Add to Flipboard Magazine.

03 Eylül 2006

Yaz bitti, polemik yeni başladı...

“Vistilef e.mail grubunda” polemik...

(Bu konuda kaşınanlara duyuruyoruz: “Visilef e.mail grubu” ile “Vistilef Web-Internet Siteleri” iletişimsel, hukuksal ve iletişimsel eylem olarak aynı şeyler değildir. E.mail grubu kişiye özel haberleşme hakkı kapsamında, içeriği sadece üye kişilere gönderilen bir mektuplaşma biçimidir. Haberleşme özgürlüğü kapsamındadır. “Vistilef Web-Internet Siteleri” (şu anda okuduğunuz siteler) yayıncılık kapsamında, kamuya açık, enformasyon dağıtıcılarıdır. Kaşınanların avukatlarına duyurulur... Siz de karıştırmayın... Bu "iletiler" izinlidir.)


31 Ağustos 2006, saat 19:49 PM, Veysel Batmaz yazdı:

"Benim de böyle bir-iki sapığım var. Söylemekten neden çekineyim; Google'da 'Hitiniz' 123.000'i aşarsa, TV'de program yapar ve günlük gazetede köşe yazarsanız, 'Algılama Yönetimi' diye 470 sayfalık bir kitaba imza atmış, üniversitelerde hocalık yapıyorsanız, üç iletişim şirketinin ana ortağı iseniz, bu şirketler Türkiye'nin en büyüklerinden 100'den fazlasına hizmet veriyorsa, iletişim danışmanlığı işinden çok verdiğiniz konferanslardan para kazanıyorsanız, tabii ki sapıklarınız olacak.. Benim gibi ya da benden çok daha fazla ve pek çok farklı alanda katkılarını kanıtlamış olup da tepesini attıracak kadar sapığı bulunanların da iletişim açısından yapacakları tek şey 'susmak'tır. " (Ali Saydam)

Öncesi ve sonrası: http://www.superpoligon.com/oku.asp?id=19415 da...


3 Eylül 2006, saat 16:18, İrfan Çiftçi yazdı:

Veysel Hocamız hoş eli epey dolu gelmiş...Hoş geldiniz...

Bu ASaydamcık'ın hayattaki en önemli işi NPQ dergisi olup gerisi bilindiği gibi nal toplayıcılık veya tepen kısrakların başını tutmaktan ibarettir. Bunun gece sokaklardaki adına bu andropomorf "iletişim koordinatörlüğü" diyor...Artık tamamen sıfırı tükettiği için tamamen düşe düşe düştüğü gazete ve üstüne para verilip proğram yapılan TV'lere düşmüş.

Fakaat orlardan da bu leşin bu harabe fakültemize düşmesini engelleyenlere başta zatınız olmak üzere her zaman şükran duyuyoruz ve tarihin hafızalarına kaydetmiş bulunuyoruz..

Unutanlara bir kez daha hatırlatalım..İ.Ü.İletişim Fakültesi'nin yönetimi geçen sene bu "iletişim koordinatörü" denilen ASaydam'a şeref payeleri vermeye kalkmıştı...Ama ne yazık ki dersler verdirildi bu kokoya, ama asıl ona ders verdirenler gerçek anlamda manukkanlardır. Gerçi bu memlekette yıllarca da "vatanın namus borcu" vergi diye: Manukyan vergi birincisi oldu ve cesedi ülkücülerin elleri üzerinde kalktı. Her şeye rağmen memleketimizde böyle izan yokluğu ve ahlak boşluklarına düşüyoruz. Türkiyenin en eski iletişim alanındaki akademik mecra olan burası da direkten dönmese böyle bir izansızlık ve ahlaksızlık yapacaktı...Yani reklam dünyasının manukyanın adı bu fakülteye san olarak verilecekti...Tanrım bizi nelerden korumuş!!!

3 Eylül 2006 saat: 12:29 AM, Veysel Batmaz yazdı:

Evet, “Ali Saydam” Fakültemizin bir Salonuna ad olarak verilecekti. Ancak ben, Fakülte Yönetim Kurulu'nda bunu engelledim...Edibe Sözen ve Gül Batuş da beni destekleyerek, Ali Saydam'ın adının Fakültemizin bir anfisine “sponsor” olarak verilmesini önledi. İrfan Çiftçi'nin bu konudaki duyarlılığının yanısıra, onlara da teşekkür ediyorum...

Veysel Batmaz

3 Eylül 2006, saat: 01:16 AM, İrfan Çiftçi yazdı:

Sayın Prof.Veysel Batmaz'ın dikkatlerine,
Efendim rica ederim bir şey değil, biz sadece kamu görevlisi olarak devletimizin kurumlarına sahip çıkma hassasiyetimizi göstermişizdir sizler kadar aktif olmasa da..
Ayrıca İ.Ü.İletişim Fakültesi tarihinde bir karanlık sayfayı aydınlattığınız için ben bütün akademik camia adına başta şahsınıza ve sonra da Edibe Sözen ve Gül Batuş hocalara teşekkür ediyorum gerçekten. Yoksa mazallah, adı yüksek kaldırımda bir büfeye veya zerzavat tezgahına verilmesi gereken bir kişinin ismi bu büyük şanlı ve büyük üniversitenin bir anfisinie ad olacaktı..Bu çok ciddi çünkü bu memlekette Pınar nasıl devrimci olduysa, bu fakültede de böyle isimler hoca davaroloji de ilim dalı bile oldu, ancak çok şükür ki bir yaz yağmuru gibi o günler tamamen bitti artık!!!Bundan sonrasi her halükarda iyilik güzelliktir.
Ancak bu sayfalar kapanırken, Sayın Prof.Veysel Batmaz'ın şimdi açıkladığı gibi bütün diğer yönetim kurulu üyelerini de yıllarca daha böyle ne tarihi kararları aldıklarını biraz hatırlayıp ve bizi de hatırlatıp aydınlatsalar diye öneriyorum.Yoksa bu değerli anılarını 4 sene sınra anlatsalar kimse inanmaz herkes deli gözüyle bakar, aa böyle saçmalıklar da mı olmuştu diye. Şimdi birazcık vakit var..:)) Çünkü yıllarca biz paryalar o yüce kurulun hep akademik, bilimsel, etik ve teorik, hukuki ve üniversal nitelikli yüce kararlar aldığını zannettik, meğer yönetim kurulu toplantısı diye toplanıp böyle gayri ciddi, iğne battı gibi konular da görüşülmüş...Bunu keşke açıklamasaydınız Veysel Bey, yani yüksek kavramı, kaldırımla kurul arasında özdeşlik bağlacı oluveriyor(cemal Süreya'nın dediği gibi) birden bire. İnsan aklı maalsef Heiddeger'in dediği gibi çalışıyor ve maalesef her şey geliyor işte insanın aklına...Ben çok hayal kırıklığına uğradım bu yüksek organ hakkında. Bu fakültenin doçentleri, astrolgları, gastrologları, davarologları ve filozofları ne der ne düşünür bilemem, ama ben sükûtu hayal içindeyim bu şehri stanbulda...Arzederim arzu ederlere..Selam ve saygı ve devletle...

3 Eylül 2006, saat 02:00 AM, Hikmet Kırık yazdı:

Efendim, sataşma gördüm. İrfan bey dostumuzdan. Üstmüme alındım. Geçen sefer de böyle olmuştu. Diploma mevzusunda. Ancak o zaman da tam tatile çıkacağım akşam dı kadere bak şimdi ki de öyle.
Onun için cevap falan yazmayacağım. Sadece ben hiç şaşırmadım irfan bey gibi onu diyeyim dedim. diplomasını "özel" gören bir yaklaşımdan ve başka ne beklenir. Kişi refikin kendi gibi bilirmiş. Bi hususu diyim tatilime çıkayım açıklama işi olcağını sanmam çünkü sayın dekanın uygulamaları hakkında yürütülen soruşturma süreci yapılan edilen şeylerin hiç de küçümsenmiyecek şeyler olduğunu gösterdi. Kurumsal yapılarda yönetim kurulu önemlidir. Ne demek istediğim anlaşılmıştır sanırım
hk

3 Eylül 2006, saat: 09:11 AM, Veysel Batmaz yazdı:

İletişim Dekanı hakkında Rektörlük LUZUM-U MAHKEME kararı almıştır. Yani Dekan Mahkeme'de hukuksuzluk ve ceberrut yönetimi nedeniyle yargılanacaktır. Dekan'ın dosyası kabarıktır. Bu dosyada henüz Ali Saydam örneğinde olan örnekler de yoktur; bir de onlar eklenirse, vay haline İstanbul Üniversitesi'nin...
VB

(Bu yazışmalar yazarların yazdıklarının birebir kopyasıdır; yazım hatalarından Vistilef sorumlu değildir.)

Hiç yorum yok: