Add to Flipboard Magazine.

28 Aralık 2007

YENİ YILDA KIPIRDANIN BİRAZ...

Sizi, işsiz kalacağınız bir mesleğe mi hazırlıyorlar, denetiminiz altına alacağınız hayata mı? Bu üniversite rektörlerin değil; sizin...

Haydi Öğrenciler Göreve...

Öğrenci Konseyi mi, Kurtlar Vadisi mi?

Ülkemizde, YÖK, Rektörler, Öğretim Üyeleri konuşulurken, gözden kaçan önemli bir sistem, Ulusal Öğrenci Konseyi. Tüm üniversitelerde seçilen Öğrenci Birlikleri'nin temsilcilerinden oluşan bu konsey, yıllardır bir kısır döngünün içerisine sokulmuş durumda... iyibilgi özel.com’dan bir yorum:

http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=48023

Ülkemizde üniversitelerin içinde bulundukları durum, akademik ve sosyal başarıları, dünyadaki sıralamaları, YÖK’ün üniversitelere karşı tutumu gibi tartışmalar hep gündemde. Bu tartışmalar genellikle YÖK, Rektörler ve Öğretim Üyeleri’nin tutumları, görüşleri, yaptırımları üzerinde yapılıyor. Burada unutulan ve es geçilen çok önemli bir nokta, üniversitelerdeki öğrenci oluşumları. Bu oluşumlara örnek olarak üniversitelerin bünyesinde kurulan öğrenci kulüpleri, öğrenci dernekleri verilebilir. Fakat, tüm bu kulüp ve derneklerin üstünde, Üniversitelerin Öğrenci Birlikleri ya da Konseyleri var ki, çok ortalarda gözükmeselerde aslında çok önemli misyonlar yüklenmiş durumdalar. İşte, AB’ye uyum sürecinde başlatılan Ulusal Öğrenci Konseyi’de, Türkiye’de ki tüm öğrenci konseylerinden gelen temsilcilerle oluşturulan ve tüm Türkiye’yi temsilen de bir başkanın seçildiği oluşum.

Fakat Ulusal Öğrenci Konseyi; yıllardır bir kısır döngü içerisinde ve kimse bunun farkında değil. Bu durumdan rahatsız olan bazı öğrenciler hariç.

Öğrencilerin demokratik seçimlerle kendilerini temsil edecek öğrencileri belirledikleri sistem, Türkiye’de ve Dünya’da tüm üniversitelerde uygulanıyor. Türkiye’de ki üniversitelerde de, oluşumlardaki bazı teknik değişiklikler haricinde, bu sistem var. Yılın belli bir döneminde üniversitenin öğrencileri sandık başına gidiyor, kendilerini temsil edecek bir ya da birkaç öğrenciyi seçiyorlar. Bu oluşumlar yani Öğrenci Birliği ya da Öğrenci Konseyi dediğimiz oluşumlar, öğrenciler ve idare arasında köprü vazifesi görmek, öğrencilerin her türlü sorun ve görüşlerini değerlendirerek hayata geçirmek gibi çok önemli misyonlara sahipler. Bundan sonraki adım ise, AB’ye uyum sürecinde getirilen Ulusal Öğrenci Konseyi sistemi.

Tüm üniversitelerin, seçilmiş Öğrenci Birlikleri yılın belli zamanlarında toplanıyor, ülkedeki üniversiteler adına neler yapılabileceğini tartışıyor, görüş alışverişinde bulunuyorlar.
Her sene bir de başkan seçiliyor. İşte bu noktada, bazı gruplar bunu bir iktidar savaşı haline getirmiş durumdalar. Özellikle; kendilerini “ülkücü” olarak tanımlayan bazı gruplar, her sene özellikle devlet üniversitelerinde, hangi üniversitede kimlerin temsilci seçileceğine kadar teşkilatlı çalışıyorlar, sonrasında da bu “belirlenmiş” temsilciler sayesinde istedikleri kişiyi başkan seçiyorlar ya da seçtiriyorlar. Bu noktada, geçmişte bu grubun karşısına bazı adaylar çıkmış fakat antidemokratik yollarla bu adaylar bertaraf edilmiş ve bu karşıt görüşteki üniversitelere karşı tavır alınmış. Mesela, bu karşıt görüşteki öğrencilerin oluşturduğu öğrenci birliklerine, toplantılar, seçimler haber verilmiyor ve ya kasıtlı olarak geciktiriliyor, böylece aday olmaları engelleniyor, Ulusal Öğrenci Konseyi haberlerinin yer aldığı mail grubuna dahil edilmiyorlar, faaliyetlerden özellikle uzak tutuluyorlar.

Özellikle, sadece üniversitelerin ve öğrencilerin faydasına çalışması gereken bir oluşumda bu türden, kısır siyasi tavırlarla hareket edilmesi, bunun bir iktidar savaşı haline getirilmesi, yine öğrencilerin ve üniversitelerin zararına oluyor.

Bundan birkaç yıl önce, bu kısır döngüye dur demek ve demokratik bir Ulusal Öğrenci Konseyi’nin önünü açmak adına Sabancı Üniversitesi Öğrenci Birliği’nin organize ettiği, İstanbul’daki bir çok üniversitenin de katılımıyla, İstanbul Öğrenci Birlikleri (İSÖB) adı altında bir konsey oluşturulmuş. Bu sayede İstanbul’dan sadece tek bir aday çıkarılıp en azından ciddi bir rekabet ortamı oluşturulması amaçlanmış. Ankara’daki ODTÜ gibi köklü bazı üniversitelerin de desteğini alan grup, seçim esnasında bu desteği oya dönüştüremeyince kaybetmiş.
Şimdi, bu oluşumun tekrar hareketlenmesi ve hayata döndürülmesi adına bazı çalışmalar yapılması planlanıyor. Değişen ve demokratikleşmesi umulan YÖK ile bu konunun paylaşılıp, bu kısır döngünün kırılması adına somut adımlar atılması bekleniyor. Bu konuyla alakalı gelişmeleri takip ederek önümüzdeki günlerde nelerin değişeceğini hep birlikte göreceğiz…

Hiç yorum yok: