Cumhurbaşkanı YÖK listelerini de değiştirerek 21 üniversiteye yeni rektör atadı. Kutluyoruz... Yeni rektörleri beğenmeyen “akademik memurların” Cumhurbaşkanı'nı ve YÖK’ü protesto eden istifalarını kartelci medya (MEME) “üniversitede isyan” başlığı ile verdi.
Üniversitenin isyan filan ettiği yok. O, 1982 yılından beri eyyamcı olarak kim başına gelirse “eyvallah” diyen “akademik memurlardan” oluşuyor. Bu akademik memurlar rektörü bir şey zannediyorlar. Ziyadesiyle rektörler de bu gazla, “şeyhi müritler uçurur” tabirine uygun olarak, kendilerini yetkili zannediyorlar. Oysa 2547 sayılı yasanın uygulanması gerçek haliyle yapılırsa, bu baş akademik memur’un (kendine “rektör” deniyor, ilgilenenlere etimolojisini tavsiye ederiz) yetkileri öyle sandığı ve sanıldığı gibi değil. Nereden mi biliyoruz; idare mahkemeleri, bu YETKİLİ ZANNEDİLEN rektörün işlemlerini durmadan iptal edip duruyor. Yani, “mevzuatın” rektör ve dekanlara verdiği zannedilen yetki ve işlemlerin, Mahkemelerce “keenlem yekün”, “yok hükmünde” olduğu hükme bağlanıyor.
YÖK’den dileğimiz şudur: 2547 sayılı Yasayı tam anlamıyla uygulayın. Orada yazan rektör yetkilerini denetleyin. Orada yazan Dekan görev ve sorumluluklarını harfiyen yerine getirilmesini sağlayın. Orada yazan "Bölüm bölüm başkanı tarafından yönetilir” (madde 21) amir hükmünü tam olarak uygulayın. Rektörün kendinden menkul yetkilerinin olmadığını bir genelge ile herkese duyurun. Rektörün kendinden menkul iktidar alanını 2547 sayılı yasa içine çekin. Üniversitelerde uygulanan disiplin yönetmeliğini, “2547’deki öğretim elemanları,” “657’ye bağlı memurlar” ve rektör, dekan gibi “yöneticiler” için ayrı ayrı düzenleyin. Yoksa, orada bulunan 2547’lisi, 657’lisi, herkes kendini “akademik memur” zannediyor. Yasaklara karşı olmak, yasakların olmadığı bir yer yaratmak değil, adil ve öngörülebilir yetki ve sorumlulukların hukuk içinde paylaşıldığı bir bilimsel ortam ve yer yaratmak demektir. Üniversitede her düzeydeki yönetici primus inter pares’tir. Akademik ortam primus inter pares’lerin ortamıdır.
Şimdilik “pasif tavsiyelerde” bulunuyoruz; daha sonra “aktif tavsiyelerde” bulanacağız. Elimizde Mahkeme kararları var. O da yetmezse, Vistilef olarak, “iletişimsel eyleme” geçeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder