Sivil Anayasa çalışması sürecine olanca hız ve kararlılıkla girmiş olan AKP Hükümeti, YÖK ve Ünversitelerde de yoğun bir değişiklik ve yeni düzenlemeler yapmak için düğmeye basmış durumda. Güvenilir bir kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre, bu düzenlemelerden en fazla ve en önce İstanbul Üniversitesi etkilenecek. Bir AKP milletvekilinin projesi olarak hazırlanmakta olan bir düzenlemeye göre, İstanbul Üniversitesi üç ayrı üniversiteye bölünecek.
Bu öneriye göre, kurulması düşünülen İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne (İSBÜ), Cerrahpaşa ve Çapa Tıp fakülteleri, Dişçilik, Eczacılık ve Veteriner Fakültesi bağlanacak.
İstanbul Sosyal ve İdari Bilimler Üniversitesi’nde (İSİBÜ), Hukuk, İktisat, Siyasal, Edebiyat, İletişim, İktisat ve İşletme fakülteleri yer alacak.
Kurulması planlanan üçüncü üniversite ise, Fen, Mühendislik, Su Ürünleri ve Orman fakültelerinin bağlanacağı İstanbul Fen ve Teknoloji Bilimleri Üniversitesi (İFTBÜ).
İlahiyat ve Eğitim fakülteleri ve Konservatuar ise Marmara üniversitesindeki fakültelerle birleştirilecek. Ancak, diğer büyük ve hantal üniversiteler gibi, Marmara Üniversitesi’nin de benzer bir biçimde bölünmesi de gündemde. Yüksek Okullar da ilgili fakülteler bünyesinde kalacak. Lisanüstü Enstitüler ise yine bilim alanlarına uygun dağıtılacak.
Bu yeni üç üniversite aynı zamanda modern yeni kampüslere kavuşturulacak. Kent içi trafiği ve yapı yoğunlaşmasını bir ölçüde azaltılma sonucunu da doğuracak olan bu yeni kampüsleşme, beş yıl içinde bitecek bir biçimde projelendiriliyor. Özellikle, şimdiki Avcılar Kampüsü benzeri yeni yerler yapılandırılacak. Bu yerlerin genel mevkiisi, Avrupa yakasında, Çapa Tıp Fakültesi’nin taşınmasına çalışılan yer olan Olimpiyat Köyü çevresi olarak belirtiliyor. Bir de Anadolu yakasında Ömerli gölü çevresinde uygun araziler tahsis yoluyla üniversitelere ayrılacak. Çapa ve Cerrahpaşa tıp fakültelerinin halihazırdaki yerleri ise iş merkezleri ve otel olacak.
Bu düzenlemenin nedeni ise, milletvekili kaynağımıza göre, öneriyi ayrıntılandıran projenin gerekçesinde şu şekilde özetleniyor: “İstanbul Üniversitesi gibi köklü bir kuruluş son 25 yıldır tüm verimliliğini yitirdi ve hantallaştı. Toplumsal olarak öncülüğünü yitirdi. Anlamsız bir türban tartışmasında baş rol oynamaktan ve ‘veri tabanı ilanı’ yapmaktan başka işe yaramıyor. Bir çok iyi hocasını vakıf üniversitelerine kaptırdı. İyi hocalarına hunharca davranıyor. Ötekiler ise yöneticilik yapıyor. Bazı Vakıf üniversiteleri adeta küçük birer İstanbul Üniversitesi görünümüne büründü. Bu üniversite, dünyada ilk 500 üniversite sıralamasına sadece öğrenci ve öğretim üyelerinin sayısal büyüklüğü nedeniyle giriyor. O kadar bilim insanına hangi üniversite sahip olursa, o da ilk beş yüze kendiliğinden girer. Bu sıralamalarda nitelik ölçülmez, nicelik ölçülür. İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyesi sayısı fazla olunca, doğal olarak, yayın ve araştırmada da fazla puan almak sözkonusu. Bu akademik çalışmaların nitelikleri ise çok tartışmalı. Belli bazı bilim alanları dışında, akademik faaliyet çökmüş durumda... Bu üniversiteyi son 27 yıldır yöneten tıpçı rektörler, üniversiteyi, hastane haline getirdiler. Bir tanesi de hukuksuzluk’tan görevinden alındı. Üniversitenin başına bir onur yarası olarak ilk kez böyle bir şey geldi.”
İstanbul Üniversitesi’nin AKP iktidarı tarafından üçe bölünmesi daha önce, Kemal Alemdaroğlu rektörlüğü döneminde de gündeme gelmiş ancak YÖK bu projeye sıcak bakmamıştı. Kaynağımızın bildirdiğine göre, 8 Aralık’ta belirlenecek olan yeni YÖK başkanı, bu işe de el atacak.
31 Ekim 2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder