26 Mart 2008
ANLAYAN BERİ GELSİN !
(Bildirinin tam metni için tıklayarak Bkz: http://www.istanbul.edu.tr/duyurular/duyuru_icerik.php?1182 )
İşte bildirinin bazı bölümleri ve anlamaya çalıştıklarımız:
“Türban tartışmalarının, anayasa değişikliği konusundaki bazı görüşlerin ve son olarak “çete” suçlamalarının amacından saptırılması, Ülkemizin geleceğini karartmak isteyenlere, onu bölmek ve parçalamak isteyenlere fırsat verecektir. Bu ulusu seven hiç kimsenin bu tip kişilere veya unsurlara izin vermeye hakkı yoktur.”
Bir ceza soruşturması sürerken, içinde Hukuk Fakültesi bulunan bir kurumun Yüce Senatosunun, yargıya karşı böylesine bir cümle kurması, hayrete şayandır. “Çete suçlamasının amacından saptırılması” ne demektir? Suçlama nihai bir amaçla değil, zaten suçun saptanmasına yönelik ön bir İDDİA ile yapılır. Adı üstünde, soruşturma sonucunda, İDDİANAME hazırlanır. “Çete suçlaması” yargı (Cumhuriyet Savcılığı) tarafından mı amacından saptırılmıştır, değilse, saptıranlar kimdir? Anonim eleştiri yapmak bilim insanlarına yakışmayan bir toptancılıktır.
“İstanbul Üniversitesi, tarih boyunca ülkemizde toplumun önünü açan, akla ve sağduyuya bağlı olarak hareket eden ve etmesi gereken bir kurum olmuştur. Bir üniversite mensubu eski rektörümüz de olsa, eğer suç işlemişse, toplumun diğer fertleri gibi ona da işlediği suçun cezasının verilmesi elbette gereklidir. Fakat bu ilke, kişilerin hak etmedikleri davranışlara maruz bırakılmaları anlamına gelmemelidir.”
Peki, İstanbul Üniversitesi’nin yargı kararlarını uygulamadığı için mağdur olan yüzlerce öğrencisi, çalışanı ve öğretim üyesine yapılanları, kim hak etmektedir? Ayrıca, paragrafın ilk cümlesi ile sonraki cümlesi arasındaki fikrî bağ nedir?
“Eğitim camiasının en içten dileği ve beklentisi bu konuda hassasiyet gösterilmesi ve gösterilmesinin sağlanmasıdır. Ulusumuzun evlatlarını yetiştiren öğretim üyelerine, adalet kurumuna, kendisi hakkında karar veren politikacılara, toplum düzenini sağlayan kolluk kuvvetlerine ve silahlı kuvvetlerine güven duymaya çok ama çok ihtiyacı vardır.”
İstanbul Üniversitesi, adalet kurumuna, politikacılara, kolluk kuvvetlerine güvenmemekte midir? Bu nasıl iştir? Eleştiri ve güven duygusu çağrısı, bu kadar toptancı ve layüsel olabilir mi? Hele kendine ÜNİVERSİTE diyen bir yerde... O üniversite ki, o adalet kurumu çalışanlarını yetiştirmemiş midir? Kendi yetiştirdiğine güvensizlik nasıl olur? Velev ki oldu, bunun maddi temelleri, kanıtları ve dayanakları nelerdir? Kimlerdir bu güveni sarsan? Bir Üniversite bu kadar genel konuşabilir mi? Kurumların tamamını suçlayabilir mi?
“Bu güveni sarsmamak, devleti yönetenlerin sorumluluğundadır.”
Demek ki İstanbul Üniversitesi’nin başta adalet kurumu olmak üzere, devlet kurumlarına olan güveni sarsılmıştır? Neden? “Yargı kararlarını uygulamamak” ve “görevi keyfî kullanmaktan” Cumhurbaşkanı tarafından görevden alınmış ve daha başka bir çok bilimsel suç işlemiş olduğu iddia edilen bir tıpçı rektörün, soruşturma sırasında işkence görmeden, bütün nezaket kuralları yerine getirilerek sorgulanması mı bu güveni sarsmıştır?
Bildiride daha başka bir çok garip ve anlaşılmaz nokta vardır. Bir Üniversite bu kadar siyasete alet edilmemelidir. Tutuksuz olarak yargılanacak olan eski rektör de, eğer suçsuzsa, Türkiye’de tek sağlam kalmış olan HUKUK ve ADALET sistemi içinde, en nesnel bir şekilde yargılanarak beraat edecektir. Korkuya ne gerek var?
Panik duymaya gerek yok. Hele İstanbul Üniversitesi gibi kimsenin çiftliği olmayan bir yerde bu tür uzun ve anlaşılmaz bildirilerin yaratacağı fikrî karmaşa göstergeleri, “işin aslının” bildiride yazıldığı gibi olmadığı sanısı uyandırır ki, asıl o zaman sorun başlar.
İstanbul Üniversitesi Senatosu’nu oluşturan Sayın öğretim üyelerini, üniversite içindeki hukuksuzluklara, dışındaki “hukuksuz olduğu sandıkları” şeylerden daha fazla duyarlı olmaya çağırıyoruz. Kemal Alemdaroğlu suçsuzsa kendini savunur.
İstanbul Üniversitesi’ne yargı sürecine karışmak yakışmıyor.
Vistilef
Rektör Prof. Dr. Mesut Parlak'a Darbe
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Mesut Parlak'a yönelik darbe tertipleyen eski Rektör Prof. Kemal Alemdaroğlu'nun kapatma davası sonrası da AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırmak için 'Sokak eylemleriyle halkı kışkırtmalıyız' dediği iddia edildi.
ERGENEKON operasyonu kapsamında gözaltına alındıktan sonra yaşı ve hastalığı sebebiyle kısıtlı serbestliğe kavuşan İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun gözaltına alınma nedenlerinden birinin Alemdaroğlu'nun Ergenekon soruşturması kapsamında halen tutuklu bulunan Doç. Dr. Ümit Sayın ile yaptığı görüşmeler ve planlar nedeniyle olduğu ortaya çıktı.
SAYIN'IN REFERANSI OLMUŞ
Alemdaroğlu ve Sayın arasındaki görüşmelerde en dikkat çekici husus ise Sayın'ı üst düzey yetkililerle tanıştıran ve ona referans olan ismin yine Kemal Alemdaroğlu olmasıydı. Alemdaroğlu'nun, Ümit Sayın'dan özellikle üniversite ile ilgili raporlar hazırlamasını ve bu raporları yetkililere iletmesini istediği öğrenildi. Ümit Sayın İ.Ü.'yle ilgili detaylı bir rapor hazırlayarak önce Alemdaroğlu'na gönderdi.
İLK DARBE REKTÖR'E
RAPOR, Alemdaroğlu'nun ilk darbeyi İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak'a yapmaya hazırlandığını ortaya koldu. Raporda Parlak ve ekibi hakkında çok sayıda bilgi, belge ve Parlak aleyhinde çıkan gazete ve televizyon haberlerine yer verildiği görüldü. Bu raporun Alemdaroğlu'nun işaret ettiği emekli olan bazı generallere gönderildiği belirlendi.
ASKER KORKUSUYLA...
Darbe planlarının ikincisinde ise AK Parti olan Alemdaroğlu'nun konuşmalarında 'Atatürkçü Düşünce Derneği'ni güçlendirmeliyiz. Ülke genelinde konferanslar ve eylemler düzenleyerek halkı AK Parti'ye karşı örgütlemeliyiz. Bu eylemlerimizde Emekli Paşalar da olacak. Bu sayede halk asker korkusuyla bizim tarafa geçecektir. AKP kapatıldıktan sonra harekete geçmeliyiz' dediği iddia edildi.
Kaynak: Aktif Haber, http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=162061
Vistilef Soruyor: İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'ne, ERGENOKON soruşturmasında tutaklanan Vedat Yenerer'i kim öğretim görevlisi olarak tayin etti? Kemal Alemdaroğlu'nun, İstanbul Üniversitesi içindeki sağ kolu kim?
25 Mart 2008
ERGENEKON DOĞANCILARA DOĞRU İLERLİYOR...
Mahkeme, sorgusunun ardından Alemdaroğlu’nu serbest bırakırken Alemdaroğlu’nun atılı suçu işlediğine ilişkin bulguların tutuklanmasının şartlarını oluşturduğunu belirterek, yaşı ve sağlık durum dikkate alınarak serbest bırakılmasına karar verdi. Yurtdışına çıkış yasağı konulan Alemdaroğlu, her ayın 1 ve 15. günleri imza vermek şekliyle adli kontrol altına alındı. (Kaynak: Akşam Gazetesi, 25 Mart 2008) Serbest bırakılmasının ardından Alemdaroğlu, “Ergenekon soytarısı ortaya çıkacak” demişti. (Hürriyet Varakı, 25 Mart 2008)
Şartlı serbest bırakılması sırasında sağlık durumunun kötü olduğu gözlenen Alemdaroğlu dün hastaneye kaldırıldı. Hastanede kontrol altında tutulan Prof. Dr. Alemdaroğlu görüşme kabul etmiyor.
Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle hastaneye kaldırılan “eski” İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun tansiyonunun normal seyrine düşürüldüğü belirtildi.AA muhabirinin Alman Hastanesi yetkililerinden aldığı bilgiye göre, dün akşam saat 19.00 sıralarında hastaneye getirilen Alemdaroğlu'nun yüksek tansiyona bağlı burun kanaması şikayeti olduğu, tansiyonunun 11,5-19 düzeyinde olduğu tespit edildi.Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Ertan Demirtaş başkanlığındaki bir ekip tarafından tedavisine başlanan Prof. Dr. Alemdaroğlu'nun tansiyonu, normal seyrine düşürüldü.Hastanede kontrol altında tutulan Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun görüşme kabul etmediği ve doktorunun vereceği karara göre çıkışının yapılabileceği bildirildi. (A.A.)
22 Mart 2008
ÜNİVERSİTELERARASI KURUL ÜNİVERSİTELERİ KUTUPLAŞTIRIYOR...
Toplumu panik haline sokan AKP ve ÜAK, toplumu yıldırmaktadır. ÜAK toplantılarına katılan rektörler de kendilerine gelsinler... Onlara da, üniversitenin rektörlerden oluşmadığını ve eski defterleri hatırlatalım:
"Neden Alemdaroğlu?
YÖK'ün, Alemdaroğlu'nun görevden almayı istemesinin ardında eski husumetler yatıyor. YÖK Genel Kurulu'nda yapılan oylamada Alemdaroğlu aleyhine oy kullanan üyelerin tamamına yakını, hem uzun süre kendisiyle birlikte çalıştılar hem de kavgalı bir şekilde üniversiteden ayrıldılar.Bunların en başında da YÖK Başkanı Erdoğan Teziç geliyor. Hukuk fakültesi dekanıyken Alemdaroğlu hakkında tek söz etmeyen, üniversiteden ayrıldıktan sonra salvo ateşine başlayan Aysel Çelikel de intikamcılar arasında yer alıyor. Burhan Şenatalar da Alemdaroğlu'na karşı rektörlüğe aday olmuş ama seçimi kaybetmişti. Necmi Yüzbaşıoğlu, Ülkü Azrak, Ergin Nami Nomer de yine İstanbul Hukuk Fakültesi'ndeyken Alemdaroğlu'yla önce birlikte çalışan, sonra yolları ayrılan isimlerden. Yine İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi olan ÇYDD Başkanı Türkan Saylan da Alemdaroğlu gitsin diyenlerden." ( 07 Eylül 2004 / Salı, Abbas Güçlü, Milliyet)
"2003'te, Alemdaroğlu için Meclis'te yolsuzluk ve usulsüzlükler sebebiyle araştırma komisyonu kuruldu. Soruşturma sonucunda yolsuzluk ve usulsüzlükleri tespit edilerek yargılanması için YÖK'e başvuruldu. YÖK, yargılanmasına izin vermedi. 'Laparoskopik Cerrahi' kitabında başkasına ait yazıyı kendisinin gibi gösterdiği için (bilimsel intihal) Türk Tabipler Birliği Onur Kurulu, 2 ay meslekten men cezası verdi. Alemdaroğlu için sonun başlangıcı, Erdoğan Teziç'in YÖK Başkanı olmasıyla başladı. Rektörlüğü döneminde hukuk fakültesinde Teziç ve arkadaşlarına baskı uygulayan Alemdaroğlu, aynı ekip tarafından 'yargı kararları ve YÖK talimatına uymadığı' gerekçesiyle görevden alındı." Zaman, 22 Mart 2008
Eski profesör Dinçer’in siyasi yasaklı olması istenirken, eski Rektör Alemdaroğlu gözaltına alındı...
Kim savunabilir Ömer Dinçer’i?
Yaşadığımız süreç laikçilikle, dincilik arasında toptan bir seçim yapmamızın zihinsel ortamını hazırlıyor; bizi, Alemdaroğlu ve Dinçer’in ve ortak maşalarının ülkeyi bölüp parçalayıp, bitirmelerine ortak olmaya zorluyor.
Vistilef olarak:
Bu zemini üniversitelerde onlara vermeyeceğiz.
Biz türbana ve temsil ettiği algıların tümüne karşı olduğumuz gibi, üniversitede türbanlı öğrencinin eğitim hakkının kısıtlanmasına da karşıyız. Biz hukukun, bilimin, akademik özgürlüğün, sözde değil özde, üstünlüğünü savunuyoruz.
Türkiye’de dinin de laikliğin de özgürce yaşanabildiği; laiklikle, dindarlığın eşit muamele gördüğü 1919-1939 dönemi arasına, tüm yaptırımlarıyla, yeni teknolojiler ve uluslararası koşullarla dönmesini savunuyoruz.
Alemdaroğlu, 1997’den bu yana kazdığı kuyuya düştü... Burhan Kuzu’yu profesör yapmasının ve Bülent Tanör’ü üniversiteden uzaklaştırmasının ahını yaşıyor... Umarız bu kuyuya başkaları da düşmez...
14 Mart 2008
“GERÇEKLERİ ÇOK FAZLA ANLATMIYORMUŞ....”
Yukarıdaki cümleyi ne bir mafya lideri, ne eski bir siyasetçi, ne de kendini bilmez bir cahil söylüyor. Bu lafları eden, bilimsel olarak kamuya ne kadar kamuyu ilgilendiren bildiği gerçek varsa açıklamak zorunda olan bir TIP PROFESÖRÜ söylüyor. Bu ülkenin hoca başına 1.8 öğrenci düşen devlet tıp fakültesinde okuyup, maaşını devletten alıp kamuya hizmet etmek zorunda olan bir kişi söylüyor. Hangi üniversiteden mi? Bildiniz: Tabii ki İstanbul Üniversitesi’nden Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden... Üstelik bugün "Tıp Haftası"ymış...
Bu kendine bilimadamı diyen kişi, Uğur Dündar’ın programında, arkasına Rektör Prof. Dr. Mesut Parlak’ı alıp, bağış toplamayı iyi beceren; son olarak da, Esra Ceyhan'ın Kanal D'deki programına konuk olan İstanbul Üniveritesi Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz.
Bu kişi eğer bilimadamı ise biz değiliz. Çünkü, bilimadamı, ne sarsılırsa sarsılsın kamuyu ilgilendiren tüm "gerçekleri" açıklamak zorundadır. Hele bu gerçekler halkın sağlığı ile ilgiliyse. Bu kişiye, bağış toplamaktan yorulduğunda, İbsen'in Halkın Düşmanı adlı oyununu okumasını salık veririz.
İŞTE TIP PROFESÖRLERİNİN ÜNİVERSİTEYİ GETİRDİĞİ YER.
İŞTE BU NEDENLE TIPÇILAR ÜNİVERSİTE DIŞINA ÇIKARTILSIN DİYORUZ...
İŞTE BU NEDENLE TIPÇILAR ÜNİVERSİTEYİ YÖNETMEMELİDİR DİYORUZ...
Ayrıntıları okumak için tıklayın... http://www.timeturk.com/news_detail.php?id=1229
10 Mart 2008
SİZ BECEREMEDİNİZ, VİSTİLEF YENİDEN YAPILANDIRIYOR...
09 Mart 2008
Tamamı ile yeniden yapılandıracağız:
Türkiye İşçi Sınıfı büyük ve mütevazi bir önderini kaybetti:
07 Mart 2008
Öncü depremler...
İstanbul Üniversitesi'nde soruşturma depremi yaşanıyor. Parlak'ın rektörlüğe getirilmesinin ardından toplam bin öğretim görevlisine soruşturma açıldı. Soruştumaların Parlak'ı desteklemeyen öğretim üyelerini sindirme operasyonu olduğu iddia ediliyor.
550 yıllık tarihiyle Türkiye’nin en köklü üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi’nde soruşturma depremi yaşanıyor. 2005 Şubat’ında Prof. Mesut Parlak’ın rektör seçilmesinin ardından art arda gelen soruşturma ve davalardan bunalan çok sayıda öğretim görevlisinin başka üniversitelere geçtiği bir kısmının da emekliye ayrıldığı belirtildi. Üç yılda soruşturma açılan öğretim üyesi ve personel sayısının bini geçtiği ifade ediliyor.
OY VERMEYENLERDEN İNTİKAM İDDİASI Bunlar arasında en ilginci ise ‘fakir hastalara baktıkları’ için 135 öğretim görevlisi hakkında açılan soruşturma oldu. Yasaya göre İstanbul Tıp Fakültesi, gelirininin yüzde 10’una denk gelen oranda yoksul hastalara bakabiliyor. Yasayı uygulayan 135 öğretim görevlisi, maddi durumu iyi olmayan hastaların sağlık giderlerini söz konusu ödenekten karşıladı. Yargıya taşınan olayda Danıştay öğretim üyelerini haklı buldu. Ancak bu kez de öğretim üyelerine İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü soruşturma başlattı. Üniversite yönetimi, profesörlerden bakılan hastaların maliyetini, yani 3.5 milyon YTL’yi geri almak için dava açtı. Aynı uygulamanın İstanbul Üniversitesi’ne bağlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde de yapıldığı ancak orada öğretim üyelerine dava açılmadığı kaydedildi. Sadece İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki öğretim üyelerinin hedef alınması ise, Parlak’ın rektörlük seçiminde kendisine oy vermeyen meslektaşlarından intikam olarak değerlendirildi.
CEZA ALANLAR ÜNİVERSİTEYE DÖNDÜ Bu sırada Prof. Parlak döneminde ceza alarak üniversiteden atıldığı halde görevine dönen öğretim üyeleri de oldu. Ameliyat ettiği İsmail Orhan’dan, ‘bıçak parası’ olarak 3 bin 500 YTL aldığı iddiasıyla yargılanan ve memuriyetten men edilen Doç. Kayıhan Günay’a profesör ünvanı verildi. Günay, Acil Cerrahi’nin Bölüm Başkanlığına bile getirildi. Prof. Parlak, ‘Günay için Yargıtay 20 sene sonra karar verirse ne olacak’ demişti. Üniversiteye dönen bir diğer öğretim üyesi ise Doç. Teoman Cem Kadıoğlu oldu. Kadıoğlu, 2003’te gizlice özel sağlık merkezleri kurduğu gerekçesiyle YÖK kararı ile üniversiteden uzaklaştırılmıştı. Parlak’ın rektör olmasıyla görevinin başına geri döndü.
‘ÖDÜL BEKLERKEN SORUŞTURMA BAŞLATILDI 'İstanbul Üniversitesi’nden ayrılan öğretim üyelerinden Prof. Tuncer Çelik, ‘Üniversite yıllarca fueloil ile ısınıyordu. Trilyonlarca fatura ödeniyordu. Üniversiteye doğalgaz getirerek yakıt faturasını düşürdük. Üniversite bizi ödüllendireceğine anlamsız bir şekilde soruşturma başlattı. Davamız hala sürüyor’ dedi.
‘DİRENENLERDEN Mİ OLACAKSIN?' DEDİLER Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu eski Müdürü Prof. Erdal Kerey: Rektör, yetkisi dahilinde beni görevden alabilirdi. Ancak istifa et dendi. Ben istifayı hiç düşünmedim. Sonra bazı öğretim üyeleriyle bana ‘direnen hocalar arasında mı olacaksın’ dediler. Bunun üzerine istifa ettim.
RAKİP PROF.'A 19 AYRI DAVA İstanbul Tıp Fakültesi eski Dekanı Prof. Faruk Erzengin’e fakültede ‘yolsuzluk’ ve ‘yakınlarını ücretsiz tedavi ettirdiği’ gibi 19 ayrı suçtan soruşturma ve dava açıldı. Türkiye’nin önde gelen kardiyologlarından olan ve Avrupa Kardiyoloji Birliği’nin başkan yardımcılığı görevini yürüten Prof. Erzengin, hastalarına bakmak yerine üç yıl boyunca mahkemelerde koşturdu. Tüm davalardan aklanarak temize çıkan Prof. Erzengin, 2005’teki rektörlük seçiminde Prof. Parlak’ın rakibiydi.
STAR Gazetesi, 07.03.2008
05 Mart 2008
SKANDAL: CIA'NIN EĞİTİM PROGRAMI MI?
İlkönce http://www.istanbul.edu.tr/iletisim/?page=template-news/detail&int_Id=159 linkinde yer alan haberi okuyalım:
"Global Understanding" Projemiz ONUR ÖDÜLÜNE layık görüldü…
Uluslarası Eğitim Enstitüsü, (Institute of International Education) 7. Andrew Heiskell ödüllerini açıkladı. East Carolina Üniversitesi'nin Başkanlığı'nda 18 ülkeden 20 üniversite ile yürüttüğümüz "Global Understanding" projemiz "Uluslararası Eğitimde İnnovasyon" dalında ONUR ÖDÜLÜNE layık görüldü.
2006 yılından beri bir parçası olduğumuz projede emeği geçen meslektaşlarımı ve katılımları ile projeyi zenginleştiren öğrencilerimi kutluyorum.
Prof. Dr. Suat Gezgin
Bu projede, "Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü öğretim elemanlarının çalışmalarına izin vermediği iddiası" ile açılan soruşturma sonucunda, Prof. Dr. Veysel Batmaz İstanbul Üniversitesi’nden uzaklaştırıldı.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin yasal ve hukuksal olmayan bir ders/eğitim programı diye, Internet sitesinde ilan ettiği programın Amerikan İstihbarat Örgütü CIA ile ilişkisi ortaya çıktı.
Daha önce bu programın FBI ile bağlantılı olduğunu ileri sürmüştük... Ayrıca, bu ders programı içinde, İletişim Fakültesi öğrencileri ile hiç bir ilişkisi olmayan "Pedofili Polisliği", "Kültürel Ajanlık" "İslam" konusunda Vahabi yorum anlatan derslerin ve/veya konferansların da olduğunu saptamıştık. İşte bazı örnekler:
NOT: "Informants" muhbir demektir. İslam'ı tanımlarken kullanılan "total way of life" da, laikliğe aykırı olarak, tüm bir hayat tarzı demektir. Ayrıntı ve örnek olarak: http://gcweb.tecs.ecu.edu/gcweb4/Catalog/Front.aspx?cid=92f1a71e-adb1-4634-8bc1-f243340360c8 : sağ alttaki 'FBI presentation'ı tıklayın. ICTN 4064 04/25
Aşağıdaki linkleri tıkladığımızda ise, Programın CIA ile ilişkili olduğu ortaya çıktı. Bu konuyu tüm ilgilenenlere duyuruyoruz. Tıklayın, kendiniz görün, karar verin:
http://falcon.aos.ecu.edu/gu/Resources/Resource.html linkini tıkladığınızda, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat GEZGİN’in “iftiharla” duyurduğu programın, ORTAK ÜLKELERİ listesini görüyorsunuz. Bu listede, Turkey (Türkiye) üzerini tıkladığınızda ise CIA’nin Türkiye ile ilgili enformasyon sayfası çıkıyor. https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/tu.html
Bu şu demektir: Amerika’da hiç bir üniversite, eğer organik ilişki içinde değilse, CIA linklerini kendi resmi Internet bağlantıları arasında vermez. Oysa bir daha tekrarlayalım: East Carolina Üniversitesi Global Understanding Projesi linkindeki aşağıdaki linki tıklarsanız, CIA ile karşılaşıyorsunuz.
https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/tu.html
Daha önce, bu eğitim programının FBI (Amerikan Federal Polis Teşkilatı) ile ilişkili olduğunu ispat etmiştik. Şimdi ise, CIA ile de ilişkisi ortaya çıktı.
Uyarıyoruz:
Bu program, East Carolina Üniversitesi açısından ödüle layık bir program olabilir ama İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi için, CIA ve FBI ile bağlantılı bir üniversitenin, genel anlamda, "Informants= muhbir" olarak kültür uzmanı, "Cultural Expert" yetiştirdiği bir eğitim programıdır ve İletişim Fakültesi öğrencileri bu eğitim programında kobay olarak kullanılmaktadır.
Aşağıda eğitim programının ödül niteliği ile İletişim Fakültesi duyurusunda linklenmemiş; belki de linklenememiş enformasyon mevcuttur.
http://www.iienetwork.org/?p=26627#faculty
http://www.iienetwork.org/?p=117779
Category: International PartnershipsDeveloping innovative and effective collaboration with counterparts abroad HONORABLE MENTION:
East Carolina University >>
Global Academic Initiatives
Honorable Mention 2008
East Carolina University Global Academic Initiatives
Nomination submitted by: Rosina Chia, Assistant Vice Chancellor for Global Academic Initiatives, Elmer Poe, Associate Vice Chancellor for Academic Outreach, Jami Leibowitz, Associate Professor, Department of Anthropology and Lean Faculty, Global Understanding Program Overview: East Carolina University (ECU) has engaged a consortium of over 20 universities in 17 countries to participate in distance learning programs that broaden the reach and impact of international education throughout the campus. Since its inception in 2003, ECU has seen its relationship with its partners grow into several specific programs involving both students and faculty. In the Global Understanding course, for example, 15 students work with three international universities for 4-5 weeks each. In the International Lecture Exchange Program, ECU uses its contacts with its international partners to connect faculty willing to give lectures with appropriate classes/audiences at ECU and vice-versa. This innovative partnership effectively removes financial barriers associated with partnerships, as most universities already have the technological capacity necessary for participation. Moreover, the variety of partner institutions exposes students to a range of different cultures and perspectives. Program Implementation: Click here to read the winning nomination, including details on how the program achieves its objectives. Contact Information: Dr. Rosia ChiaAssistant Vice Chancellor for Global Academic InitiativesEast Carolina UniversityRawl 228, Greenville, NC 27858Tel: 252-328-6277Email: chiaro@ecu.edu Dr. Elmer PoeAssociate Vice Chancellor for Academic OutreachEast Carolina UniversitySelf Help Center, Suite 401-F, Greenville, NC 27858Tel: 252-328-9068Email: poee@ecu.edu Dr. Jami LeibowitzAssociate Professor, Department of Anthropology and Lead Faculty, Global UnderstandingEast Carolina UniversityFlanagan 231, Greenville, NC 27858Tel: 252-328-9447Email: leibowitzj@ecu.edu Program Website: http://www.ecu.edu/cs-acad/globalinitiatives/index.cfm