Bu mesajla ilettiğimiz aşağıdaki basın açıklamasına desteğinizi bildirerek imza vermek için lütfen
butonunu tıklayın.
açılacak sayfada "----- Original Message ----- " bölümünde yer alan basın açıklaması metninin altında bulacağınız tabloyu kimlik ve kurum bilgilerinizi yazarak doldurun.
Gönder butonunu tıklayarak yanıt mesajıınızı gönderin.

Sevgi ve başarı dileklerimizle

Yaman ÖRS (Akdeniz Ü.), Hasan Yazıcı (İstanbul Ü.), Kayhan KANTARLI (Ege Ü.), Orhan BURSALI (Cumhuriyet Bilim Teknik D.), Tayfun AKGÜL (İTÜ), Levent SEVGİ (Doğuş Ü.), Mehmet ELBİSTAN (Ondokuz Mayıs Ü.), İzge GÜNAL (Dokuz Eylül Ü.), Ferhan Sağın (Ege Ü.), Semih SEMİN (Dokuz Eylül Ü.), İsmail DUMAN (İTÜ), Mustafa DEMİRCİOĞLU (Ege Ü.), Feza KORKUSUZ (ODTÜ)
---------------------------------------------------------------------------------------
ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM ELEMANLARINDAN
BİLİMSEL VE ETİK DEĞERLERE SAYGI ÇAĞRISI


Bizler, etik değerlerdeki aşınmanın son yıllarda toplum ahlakını ve ülkenin bilimsel geleceğini tehdit eder boyutlara ulaşmış olması karşısında Bilim Etiği başta olmak üzere Toplumsal-Siyasal Etiğin Gelişmesi ve Yerleşmesi gerektiğine inanan öğretim elemanları olarak aşağıdaki görüş ve düşüncelerimizi kamuoyu ile paylaşmak ve ilgili kişi ve kurumların dikkatine sunmak gereğini duyuyoruz.

Bilimin ana uğraşı, var olma nedeni, gerçeği aramaktır. Bilimsel gerçeğin aranmasında çıkış noktası varsayımdır. Bilim insanı önce varsayım üretir, ondan sonra da olanca güç ve dürüstlükle bu ürettiği varsayımı çürütmeye çalışır. Bunda gerçekten başarılı olamadığında ve ancak o zaman, bilimsel gerçeğe erişebilir. Kendini çürütmeye çalışmak olağanüstü bir dürüstlük gerektirir. O nedenle de ahlak ve bilim tümüyle bir bütündür. Bilim yaparken ayrıca ahlak beklenmez. Ahlak olmazsa bilim de olmaz.

Bilim uğraşının ahlaka koşut ikinci temel öğesi özgünlüktür. Özgünlük de ahlak gibi bilimin olmazsa olmazıdır. Varsayımlar aynı bile olsa bilimin temel yöntemi olan varsayım çürütme işlevi hemen her örnekte kaçınılmaz olarak değişiklik gösterir. Bu nedenle gerçek bilimsel çaba her zaman özgündür.

Bilim ahlakından sapma çok çeşitli olabilir. Kamuoyunca daha iyi bilinen aşırmalar (=intihal) yanında yapılmamış deney veya gözlemler yapılmış, yapılanların sonuçları çarpıtılmış veya bu deney ve gözlemlerle hiç ilgisi olmayanlar bunları yapmış gibi gösterilebilir. Ancak tüm sapmaların ana öğeleri, bilimin temelleri olduğunu vurguladığımız ahlak ve özgünlük yoksunluğu ile bunlara koşut giden gerçek bilim insanının birey hakkına saldırıdır. İşte bu nedenlerle bilim ahlakından sapmalar uygar ülkelerde büyük tepki alırlar.

Üniversitelerimizde onyıllardan beri süregelen ve çok tehlikeli bir şekilde adeta kanıksamaya başladığımız söz konusu sapmalardan ve daha da önemli olarak bu sapmaları yapanların, meslektaşlarımız ve özellikle yöneticiler düzeyinde gördükleri korumadan çok rahatsızız. Üniversite yöneticileri, YÖK, ÜAK, TÜBİTAK ve TÜBA'nın dünya görüşü, siyasal düşüncesi, inancı, akademik ve toplumsal konumu ne olursa olsun bilim ahlakını çiğneyenler karşısında tarafsız, etkin ve kararlı bir tavır almasını talep ediyor, söz konusu kişi ve kurumları bilim ahlakına gerçek anlamda sahip çıkmaya çağırıyor, akademik uğraş kadar ülkemizin saygınlığı yönünden de yaşamsal gördüğümüz bilim ahlakının yakın takipçisi olmaya korkmadan ve yılmadan devam edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.


Yaman ÖRS (Akdeniz Ü.), Hasan Yazıcı (İstanbul Ü.), Kayhan KANTARLI (Ege Ü.), Orhan BURSALI (Cumhuriyet Bilim Teknik D.), Tayfun AKGÜL (İTÜ), Levent SEVGİ (Doğuş Ü.), Mehmet ELBİSTAN (Ondokuz Mayıs Ü.), İzge GÜNAL (Dokuz Eylül Ü.), Ferhan Sağın (Ege Ü.), Semih SEMİN (Dokuz Eylül Ü.), İsmail DUMAN (İTÜ), Mustafa DEMİRCİOĞLU (Ege Ü.), Feza KORKUSUZ (ODTÜ), İbrahim ORTAŞ (CU), Veysel Batmaz (İstanbul Ü.)

Hiç yorum yok: