Add to Flipboard Magazine.

28 Ekim 2006

DEKANLIK SÜRESİ BİTERKEN, FAKÜLTEDE NELER OLUYOR?

Vistilef’in Notu: Vistilef'e gelen bir öğrenci mail’ini yorumsuz sunuyoruz (adı nick’li ve bizde saklı; mektubun bazı yerlerini atladık ve düzelttik. Bunların dışında mektubu aynen yayınlıyoruz.)

Dekanlığın bu kadar da önemli olmadığını, 2547 sayılı yasayı çok iyi okuduğumuzdan, biliyoruz. Bunu çok yazdık; 2547 sayılı yasaya göre, Dekanlık, "temsilcilik, koordinatörlük, kurul kararlarını uygulamalakla yükümlü, denetçi" gibi görevlere sahip; yetkiye sahip değil. Bu nedenle, bir Fakülte’de Bölüm Başkanlarının çok önemli ve yetkili olduğunu biliyoruz. Aslında öğrencilere en yakın akademik makam Bölüm Başkanlığı’dır. Dekan, Fakülte’de, duvar boyama, tuvalet inşaatı, vb. altyapı faaliyetleri dışında, Bölüm Başkanı’nın ve Yönetim Kurulu’nun kabul etmediği hiç bir akademik etkinliği yapamaz. Bu nedenle, kim Dekan olursa olsun, öğrenci, Bölüm Başkanı ile muhataptır. Bugüne kadar Suat Gezgin’in aksi yönde davranışları, Rektörlük tarafından da engellenmektedir. Vistilef’i, kimin Dekan olacağı ilgilendirmemektedir. Bölüm Başkanlığı esastır. Mektupla ilgili olarak, Suat Gezgin ve Veysel Batmaz’ın yanıtlarına da açıktır Vistilef:

Değeli Hocalarım:

“Fakültede enteresan şeyler oluyor. Bilindiği gibi Suat Hoca’nın dekanlık süresi yanılmıyorsam Aralık ayında doluyor. Ve anlaşılan o ki “görevini kötüye kullandığı, fakültede akademik hayatı kesintiye uğrattığı, keyfi kararlar aldığı” gerekçesiyle Rektörlük soruşturma komisyonunun hakkında Lüzum-u Mahkeme kararı vermesine aldırmadan, yeniden bir üçüncü dönem seçilmek için her yolu deneyecek. (bunlar, Suat Hoca için Cumhurbaşkanlığı emriyle Rektörlük tarafından açılan Soruşturma’nın Komisyon raporundan net olarak yazıyormuş, bende rapor yok şu anda, ama sağlam kaynaklardan duydum, siz biliyorsunuzdur zaten. [Vistilef'in Notu: Evet biliyoruz; zaten "diplomalar" konusunda da epey yol alınmış durumda.] Ben, Suat Hoca’yı da çok severim, bu arada belirteyim, ama bu işlerde biraz nesnel olmak lazım, burası okul, bizim bir şeyler öğrenmeye ihtiyacımız var. Öğrenci olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim, Suat Hoca kızmaz inşallah, bir iki hocanın dışında öğreten kimse yok bu okulda.)

Şimdi bir imza kampanyasının öğrenciler tarafından da yaptırılmasına çalışılıyor galiba. Öğrenci arkadaşlara, “benim Dekalıkta kalmam için, imza toplayın Rektörlüğe verin” diyormuş. Bazı Belediye Başkanlarını da bu işlere alet ediyormuş… Ben, Şişli Belediye başkanı ile de yakın ilişkiler içine girdiğini, onun yeğeni ile konuşmaya çalışmasından biliyorum. Yeğeni arkadaşım olur.

Geçenlerde Taksim’e çıkıyordum. Tünelde iki arkadaşa rastladım. Konuşurken bir ara öğrenciler:

"Ergun, Suat Gezgin'in dekanlık süresi doluyormuş bu Aralık’ta, yerine kim dekan olur?" diye sordular.

Ben de “bana ne, bugünden beli olmaz” diye cevap verdim.

Bunun üzerine arkadaşlar "biz bir grup öğrenci olarak Suat Gezgin'in yeniden Dekan olması için bir imza kampanyası başlatıyoruz, katılır mısın?" dediler.

“Niye böyle bir şey yapıyorsunuz?” diye sorduğumda "Çünkü bize Suat Bey’in söylediğine göre, Suat Gezgin dekanlığa devam etmezse, Veysel Batmaz Dekan olacakmış.” dediler.

“İyi de, kimin dekan olacağı bizi neden bu kadar ilgilendirir ki” diye sorduğumda, "Suat Bey diyor ki, Veysel Batmaz dekan olursa bütün öğrenci klüplerini kapatacakmış, bunu kabul edemeyiz, öğrenciler olarak bununla mücadele ederiz” diye cevap verdiler.

Bunun üzerine ben de "nerden çıkartıyorsunuz bunları, aslında bana kalsa olmalı, fakülte için şans olur, ama hep “olmayacağını” söylüyormuş” dediğimde, arkadaşlar, "olur mu be Ergun? Suat Hoca, “öğrenci babası”, bize derslerimiz konusunda her türlü iyiliği yapıyor, “diploma hazır bir okul” burası, sen eksisozluk ve sosyomat Internet sitelerinde okumadın mı, eski mezunlar İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi için “eşeği bağlasan mezun olur” yazıyor, biz diploma için geldik bu okula, mezun olmayan yok, oysa Veysel Hoca öğrenciyi zorluyor, bir de klüpleri kapatacakmış... Suat Hoca dekan olarak kalmalı..." dediler.

Konuşma bu minval üzere bir süre daha devam etti. Ben arada kaldım; öğrenmeden mezun olmak mı? Yoksa, bir şeyler bilip mezun olmak mı? Sanıyorum Fakülte’nin asıl sorunu bu...” (Nick: Ergun. 27 Ekim 2006)

Hiç yorum yok: