Zambiya Üniversitesi 3. sınıf Kitle İletişim öğrencileri ile birlikte
Zambiya Üniversitesi Beşeri ve Sosyal Bilimler Okulu, Gelişme Çalışmaları ve Kitle İletişimi Bölüm Başkanı Gerald Kachingwe Mwale ile birlikte
Zambiya Üniversitesi Kitle İletişim Bölümü radyo stüdyolarında (yukarıda ve altta)... UNZA radyosu, Başkent Lusaka'nın en etkili ve en çok dinlenen yerel radyosu olarak yayın yapıyor. Hükümeti ve politik sistemi eleştiren tüm içerikler öğrenciler tarafından oluşturuluyor.
29 Aralık 2013
27 Aralık 2013
2013 HAZİRAN AYINDA EURAM KONFERANSI'NDA DOÇ. BELYAEVA ve PROF. BATMAZ, "Rusya ve Türkiye'de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Çerçevesi Modeli Kurmak" BAŞLIKLI BİLDİRİ SUNDU
Doç. Dr. Zhanna Belyaeva (Ural Federal
Universitesi-Ekaterinburg/Rusya), Prof. Dr. Veysel Batmaz ile birlikte Avrupa Yönetim Akademisi İstanbul Konferansı'nda (EURAM-2013) "AN ATTEMPT TO BUILD A MODEL OF Corporate Social Responsibility Framework in Russia and Turkey" başlıklı bildiri sundu.
12 Kasım 2013
YÖK YOK OLUYOR.... İNŞALLAH!
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, YÖK’ün kuruluş yıldönümü olan 6 Kasım’da yayımladığı akademik özgürlük bildirisinde şu ifadeleri kullandı (umarız kullanmakla yetinmez, yürütmeye karşın uygular da...): “Üniversite yerleşkeleri öğrencilerin kendi görüşlerini rahatlıkla ifade edebilecekleri güvenli ortamlar olmalıdır. Entelektüel çeşitliliğin ve düşünsel çoğulluğun baskılanması; öğretim/öğrenim süreçlerinin verimliliğini azaltacak, öğrencilerin öğrenme özgürlüğünü kısıtlayacak, eleştirel ve derinlikli düşüncenin oluşum imkânlarını zora sokacaktır.”
09 Kasım 2013
29 Ekim 2013
CUMHURİYET 2013 KUTLU OLSUN
Mecliste ilk başörtülü: Latife Hanım....
Atatürk'ün eşi Latife Hanım, Meclis'e giren ilk kadındır. Aynı zamanda Meclis'e giren ilk örtülü kadındır. Atatürk'ün yapacağı konuşmayı dinlemek isteyen Latife Hanım, bu isteğini dile getirdiğinde Atatürk, O'nu doğrudan Meclis'e götürmek yerine, Bursa Milletvekili Şeyh Servet Efendi'nin Latife Hanım'ı Meclis'e davet etmesini sağlıyor. Latife Hanım'ın Atatürk'ün yanında yurt gezilerine katılması ise Adana Müftüsü'nün verdiği fetva ile sağlanıyor. Evlenmeden önce başını örtmeyen Latife Hanım, Köşk'e çıktıktan sonra kapanıyor.15 Ekim 2013
04 Ekim 2013
ŞU (Z)AT İŞBAŞINDA
İstanbul Üniversitesi İletişim
Fakültesi kurulduğu 1993 yılından bu yana çalkantılı bir akademik düzeyde bata
çıka yüzüyor. Sanki bir “Penguen” mübarek... Öğretim kalitesi, özellikle
gazetecilik bölümünde, yerlerde sürünen bu okul, 2013 Ekim ayında, tarihinde ilk
kez kaliteli medya eğitimi yapabilmek için yeni bir fırsat yakaladı; “fakülte” adına
yaraşır yönetim kurulları ve bölüm başkanları göreve geldi; eski yönetimden
kişiler 20 yıldır kendi kendilerini tayin ettikleri kurullara yapılan seçimler
sonucunda giremediler. Fakat, açıkta kalan bu gaz-lama manipülatörlerinin “yetiştirdiği”
gaz-teciler yine rahat durmuyorlar ve düşman yetiştirilecek hale getirdikleri
medyayı yine kirli amaçları için kullanıyorlar ve gaz-te tarihine
komiklikleriyle imza atmaya devam ediyorlar.
Şu iki linki tıklayın ve
yayın tarihlerine bakın:
http://www.radikal.com.tr/egitim/ogrenci_ailesinden_dekana_kinama_cezasi-1123318
; http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24841593.asp
Okudunuz herhalde: Haber
aynı, belgeler aynı. Peki, yayın tarihlerine dikkat ettiniz mi? Radikal’de yayınlanan 28 Şubat 2013
tarihli; Hürriyet’te yayınlanan 3
Ekim 2013 tarihli; arada 7 ay kadar fark var. Haberin olay tarihi, 2 Şubat
2013.
Kovulduğu medyaya düşman
olacağına, onu kaynak olarak kullanan Uğur Dündar’ı da alet ettikleri bu 3 Ekim 2013 tarihli “yeni” “manipülasyoncu”
haber, Doğan Medya’sının farklı bu iki varakında neden 7 ay arayla iki kez
yayınlandı? Bu sorunun cevabı, bu iletinin başlığında... Anlaşılan yönetimi
arındıran şu andaki Dekan Prof. Dr. Aydemir Okay’ı yıpratmak (!) için bu saçma haberden
başkasını bulamamışlar. Hempaları uyarıyoruz: Bu daha başlangıç...
[Uğur
Dündar'ın manipülasyona katkısı için Bkz: 03.10.2013 tarihli HalkTV’de yayınlanan “Halk Arenası”
adlı programın bir bölümü— Veysel Batmaz’ın NOTU: Düşman yetiştirdiğimiz medyanın baş
Ertuğrulgillerinden olan Yılmaz Közdil denilen kişinin “ne tür bir medya”
istediğinin lapsüsü, son günlerin tek başarılı gazeteciliği olan ve sorularıyla gaz-teci değil, gazeteci olduğunu kanıtlayan Ece Zereycan’ın Esat Röportajını yorumlayış
dangalaklığında sırıtmış durumda... Neymiş efendim, "diktatör Esat Türk
televizyonlarını kendi propagandası ve Başbakan’ımıza hakaret için kullanıyormuş, hiç kimse Başbakan'ımıza hakaret edemezmiş, Obama'ya bu diktatör hakaret edebiliyor muymuş... televizyonlarımızı bu diktatöre kullandırtmamamız, alet olunmaması lazımmış..." : http://www.haber3.com/yilmaz-ozdil-esadi-yerden-yere-vurdu-haberi-2232666h.htm Ertuğrul tornasından çıkma kendi
geçmişine bakmadan şimdi medyaya söven, üç beş kulağa hoş gelen kelime oyunuyla boş bu adama “medya/orta-m—ara-ç” öğretmek
lazım... Bir de şunu vurgulayalım: Umuyoruz istemeden olmuştur; Uğur Dündar,
yukarıda linklerde yer alan haberi 7 ay sonra sanki yeni olmuşçasına hiç ilgisi
olmadığı halde programına taşımadan önce açıp telefonu, benden teyit alabilirdi.
Sorumuz şu: Uğur Dündar bu işe neden girdi?-VB]
Ertuğrulgillerden
Közdillere duyuruyoruz: Medya 2007’den sonra bozulmadı; hep bozuktu. Son
dönemde “medya yeniden yapılanmışmış, gaz-teciler işsiz bırakılmışlarmış”, vs.
Peki, 1995’lerden sonraki “medyada eleman kartelini” kim yarattı? Şimdi
Ertuğrulgiller olarak medya tarihine geçecek olanlar, replika olarak yerlerini
alan “yandaşlara” laf atarken, dönüp kendi tarihlerine baksınlar. Bir de Medyaya Düşman Yetiştiriyorum kitabını
okusunlar... Böylece yukarıda tekrar ettikleri haberin manipülasyon niteliğini
belki kavrarlar. Belki de utanırlar... Yandaşı da, kandaşı da siz (Doğan-Bilgin-Ciner-Karamehmet
med-cezircileri olarak bu yandaş dediklerinizi destekleyerek) martavalcı,
kalkınmasalcı kalemşörler yarattınız.
İstanbul Üniversitesi İletişim
Fakültesi’ne karışmayın; eski yöneticilerinden kurtulan bu okul, belki “fakülte”
olur. Karışsanız da nafile, çünkü bu okulda okuyan öğrenciler, artık sizin “iş”
bulmakla idare ettiğiniz ve medyada “stajyer” ayaklarıyla sömürdüğünüz çocuklar
değil. Anlamlı bir eğitim ve onurla yapacakları bir meslek istiyorlar.
Gerekirse, gezine gezine “muhalefeti” de onlar yaparlar. Penguenleri de Güney
Kutbuna sallayıverirler.
01 Ekim 2013
Mülkiye (Ankara SBF) Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe:
Üniversitelere özel güvenliklerin yerine polisin yerleştirilmesine nasıl bakıyorsunuz?
“Kesinlikle karşı çıkıyorum. Her yeri ve her şeyi denetim altında tutmaya çalışan otoriter yönetim anlayışının bir yansıması. Üniversitelerde sürekli polisin bulunmasını gerektirecek bir güvenlik sorunu yoktur. Burayı polise açmak, üniversite yöneticilerini süreç dışına çıkarma arayışıdır. Buraya polis soktuğunuz zaman burada kavgayı, çatışmayı, ayrışmayı, bölünmeyi bilinçli olarak çoğaltmış olursunuz. Ben çok sakıncalı buluyorum. Bu konudaki bir düzenleme Türkiye’deki üniversiteleri zor bir sürece sokar.”
09 Eylül 2013
ODTÜ Rektörü Prof. Ahmet ACAR'dan önemli uyarı:
‘Polis gelirse gençlik radikalleşir’
- Bu olay sonrasında “üniversitelere polis” projesi yeniden gündeme getirildi. Görüşünüz nedir?
- Bizim yerleşkemizden 2008’de jandarma çıkarken polis konulması teklif edildi. Biz bunu uygun görmedik. Nitekim son 5 yılda da sadece iki kez dışarıdan polis istemek durumunda kalındı. Onlar da dışarıdan gelen grupların çıkardığı olaylarla ilgiliydi. Üniversitelerde çıkan çatışmaların kaynağını üniversiteler olarak görmemek lazım. Hatta üniversitelerde sosyal çevrenin daha fazla kontrolü olduğu için frenleyici bir yönü de vardır. Ama toplum gerildikçe bu gerginlik üniversiteye de kaçınılmaz olarak yansıyor. Toplumun sorunları en açık şekilde üniversitelerde yaşanıyor. Üniversitedeki olayları polisle bastırsanız dahi başka yerde yine patlayacak o gerilim. Polis gelse hem üniversitedeki gençlerin daha radikalleşmesi, hem de toplumun farklı noktalarında patlamaların yaşanma ihtimali düşünülmeli.
- Bu olay sonrasında başlayan ODTÜ tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- ODTÜ olayların odağına, hedefine çekilmek isteniyor. Ben üniversitemizin herhangi bir parti lehine ya da aleyhine kullanılmasını istemiyorum. Şimdiye kadar da kullanılmadı. Burası bir bilim kurumu. Ama bizim de yöneticilerimizden beklentimiz, bu tür haberler çıktığında açıp sormaları. Milli Eğitim Bakanı, YÖK Başkanı açıp sordular. Tek bir kaynaktan gelen haberler üzerine tepki göstermeyip ilgili kurumdan bilgi alarak karar verseler daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.
03 Eylül 2013
İSTANBUL İLETİŞİM İLK KEZ "FAKÜLTE" OLDU
Prof. Dr. Arzu KİHTİR, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkanlığına atandı; böylelikle, son on beş yıldır yöneticilik taslayanların tamamı yönetim kademelerinin ve kurulların dışına çıkartılmış oldu... Bu bir tarihi andır ve İstanbul iletişim meslek yüksek lisesi ilk kez FAKÜLTE* olmuştur.
(*) Fakülte "beceri" demektir.
(*) Fakülte "beceri" demektir.
02 Ağustos 2013
ZORUNLU AÇIKLAMA III
Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler
Şubesi'nden 01.08.2013 tarihinde yapılan açıklamada,”… açılan soruşturmaların Gezi Parkı direnişine
ilişkin ülke çapında başlatılan cadı avının üniversite ayağını oluşturduğunun
da farkındayız. Uludağ, Kocaeli ve İstanbul üniversitelerinin ardından Marmara
İletişim Dekanı Prof. Dr. Yusuf Devran’ın, Gezi Parkı direnişi üzerine kaleme
aldığı yazısında 'çevreci bir protestoyu fırsat bilerek AK Parti’yi köşeye
sıkıştırmayı hedefleyen provokasyon odakları iyi tespit edilmeli, bunların
yerli ve yabancı destekçileri adalete teslim edilip yargı sürecine
başvurulmalıdır' diyerek işaret etmesiyle Marmara Üniversite’sinde devam edilen
bu cadı avına, ... direneceğimizi
bildiriyoruz." denmektedir. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, Gezi ile ilgili sadece benim için bir sorgulama yürütmekte ve işbu sendikanın belirttiği üzere Gezi olayları ile ilgili bir “cadı avı”
kampanyası içinde yer almamaktadır. İlgilenenlerin bilgisine sunarım. Hakkımda
Suat Gezgin ve Mesut Parlak dönemlerinde açılan haksız ve hukuksuz
soruşturmalara ve cezalandırmalara ses çıkartmayan işbu sendikanın İstanbul
Üniversitesi ile ilgili olarak mesnedi olmayan "Gezi Cadı Avı" iddialarını yersizce dile getirmesini de
kınıyorum. Gezi direnişi ile ilgili duruşumun tek başına bir duruş olduğunu da
kamuya sunuyorum. Prof.
Dr. Veysel BATMAZ
25 Temmuz 2013
BİLİM İNSANLARI "GEZİ" OLAYLARI İLE İLGİLİ AKADEMİSYENLERE YAPILAN SALDIRILARI VE SORUŞTURMALARI PROTESTO ETTİ
25 Temmuz 2013
Ekselansları Dr. Abdullah Gul,
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı,
Ankara
Prof.
Dr. Gökhan Çetinsaya,
YÖK Başkanı, Ankara
Prof.
Dr. Yunus Söylet,
Istanbul Universitesi Rektörü, Istanbul
Ekselansları
ve Sevgili Baylar:
Altta imzaları olan bizler, Türk
hükümetinin kentsel dönüşüm politikalarını protesto etmek ve insan hakları ve
akademik özgürlükleri savunmak için yapılagelen eylemlere kendi akademik ilgilerini
gösterdiler diye Prof. Veysel Batmaz ve diğer akademisyenlere verilen
rahatsızlığı ve saldırıyı protesto ediyoruz.
Verilen bu rahatsızlığın iki boyutu
olduğu görülüyor. Biri, dünyada adeta yegâne olarak adlandırılabilecek çok
ender rastlanan protesto hareketlerinden biri ile kendi akademik kapasiteleri
çerçevesinde ilgilenmeleri yüzünden Prof. Batmaz ve diğerlerine saldırılmasıdır.
Bu mazur görülemez. Üniversite profesörleri sadece profesör değil aynı zamanda Cumhuriyetin
vatandaşlarıdırlar. Vatandaş olarak, kendi hayatlarını da ilgilendiren meselelerde
devlet otoritesine yandaş veya karşı sivil toplum hareketlerine destek
vermeleri onların Anayasal hakları ve sivil sorumluluklarıdır. Bu destekleri
yüzünden onlara rahatsızlık vermek, onları haklarından mahrum etmekten daha az
bir şey değildir ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki demokratik ilkeleri
küçümsemek demektir.
Diğeri ise, eşit düzeyde endişe
verici ve daha da fazla mazur görülemezdir. Bu da, öğretmen ve araştırmacı
olarak öğretim üyelerinin faaliyetlerine haksız ve yersiz müdahaledir.
Görüyoruz ki, Prof. Batmaz, ders konularının bir parçası olarak Taksim Gezisi
eylemlerine katılmış olan öğrencilerine fazladan 20 puan vereceğini ilan etmesi
nedeniyle sözel saldırıya uğramıştır. Prof. Batmaz’ın bilimsel alanı iletişim
araştırmalarıdır. Bu tür bir ders değerlendirmesi uygulaması, hükümet karşıtı bir
kışkırtmadan çok, antropolojik araştırmalarda “katılımcı gözlem” olarak
adlandırılan bir uygulamaya öğrencileri teşvik etmek için çarpıcı bir
uygunluktadır. Sadece uygun değil, aynı zamanda gerekli olan bir iletişim
araştırmaları unsurudur. Böyle bir nedenle Prof. Batmaz’ı sorgulamak, onun, bir
profesör olarak özgürlüğünü ve görevlerini sorgulamak demektir. Bu, aynı
zamanda, onun akademik alanının neyi içerdiğini kınanacak şekilde bilmemek
demektir.
Bu nedenlerle, akademisyenleri hedef almış olan bu yasalara aykırı provokasyona
karşı Rektör Yunus Söylet’in cesur ve haklı duruşunun da farkında olarak, Cumhurbaşkanı ve yüksek öğrenim otoriteleri
olarak sizleri bu sorgulamaları ve saldırıları durdurmaya; Prof. Batmaz ve
diğerlerine, sadece sivil ve akademik haklarını kullandılar diye verilen
rahatsızlığı sonlandırmaya nezaketle çağırıyoruz.
Saygılarımızla,
Arif
Dirlik, Oregon Üniversitesi, Emekli Knight Sosyal Bilim Profesörü, ABD
Roxann
Prazniak, Oregon Üniversitesi, Clark Honors Koleji, Tarih Profesörü, ABD
Ravi
Arvand Palat, Binghamton Üniversitesi, Sosyoloji Profesörü, ABD
Henry
Giroux, McMaster Üniversitesi, Global Televizyon Ağı-İngiliz Kültürel
Çalışmalar Başkanı, Kanada
John
Makeham, Avustralya Ulusal Üniversitesi, Asya ve Pasifik Koleji, Çin
Çalışmaları Profesörü, Avustralya
John
Brown Childs, Kalifornia Üniversitesi-Santa Cruz, Emekli Sosyoloji Profesörü,
ABD
Kwai
Cheung Lo, Hong Kong Baptist Universitesi, Profesör
Louise
Edwards, Hong Kong Üniversitesi, Çin Çalışmaları Profesörü
Jack
Qiu, Hong Kong Çin Üniversitesi, İletişim Profesörü
David
Palmer, Hang Kong Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü
Dianne
Newell, British Columbia Üniversitesi, Tarih Profesörü, Kanada
Lindsay
Waters, Harvard Üniversitesi Yayınevi (Harvard University Press), Direktör, ABD
Wang
Xiaoming, Şanghay Üniversitesi, Kültürel Çalışmalar Profesörü, Çin Halk
Cumhuriyeti
Ling-chi
Wang, California Üniversitesi-Berkeley, Etnik Çalışmalar Emekli Profesörü, ABD
Kam
Louie, Hong Kong Üniversitesi, Sanat Fakültesi Dekanı
Viren
Murthy, Wisconsin Üniversitesi-Madison, Tarih Bölümü, ABD
Sebastian
Veg, EHESS, Direktör, Paris
Harbans
Mukhia, Jawaharlal Nehru Üniversitesi Eski Rektörü ve Tarih Emekli Profesörü,Delhi, Hindistan
Chris
Connery, Kalifornia Üniversitesi-Santa Cruz, Profesör, ABD
Kris
Olds, Wisconsin Üniversitesi-Madison, Coğrafya Profesörü, ABD
Liu
Dong, Tsinghua Universitesi, Pekin, Ulusal Çalışmalar Profesörü, Çin Halk Cumhuriyeti
Uğur
S. Aker, Hiram Koleji, Ekonomi Profesörü, ABD
Mahmut
Hortaçsu, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fizik Profesörü, Türkiye
W.
John Green, Latin American News Digest,
Editör, ABD
Ruth
Hung, Hong Kong Baptist Universitesi, Yrd. Doç.
QS
Tong, Hong Kong Üniversitesi, İngilizce Okulu Profesörü
Imre
Szeman, Alberta Üniversitesi, Kanada Kültürel Çalışmalar Araştırma Başkanı,
Kanada
Wang
Ning, Tsinghua Üniversitesi, İngilizce ve Kültürel Çalışmalar Profesörü, Pekin,
Çin Halk Cumhuriyeti
K.P.
Shankaran, Delhi Üniversitesi, St. Stephen’s Koleji, Emekli Doçent
David
Bartel, CEFC, Hong Kong, Doktora Adayı ve Araştırmacı
W.D.
Coleman, Waterloo Üniversitesi, Siyaset Bilimi Profesörü, Kanada
William
Martin, Binghamton Üniversitesi, Sosyoloji Profesörü, ABD
Dr.
Ralph Weber, Zurich Üniversitesi, Kıdemli Araştırmacı ve Öğretim Görevlisi,
İsviçre
Alexander
Day, Occidental Koleji, Yrd. Doç., ABD
Carlos
A. Forment, New School for Social Research, Sosyoloji Bölümü, New York, ABD ve San Martin Üniversitesi, Sosyoloji
Bölümü Buenos Aires, Arjantin
Chang
Kyung-sup, Seul Ulusal Üniversitesi Sosyoloji Profesörü, G. Kore
Evans
Chan, Film Yapımcısı, New York/Hong Kong
Lau
Kin Chi, Lingnan Üniversitesi, Kültürel Çalışmalar Doçenti, Hong Kong
Ana
Maria Candela, Kalifornia Üniversitesi—Santa Cruz, Doktora Adayı, ABD
Pan
Jiao, Minzu Üniversitesi, Antropoloji Profesörü, Pekin, Çin Halk Cumhuriyeti
Gary
Y. Okihiro, Columbia Üniversitesi, Uluslararası ve Kamu İşleri Profesörü, New
York, ABD
Ralph
Litzinger, Duke Üniversitesi, Antropoloji Bölümü, NC, ABD
Allen
Chun, Sinica Akademisi, Etnoloji Enstitüsü, Tayvan
Ibrahim
Aoude, Hawai Üniversitesi, Etnik Çalışmalar Profesörü, ABD
Shaobo
Xie, Calgary Üniversitesi, İngilizce Bölümü, Kanada
Ji-Hyung
Cho, Ewha Üniversitesi ve Dünya Tarihçileri Asya Derneği Başkanı, Tarih Profesörü, G. Kore
Wang
Hui, Tsinghua Üniversitesi, Çince Bölümü, Pekin, Çin Halk Cumhuriyeti
Tung-yi
Kho, ARENA Araştırmacısı, Singapore
Ho-fung
Hung, Johns Hopkins Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü
Dongyoun
Hwang, Soka Amerikan Üniversitesi, Asya Çalışmaları Profesörü, Tokyo, Japonya
Kuan-hsing
Chen, Chiao Tung Üniversitesi, Profesör, Tayvan
Sven
Trahulkun, Zurich Üniversitesi, Modern Asya Tarihi Profesörü, İsviçre
Nikky
Lin, Ulusal Tayvan Normal Üniversitesi, Yrd. Doç. Edebiyat, Tayvan
Ya-chung
Chuang, Ulusal Chiao Tung Üniversitesi, Doçent,Tayvan
Albert
Hoffstadt, Klasik Edebiyat Uzmanı, Leiden, Hollanda
Stephen
Yiu-wai Chu, Hong Kong Üniversitesi, Hong Kong Çalışmaları Programı Profesörü
Utsa
Patnaik, Jawaharlal Nehru Üniversitesi, Emekli Profesör, Hindistan
David Christian, Macquarie Universitesi, Tarih Profesörü,
Avustralya
Zhanna Belyaeva, Ural Federal
Universitesi, Global Sosyal Sorumluluk
ve Mükemmellik Merkezi Başkanı, Ekonomi ve İşletme Lisansüstü Okulu, Doçent, Ekaterinburg, Rusya
Paul Lewin Krause, British Columbia Üniversitesi, Tarih
Profesörü, Kanada
Dmitry Strovsky, Ural
Federal Universitesi, Medya Tarihi Profesörü, Ekaterinburg, Rusya
Greg Simons, Uppsala Universitesi, Araştırmacı Asistan Profesör, İsveç
Greg Simons, Uppsala Universitesi, Araştırmacı Asistan Profesör, İsveç
Olga Novoselova, Kıdemli Eğitmen (Doçent), Ural Federal Universitesi,
Pazarlama İletişimi ve Markalaştırma Bölümü, Ekaterinburg, Rusya
25 July 2013
Your Excellency Dr. Abdullah Gul,
President of the Republic of Turkey,
Ankara
Prof.
Dr. GokhanCetinsaya,
President of the Turkish Higher
Education Council, Ankara
Prof.
Dr. Yunus Soylet,
Rector, Istanbul University, Istanbul
Dear
Sirs:
We, the undersigned, protest the
harassment of Prof. Veysel Batmaz and other university faculty in Turkey for
their academic involvement with the ongoing protest movement against government
policies of urban development, and in defense of human and academic rights.
The harassment seems to have two
aspects. One is the harassment of Prof. Batmaz and many others for becoming
interested in one of the most unique protest movements in the world, in the
capacity of their academic status. This is inexcusable. University professors
are not just professors but citizens of the Republic. As citizens, it is their
constitutional right and civic prerogative to participate in civil society
activity for or against state authority on matters that affects their lives.
Harassing them for such activity constitutes nothing less than denial to them
of their rights, and undermines the democratic principles upon which the
Turkish Republic is founded.
The other aspect isequally
disturbing and the most inexcusable. This is the unwarranted interference with
the faculty’s activity as teachers and researchers. Prof. Batmaz is apparently being
harassed for having decided to offer his students extra credit for the ones who
has attended the rallies in Taksim Square and reporting on them as part of
their course work. Prof. Batmaz’s field is communications research. Far from
incitement to anti-government activity, this classroom policy is striking as an
attempt to encourage students to undertake what is
commonly called “participant observation” in anthropological research. It is
not only an appropriate but a necessary component of research in
communications. Persecuting him on this count constitutes unacceptable
interference with his autonomy and duties as a professor. It also suggests reprehensible
ignorance about the requirements of academic work in his field.
Thus, acknowledging Rector Yunus Soylet’s
courageous and rightful academic standing against unlawful provocations
targeting academics, we kindly call upon you, as President of the Republic and authorities
of higher education of Turkey, to put an end to harassment against Prof. Batmaz
and others for their academic and civic activities.
Respectfully
yours,
Arif
Dirlik, Knight Professor of Social Science, University of Oregon, Retired
Roxann
Prazniak, Professor of History, Clark Honors College, University of Oregon
Ravi
Arvand Palat, Professor of Sociology, Binghamton University, USA
Henry
Giroux, Global Television Network Chair in English and Cultural Studies,
McMaster University, Canada
John
Makeham, Professor of Chinese Studies, College of Asia and the Pacific,
Australian National University
John
Brown Childs, Emeritus Professor of Sociology, University of California—Santa
Cruz
Kwai
Cheung Lo, Professor, Hong Kong Baptist University
Louise
Edwards, Professor of China Studies, University of Hong Kong
Jack
Qiu, Professor of Communications, Chinese University of Hong Kong
David
Palmer, Department of Sociology, University of Hong Kong
Dianne
Newell, Professor of History, University of British Columbia, Canada
Lindsay
Waters, Director, Harvard University Press
Wang
Xiaoming, Professor of Cultural Studies, Shanghai University
Ling-chi
Wang, Professor Emeritus of Ethnic Studies, University of California-Berkeley
Kam
Louie, Dean of Arts Faculty, University of Hong Kong
Viren
Murthy, Department of History, University of Wisconsin-Madison
Sebastian
Veg, Directeur d’Etudes, EHESS, Paris
Harbans
Mukhia, Professor Emeritus of History and Former Rector, Jawaharlal Nehru
University, Delhi, India
Chris
Connery, Professor, University of California-Santa Cruz
Kris
Olds, Professor of Geography, University of Wisconsin-Madison
Liu
Dong, Professor of National Studies, Tsinghua University, Beijing
Ugur
S. Aker, Professor of Economics, Hiram College, USA
Mahmut
Hortacsu, Professor of Physics, Technical University of Istanbul
W.
John Green, Editor, Latin American News Digest, USA
Ruth
Hung, Assistant Professor, Hong Kong Baptist University
QS
Tong, Professor, School of English, University of Hong Kong
Imre
Szeman, Canada Research Chair in Cultural Studies, University of Alberta
Wang
Ning, Professor of English and Cultural Studies, Tsinghua University, Beijing
K.P.
Shankaran, Associate Professor (Retired), St. Stephen’s College, Delhi
University
David
Bartel, Ph.D. candidate and Researcher, CEFC, Hong Kong
W.D.
Coleman, Professor of Political Science, University of Waterloo, Canada
William
Martin, Professor of Sociology, Binghamton University, USA
Dr.
Ralph Weber, Senior Researcher and Lecturer, University of Zurich
Alexander
Day, Assistant Professor, Occidental College, USA
Carlos
A. Forment, Department of Sociology and Politics, New School for Social
Research, and, Department of
Sociology, Universidad de San Martin, Buenos Aires
Chang
Kyung-sup, Professor of Sociology, Seoul National University
Evans
Chan, Film-maker, New York/Hong Kong
Lau
Kin Chi, Associate Professor of Cultural Studies, Lingnan University, Hong Kong
Ana
Maria Candela, PhD candidate, University of California—Santa Cruz
Pan
Jiao, Professor of Anthropology, Minzu University, Beijing
Gary
Y. Okihiro, Professor of International and Public Affairs, Columbia University
Ralph
Litzinger, Department of Anthropology, Duke University
Allen
Chun, Institute of Ethnology, Academia Sinica, Taiwan
Ibrahim
Aoude, Professor of Ethnic Studies, University of Hawai’i
Shaobo
Xie, Department of English, University of Calgary
Ji-Hyung
Cho, Professor of History, Ewha University and President, Asian Association
of World Historians
Wang
Hui, Chinese Department, Tsinghua University, Beijing
Tung-yi
Kho, ARENA fellow, Singapore
Ho-fung
Hung, Department of Sociology, Johns Hopkins University
Dongyoun
Hwang, Professor of Asian Studies, Soka University of America
Kuan-hsing
Chen, Professor, Chiao Tung University, Taiwan
Sven
Trahulkun, Professor of Modern Asian History, University of Zurich
Nikky
Lin, Assistant professor of Literature, National Taiwan Normal University
Ya-chung
Chuang, Associate professor, National Chiao Tung University, Taiwan
Albert
Hoffstadt, Classicist, Leiden
Stephen
Yiu-wai Chu, Professor, Hong Kong Studies Programme, University of Hong Kong
Utsa
Patnaik, Professor emeritus, Jawaharlal Nehru University, IndiaDavid Christian, Macquarie University, Professor of History, Australia
Zhanna Belyaeva, Associate professor, Graduate School of Economics and Management Head of Research Center for Global Social Responsibility Excellence Ural Federal University, Russia
Paul Lewin Krause, Professor of History, University of British Columbia, Canada
Dmitry Strovsky, Professor of Media History, Ural Federal University, Ekaterinburg, Russia
Greg Simons, PhD, Researcher, Uppsala University, Sweden
Olga Novoselova, Senior Lecturer, Ural Federal University
Depatment of Marketing Communications and Branding,
Ekaterinburg, Russia
21 Temmuz 2013
ZORUNLU AÇIKLAMA II'YE ZEYL:
"İddiaya göre, Rektör Yunus Söylet, İletişim Fakültesi'nden bir akademisyen aracılığıyla Meltem Ünal Erzen aleyhinde haberler yayınlatıyor."
Bu cümleler 21.07.2013 tarihinde http://www.gazeteport.com.tr/haber/140461/iude-neler-oluyor linkinde yayınlandı. Bu linkteki habere konu olan paylaşımı ben bir öğrencime bilenlere ve bilmeyenlere yapmasını rica ettim. Haber içindeki tweet'lerde yer alan "bir öğretim üyesinin ricası"nın ve paylaşımın Yunus SÖYLET Hoca ile ilişkisi yoktur. Zaten, Üniversitenin resmi web sitesinde de bu video kamu ile Rektörlük tarafından paylaşılmıştır. "Candaş" ve "yandaş" medyanın tümünde habercilik artık en alt düzeye inmiştir. Bu açıklamam, aşağıdaki açıklamamın mütemmim cüzüdür. Prof. Dr. Veysel Batmaz.
Bu cümleler 21.07.2013 tarihinde http://www.gazeteport.com.tr/haber/140461/iude-neler-oluyor linkinde yayınlandı. Bu linkteki habere konu olan paylaşımı ben bir öğrencime bilenlere ve bilmeyenlere yapmasını rica ettim. Haber içindeki tweet'lerde yer alan "bir öğretim üyesinin ricası"nın ve paylaşımın Yunus SÖYLET Hoca ile ilişkisi yoktur. Zaten, Üniversitenin resmi web sitesinde de bu video kamu ile Rektörlük tarafından paylaşılmıştır. "Candaş" ve "yandaş" medyanın tümünde habercilik artık en alt düzeye inmiştir. Bu açıklamam, aşağıdaki açıklamamın mütemmim cüzüdür. Prof. Dr. Veysel Batmaz.
ZORUNLU AÇIKLAMA II
Son günlerde (17-20 Temmuz
2013) bir takım kendini “medya” zanneden, on beş yıldır benim kitaplarımda MEME
olarak adlandırdığım, askeri vesayetçi medyanın AKP vesayeti uzantıları (amiyane MEME'ci tabirle, "candaş" ve "yandaş") TV kanalları ve gazetelerde ve hâttâ BAĞZI Internet
sitelerinde adım, Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal ERZEN ile birlikte anılmaya
başlandı.
2013 Haziran ayında
yapılan final sınavlarında, “Taksim’e Gidenlere 20 Puan Fazla Vereceğim”
başlığı ile özetlenebilecek, öğrencilerin canlı ve bir toplumsal iletişim laboratuvarında (Taksim
Gezisi’nde) bulunmalarını değerlendiren ve çeşitli adaletsizlikleri önleyen
sivil akademik sorumluluk girişimime ilişkin, bir profesörün kime nasıl ve
neden not vereceği ve ne soracağının tam anlamıyla akademik özgürlük
kapsamında olması nedeniyle, nota tek muhatap öğrenciden başka hiç kimseye
açıklama yapmaya niyetim yok. Bu konuda yapılması gereken açıklamayı zaten
yaptım, ayrıca Rektör Prof. Dr. Yunus SÖYLET’e iki özel mektup yazdım: http://www.vistilefblog.blogspot.com/2013/06/zorunlu-aciklama.html
Yazdığım her iki özel mektuba da “istediği kişilerle paylaşabileceği” notumu
düştüm; aynı hakkım saklıdır.
Ancak görülüyor ki, DeGaulle’ü diktatör
sanan, “soruşturmanın gizliliği” hükmünü bile bilmeyecek kadar cahil olan ve
“yuh artık”, “eyvallah” gibi kahvehane ağzı hitabetten başka sözcük bilmeyen ve kullandığı frekansın KAMU MALI olduğundan bihaber bazı medya
çocukları, adımı da Meltem Ünal ERZEN ile birlikte anma talihsizliğine uğratarak, saygıdeğer ve adaletli bir rektörü güya zor
durumda bırakıyorlar: Tklyz: http://www.youtube.com/watch?v=gXcciZyDd48&feature=youtu.be
Adli ve idari
soruşturmalar özellikle başlangıç itibariyle gizli yürütülür. Kamusal mal (frekans ve telekomünikasyon altyapısı) kullanan bir medya kuruluşunda yer alan medya çocuklarının Savcı ve Yargıç edalarıyla
cahilliklerinin iftiraya dönüşmüş tıslamalarının sonucunda “soruşturmanın”
aleni hale getirilmesi suçtur. [Bkz: Soruşturmanın
Gizliliği: "Soruşturmanın her safhasında “gizlilik” esastır. Yönetmelikte,
gizlilik ilkesine istisna getirilmemiştir. Buna uymayanlar hakkında idari
işlemlerle birlikte, duruma göre bu Yönetmeliğin veya “Yükseköğretim Kurumları
Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği"nin hükümleri
uygulanır (m.38)" http://hukuk.omu.edu.tr/UserFiles/srehber.pdf (III BÖLÜM, 2. Madde)]
Bu çerçeve içinde Taksim
Gezisi olaylarını mesleğim açısından tam anlamıyla (akademik, toplumsal ve bilimsel) destekleyen bir öğretim üyesi olarak, dinsel
duyarlıkla alay eden bir yaklaşımın sahibi bir “meslektaş” (Meltem Ünal ERZEN) ile aynı anda anılmayı
kabul etmiyorum ve kendisinin tüm hareket tarzına hiç bir sempatimin ve desteğimin bulunmadığını tüm öğrencilere açıklıyorum. Kendisini dinsel alaysılığından dolayı kınıyorum.
Ancak benimle aynı anda medya çukurunda anılmasını sağlayan ve takipçilerine gönderdiği tweet’te
yer alan ifadelerin, dinsel duyarlığa her ne kadar alaysı bir yaklaşım içerse
de, hakaret içermediği ve ifade özgürlüğü kapsamında Anayasal korunma altında olduğunu ilan ediyorum.
Yukarıdaki açıklamamı sadece öğrenci kamusuna
duyuruyorum.
Bu vesile ile öğrencilere kaynak olarak ders notu şeklinde sunduğum yazılarımın linklerini de bir kez daha paylaşıyorum:
http://www.adilmedya.com/taksim-gezisi-isyani-h37097.haber 05.06.2013
http://www.adilmedya.com/taksim-gezisi-isyani-nasil-sonlanmali-h37176.haber 10.06.2013
http://www.adilmedya.com/saskinlarin-komplosu-h37575.haber 01.07.2013
Bu vesile ile öğrencilere kaynak olarak ders notu şeklinde sunduğum yazılarımın linklerini de bir kez daha paylaşıyorum:
http://www.adilmedya.com/taksim-gezisi-isyani-h37097.haber 05.06.2013
http://www.adilmedya.com/taksim-gezisi-isyani-nasil-sonlanmali-h37176.haber 10.06.2013
http://www.adilmedya.com/saskinlarin-komplosu-h37575.haber 01.07.2013
Prof. Dr. Veysel BATMAZ
04 Temmuz 2013
"CUMHURİYET" GAZ-TESİNDEN BİR YALAN HABER DAHA....
Yukarıdaki "Medya Evrimiyiz" başlıklı haber Cumhuriyet'de 2 Temmuz 2013 günü yayınlandı. Habere konu olan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden 2013 yılında mezun olan genç iletişimci ve gazeteci olacak öğrenciler. Mesleklerine bir kısmı yalan olan bu haberle başlayacaklar. Haberin yalan kısmı şu: Suat Gezgin törende konuşma yapmadı. Bu sözlerini muhabire fısıldamış olabilir. Haberin ironisi ise şu: Öğrencilerin eleştirdiği medya, Suat Gezgin'i destekleyen DOĞAN-PENGUEN medyası. Hem haber yalan hem de konuşma.... NOT: Vistilef, İ.Ü. İletişim Fakültesi'nin Türkiye medya tarihinin en anlamlı yıllarından biri olan 2013'deki güzel ve cesur mezunlarının bu türlü yalan haberle mezuniyetlerini hatırlamalarını istemediğinden bu ikâzını yapıyor. "Takvim'e nakavt" derken kendisi pespaye olan gaz-teler istemiyoruz.
BU "SUAT" YOKSA İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MEZUNU MU?
İstanbul Üniversitesi Mezunlar Derneği'nde yönetim değişikliği: İstanbul Üniversitesi Mezunlar Derneği (İÜMED) tarafından 3 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurul Toplantısında Eski Başkan Prof. Dr. Bülent Berkarda, başkanlığı Dr. Yusuf Akça’ya devretti. İÜMED’in Genel Kurul Toplantısında yeni Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeleri belirlendi. İÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suat Gezgin derneğin Genel Sekreter’i olarak seçildi.
Kaynak: Cumhuriyet Haber Portalı, http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=416778&kn=7&ka=4&kb=7
ULAN SEN NEYMİŞSİN BE CNN.... ŞİMDİ DE DARBECİ OLDUN...
Emniyet tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına Gezi olaylarına ilişkin yazılan raporda, “uluslararası basın kuruluşlarının eylemleri abartarak ve çarpıtarak dünyaya servis ettikleri”, “Türkiye’de halk ayaklanması çıktığına dair oldukça taraflı ve yanlış haberlere yer verdikleri ve dezenformasyonda bulundukları” belirtildi.
CNN International’ın ünlü haber sunucusu Christiane Amanpour’a da yer verilen fezlekede, “CNN 90 yıllık cumhuriyet tarihinde yapmadığı yayının çok fazlasını eylemler boyunca canlı ve taraflı olarak tüm dünyaya yaymış, Başbakan’ın danışmanı yayına katıldığında sözü yarıda kesilerek yayın sonlandırılmıştır” denildi.
Kaynak : http://www.haber3.com/emniyet-amanpouru-da-fislemis-haberi-2061610h.htm#ixzz2Y3ZhAPeR
Vistilef'in Notu: CNN 1980'da kuruldu; Türkiye Cumhuriyeti 1923'de...
CNN International’ın ünlü haber sunucusu Christiane Amanpour’a da yer verilen fezlekede, “CNN 90 yıllık cumhuriyet tarihinde yapmadığı yayının çok fazlasını eylemler boyunca canlı ve taraflı olarak tüm dünyaya yaymış, Başbakan’ın danışmanı yayına katıldığında sözü yarıda kesilerek yayın sonlandırılmıştır” denildi.
Kaynak : http://www.haber3.com/emniyet-amanpouru-da-fislemis-haberi-2061610h.htm#ixzz2Y3ZhAPeR
Vistilef'in Notu: CNN 1980'da kuruldu; Türkiye Cumhuriyeti 1923'de...
02 Temmuz 2013
YENİ MEDYA İLETİŞİMCİLERİ ve GAZETECİLER İÇİN DE GEÇERLİ... ŞİDDETE TAHRİK ETMEDİKÇE, HABERİ ve ENFORMASYONU YAYMAK, EKSİK DEĞİL TAM OLARAK KAMUYA AKTARMAK İÇİN İLETİŞİMCİ YER, ZAMAN, İZİN ve KANUN TANIMAZ. BKZ: İLETİŞİM MESLEK YEMİNİ...
Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı'nın kurucusu ve 11 yıl başkan vekilliği görevini yürüttükten sonra Hacettepe Üniversitesi Rektörü olan Prof. Murat Tuncer Gezi olaylarında polisin sert müdahalesi ile yaralanan eylemcileri tedavi eden hekim ve tıp öğrencilerinin soruşturma konusu edilmesine sert tepki gösterdi. Tuncer, konuşmasında "Hipokrat Yemini, bir namus yeminidir. Görevinizi tam anlamıyla yapacaksınız. Hastanızdan sorumlusunuz. Sizi suçlasalar da engellemeye de çalışsalar hastanıza bakacaksınız. Hastanıza bakmak için hiçbir merciden 'izin almak' zorunda değilsiniz. Hekim, acil sağlık yardımı ihtiyacı olan bir hastasına müdahale etmek için yer, zaman, izin, kanun tanımaz" dedi.
15 Haziran 2013
09 Haziran 2013
ZORUNLU AÇIKLAMA
Prof. Dr. Yunus SÖYLET
İstanbul Üniversitesi
Rektörü
Sayın Hocam:
Anladığım kadarıyla dün gece Twitter’da benim nedenimle
epey başınız ağrımış. Hemen beni arasaydınız gerekli kriz iletişimi yönetimini
yapabilirdik. Bu işlerde mahirimdir, biliyorsunuz. Benim Twitter veya Facebook hesabım
yok, sadece LinkedIn’deyim, öğrencilerim sizin hesabınızın twit’lerini bana
email yoluyla gönderdiklerinde olaydan ve bana ve size saldırıdan haberdar
oldum. Gece geç vakit sizi mobil telefonla aradım. Bu sabah da aradım ama cevap
veren olmadı. Konuşsaydık, bu açıklamayı yapmaya da belki gerek olmayacaktı, adalet dağıtan bir öğretim üyesi yüzünden adalete şimdiye kadar çok önem veren bir Rektör töhmet altında kalmayacaktı.
Twitter’da sizi de hedef alanların suçladığının aksine yaptığım
işte hiç bir hukuksuzluk olmadığı gibi “ilahi denilebilecek” kadar büyük ve ince bir adalet
vardır.
İlkönce, siz biliyorsunuz ama bilmeyenlere buradan
kendimi tanıtayım, Internet’te, burada sunduklarımın büyük bir kısmını ve daha fazlasını bulmak
olanaklı ama zordur. Ben kolaylaştırdım.
Şubat 2008’deki sizin de imzanız bulunan Başörtüsüne
Üniversitede Özgürlük Bildirisi’ne imza atanlardanım. http://www.milliyet.com.tr/2008/02/02/siyaset/siy01.html
Prof. Dr. Hazma
Aktan
|
Atatürk Üniversitesi
|
Doç. Dr. Şakir
Aydoğan
|
Atatürk Üniversitesi
|
Prof. Dr. Veysel
Batmaz
|
|
Dr. Murat Memiş
|
Dokuz Eylül Üniversitesi
|
Doç. Dr. Bülent
Çakmak
|
Atatürk Üniversitesi
|
Yrd. Doç. Dr. Naci
Çağlar
|
Sakarya Üniversitesi
|
Bu
imzamı şerhli attım, başörtülü öğrencilerin üniversitede eğitim görmesi için
1986’da ve 2000 yılında iki kez “dersine başörtülüleri kabul ediyor” suçlaması
ile hakkımda polisiye ve idari soruşturma açılmış olması da bu imzamın ne kadar
sahici olduğunu gösterir, imza kampanyası hazırlayanlara dedim ki, “diğer tüm
özgürlükler herkese tanınırsa, bu özgürlük de anlamlı olur. Bu nedenle tüm
özgürlükler için imzamı atıyorum.” Bu bildiriye imza atmak kolaydı. 1986 ve
2000’de başörtüsü soruşturması şimdiki iktidarı destekleyen tek öğretim üyesine
açılmadı. Şimdiki Başbakan Belediye Başkanı olduğu 1994’ten beri (ki Belediye Başkanlığında kıyısından köşesinden dahlim var) tek başörtülüyü Belediye’de
çalıştıramadı. Ben “askeri vesayet” günlerinde ekmek paramı ve mesleğimi tehlikeye atarak o
öğrencilerin özgürlüklerini savundum. Etrafımda tek milli içeceğimiz ayranı kabarmış “babayiğit”
yoktu.
"Medyaya Düşman Yetiştiririm". Bu demecimi de ilk kez Zaman gazetesi manşet yaptı. "Askeri vesayet" medyasına düşman yetiştirdim. Şimdi de tüm medyaya devam ediyorum.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Veysel Batmaz sert bir çıkış yaparak, "Ertuğrul Özkök haklı. Ben 20 yıldır İletişim'de öğrenci yetiştiriyorum. Son 5 -6 yıldır ise öğrencilerimi bu medyaya düşman olarak yetiştiriyorum. Çünkü bu medya ahlaksız. Bizim öğrencilerimizi bedavaya çalıştırıyorlar." iddiasında bulundu. Prof. Batmaz, 'ahlaksız ve herkese düşman' diye nitelediği medyaya düşman öğrenci yetiştirmenin kendilerinin bir görevi olduğunu savundu. Prof. Batmaz'ın bu sözlerine toplantıyı yöneten Prof. Aysel Aziz tepki gösterdi. Prof. Aziz, bütün medyaya 'ahlaksız' denilemeyeceğini kaydetti." Zaman, Zafer Özcan, 25 Mayıs 2001, http://arsiv.zaman.com.tr/2001/05/25/haberler/haberlerdevam.htm
2
Nisan 2004’de, İstanbul Üniversitesi o zamanki Rektörü Kemal Alemdaroğlu sabah
saat 07:00’de beni makamına çağırarak, daha başka bir çok şeyin yanısıra, benim
“AKP’nin YÖK Yasası taslağını hazırlayanlardan biri olduğum için provakatör
olduğumu” söyledi. Ben de gereken cevabı verdim. Böyle bir komisyonu ilk kez
ondan duymuştum.
2008
yılında, İstanbul Üniversitesi o zamanki Rektörü Mesut Parlak, Fatih Altaylı’nın
bir programında, “türbanlı öğrencilere belki de hak ettikleri notu vermeyeceğiz”
dediği zaman, bu ifadeyi Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusu olarak bildiren
tek öğretim üyesi benim. YÖK şu ana kadar, bu soruşturmayı başlatmamış durumda:
Şu
günlerde, adilmedya.com’da yazı yazıyorum ve gündemi değerlendiriyorum. Taksim
gündemi ile ilgili iki yazı yazdım, bunlardan biri şu linkte: http://www.adilmedya.com/taksim-gezisi-isyani-h37097.haber
Diğerinin başlığı şu: “Taksim Gezisi İsyanı Nasıl Sonlanmalı?” Bu yazı henüz
yayınlanmadı ama bir iki güne kadar şu linkten izleyebilirsiniz: http://www.adilmedya.com/index.php
Sizin
başınızı ağrıtan son olaya gelince.
Ben
Taksim’e gidenlerdenim. Her gün olmasa da, son yedi gündür Taksim’de Anti-Kapitalist
Müslümanlar ile birlikte bulunuyorum. Başbakan’ın “Taksim’e Cami” diye ısrarını
gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Orada gezici ve geçici bir Mescit var ve isteyen
herkes namazını eda edebiliyor. Taksim bugünlerde aynı Hicret sonrası Medine’ye
benziyor.
Taksim
aynı zamanda, iletişim ve kitle iletişimi bilimleri için şu anda bulunmaz bir canlı
laboratuvar, tüm iletişim ve sosyal bilim öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin oraya gitmesi ve o
havayı derslerde okudukları, okuttukları ile karşılaştırarak soluması gerekiyor. Bana bir
çok öğrenci, siz hazırlayın da orada araştırma yapalım diyorlar.
Hiç
kimseye bugüne kadar Taksim’e gidin demedim. Dememiş olmama da şu anda üzülüyorum.
Öğrencilerim, aynı sizin Tıp biliminizde öğrencileriniz alanda bir salgın
hastalık dalgasında ne kadar çok şey
öğrenirlerse, orada da o kadar çok şey öğrenirler. Bizim fakültedeki öğretim üyelerimiz belki de daha fazla... Neyse kaçırdık bu kez, belki
bir sonraya!
Kapıma
astığım, https://twitter.com/WUAttack/status/343453329029988352/photo/1
linkinde de okuduğunuz duyuru tam bir adalet dağıtıyor. Çünkü, bu dönem
verdiğim iki dersle de çok yakından ilgili Taksim. Her iki derste de Taksim
İsyanı sanki olacakmış gibi konuları haftalar öncesinde işledik. Aynen oldu. Ben şaşırmadım ama öğrencilerim "siz kâhin misiniz" dediler. Eğer Rektörlük tüm üniversiteye “telafi” sınav hakkı tanımazsa, bu büyük bir adaletsizlik olur. Bunun da
sorgusu belki diğer tarafta yapılır.
Bu
duyuruyu kapıma asmadan once Dekanlığa bir dilekçe verdim. Linkteki
fotoğraftaki duyurunun altında okunamıyor, burada veriyorum:
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
İLETİŞİM FAKÜLTESİ DEKANLIĞI’NA
Başbakan Vekili
Bülent Arınç, bilindiği gibi Taksim Gezisi sivil eylemleri için“ çevre
duyarlılığı sonucu şiddet görenlerden özür dilerim. Gezi Parkı eylemine başlayanlar makul ve
haklı tepkilerini ortaya koydular. Ancak daha sonra olayın geldiği nokta farklı
bir yerdi.” diyerek, yüksek bir duyarlılık göstermiş ve kısmen haklı olarak
eleştirse de, bu eylemlerin temsilcilerini makamında kabul ederek, eylemin
Hükümet tarafından da muhatap kabul edildiğini ifade etmiştir. Bu nedenle, bu
eylem vergi veren, katma değer üreten ve vatandaşlık talebi bulunan geniş bir
kesim için sivil bir sorumluluk eylemine dönüşmüştür.
Bu sivil hak eylemine
katılmış olan öğrencilerin mağdur olmaması ve vatandaşlık hakkını kullanmaktan
ötürü hak kısıtlanmasına uğramamaları için daha önce de Rektörlük tarafından
mevzuatta olmayan bir tanım ve yetki içinde hareketle, “telafi” ve “telafinin
telafisi” türünden yapılan bütün üniversiteye şamil nedeni meçhul mazeret sınavı
biçiminde bir sınavın, her öğrenciye her ders için, final döneminden sonra
ve bütünleme sınavlarından önce yapılabilmesi için Yönetim Kurulu’nun acilen karar
almasını arz ederim. 06.06.2013
Prof. Dr. M. Veysel BATMAZ
Bu
dilekçeyi verirken Dekan’a sözlü bir açıklama yaptım, şunu söyledim: “Rektörlüğün
hemen telafi sınavını ilan etmesi gerekli, çünkü sınavları boykot edenlerin
cazibesine kapılıp, ya da korkup, ya da gruptan afaroz olmamak içgüdüsü ile
hareket eden ve sınav boykotuna katılanların korunması gerekli. Ayrıca sivil
bir sorumluluk olduğu Başbakan Vekili ve İstanbul Valisi tarafından da
açıklanan bu eylemlere katılanlar da sınavlara boykot değil ama Taksim’e gitmiş
olmalarıyla girememiş olabilirler. Bunlara da adalet lazım. Bu nedenle bu
dilekçe sadece Fakülte Yönetim Kurulu’nda değil, Rektörlükçe de karara
bağlanmalı.”
Kapıma asılı, Gelen Evrak tarih ve sayı kaşeli bu
dilekçe kopyasının hemen altında şu duyuru da var, linkteki fotoğrafı çekeni pek ilgilendirmemiş
nedense:
“GLOBAL MODERNİTE ve İLETİŞİM”
FİNAL SINAVI SORUSU
Aşağıdaki soruyu,
sınav günü sınav kağıdına yazarak, hiçbir kaynağa başvurmadan cevaplayın:
Vatandaşlık
talebi, katma değer yaratma ve vergi vermek gibi ekonomi politik davranışlar
açısından Taksim Gezisi eylemleri
toplumu dönüştürücü bir dinamiği içermekte midir? Global kapitalizm bu
eylemlerin medya aracılığı ile neresindedir? Eylemler post modern midir, yoksa
global modernitenin Türkiye’deki ortaya çıkış biçimi midir?
Prof. Dr. Veysel BATMAZ
Ek
20 puanlık not’a gelince: “adilmedya.com”daki yazılarım çerçevesinde Taksim’i destekliyorum.
Başörtüsüne özgürlüğü desteklediğim gibi. Zaten bu çerçevede Hükümet de
destekliyor ya da “gibi” görünüyor. Biliyorsunuz Başbakan Vekili Bülent Arınç, “12
Eylül’de Diyarbakır hapishanesinde olsaydım ben de dağa çıkardım” demişti. Yani,
iktidar olmak güzel de, zaman herkesi
belli bir muhalefete itiyor.
Bu
nedenle oraya giden her görüşten
öğrencim bence hem bir toplumsal laboratuvara gitmiş olmaktan dolayı gözlemsel
bir deneyim kazanacak ve gitmeyenlerin mesleksel ve akademik olarak önünde
olacak, hem de gerçekten toplumsal (başlangıçta hiç politik değil, hâlâ orada
bulunan büyük bir çoğunluk apolitik) bir olayın sosyal sorumluluk olarak
desteklenmesi, iktidar yorgunluğuna girmiş, zaman zaman başarılı bir Parti’nin
de artık kapanan gözünü açacak nitelikte olmasıyla toplumumuzun bütünlüğüne
katkı sağlayacak. Böylesine bir birikim, 20 değil, 50 puanı hak ediyor, az
vereceğim anlaşılan. Bir de şunu ekleyeyim, her akıllı insan astığım duyuruyu okuyunca, "yahu bu adam gidip gitmediklerini nasıl anlayacak, fotoğraf mı isteyecek, fotoshop yaparlarsa diye" sorar. Ben de sordum ve karar vermiştim ki, sınav sırasında, 20 puanlık notu herkese vereceğimi böylelikle gitmeyenlerin gidenlere şükran duymaları gerektiğini söyleyecektim. Şimdi gitmeyenlere not vermeyeceğim. Nasıl mı anlayacağım? Beyan yeter. Ben insana güvenirim. Twitter'den size saldıranlar, Taksim'e gitmeyenleri 20 puan'dan ettiler; gitmeyip gittim diyenleri de yalancı yapacaklar, ne kadar kötü değil mi? Ama yine de öğrenciler beni bilirler, belki kararımı değiştiririm.
Sayın Hocam:
Twitter’da
size yönelen saldırıyı yapanlar bence olayı incelemeden, beni tanımadan ve sizi
bilmeden davranıyorlar.
Twitter
böyle bir şey. Benim Twitter hesabım yok.
Hayırlı
mesailer diliyorum.
Prof. Dr. Veysel BATMAZ
03 Haziran 2013
27 Mayıs 2013
27 MAYIS ANAYASA BAYRAMI KUTLU OLSUN...
“Tarihimizde daima kuvvetle çarpan kalbimizin; yiğit ordumuzun kötülüğe baş eğdirişini huşûla selamlarım. İkinci Kuvvayı Milliye Gazanız kutlu olsun. Gerçek demokraside Allah yanıltmasın."
Dr. Hikmet Kıvılcımlı
Vatan Partisi Genel Başkanı
21 Mayıs 2013
OLACAĞI BUYDU...
Anaokullarından üniversiteye,
Türkiye’nin en köklü özel öğretim kurumlarından Doğuş Eğitim Kurumları el
değiştirdi. Doğuş okullarının kurucusu Doğu Gözaçan, “Çok yoruldum. Biraz da
biz dinlenelim” dedi. Doğuş okullarının yeni sahibi ise Doğa Kolejleri’nin kurucusu
Fethi Şimşek.
VİSTİLEF’İN DİNLENMESİ GEREKEN NOTU: ÖĞRENCİSİ OLMAYAN ve CAZİP ÖĞRETİM ÜYESİ BULUNMAYAN BİR ÇOK VAKIF ÜNİVERSİTESİ SATIŞ KUYRUĞUNDA… VAKIF ÜNİVERSİTELERİNİ BÜYÜK BİR KRİZ BEKLİYOR… ŞU ANDA ÖĞRENCİ VEYA EĞİTİM İÇİN DEĞİL, SADECE DEVLETTEN YARDIM ALMAK İÇİN BİR ÇOK YENİ ÖZEL ÜNİVERSİTE AÇILMIŞ DURUMDA… GELİYORUM DİYEN KRİZE TEK ÇÖZÜM YOLU VAR: “SADECE EĞİTİM” YAPMAK İSTEYEN KURUMLARA ÜNİVERSİTE AÇMA KOLAYLIĞI TANINMALI… VAKIF İŞİ SARPA SARDI… NABİ AVCI’YA DUYURUYORUZ…
VİSTİLEF’İN DİNLENMESİ GEREKEN NOTU: ÖĞRENCİSİ OLMAYAN ve CAZİP ÖĞRETİM ÜYESİ BULUNMAYAN BİR ÇOK VAKIF ÜNİVERSİTESİ SATIŞ KUYRUĞUNDA… VAKIF ÜNİVERSİTELERİNİ BÜYÜK BİR KRİZ BEKLİYOR… ŞU ANDA ÖĞRENCİ VEYA EĞİTİM İÇİN DEĞİL, SADECE DEVLETTEN YARDIM ALMAK İÇİN BİR ÇOK YENİ ÖZEL ÜNİVERSİTE AÇILMIŞ DURUMDA… GELİYORUM DİYEN KRİZE TEK ÇÖZÜM YOLU VAR: “SADECE EĞİTİM” YAPMAK İSTEYEN KURUMLARA ÜNİVERSİTE AÇMA KOLAYLIĞI TANINMALI… VAKIF İŞİ SARPA SARDI… NABİ AVCI’YA DUYURUYORUZ…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)