Add to Flipboard Magazine.

24 Kasım 2005

Bölümlerin Kutlamaları... Darısı Gazetecilik'e...

İrfan ÇİFTÇİ’nin 24 Kasım Mesajı

Bugün de güzel olsun!

Eğer hayatın hengâmesi içinde kaynayıp gittiyse vefa ve muhabbet;

Bu hayatın bir yerlerinde veya her daim ilm-i muhabbet neşesini ehli dilden zevkedip, hisseden dostların bu günlerde gönüllerini, hatıralarını minnet ve şükranla yadediyorum, yadedelim, yadedilelim…Belki tecime çevrilen bir günü bir nefes güzelliğe vesile kılarız…

Bir varmış, yine varmış!
Hukukun Üstünlüğü Sürekliliği ile Mündemiçtir
!

Nihayet Sayın Prof. Dr. Veysel Batmaz’ın gerçekten ilerde Hukuk Fakültelerinde örnek olay olarak okutulacak denli kapsamlı araştırmaları ve hukukî çalışmaları çok değerli filozof asistanı Serdar Taşçı’ nın mücadelesi ve Sayın Hikmet Kırık ve biz “vd. sakinlerin” de aktif veya pasif “hınk” demelerimizle nihayet İ.Ü. İletişim Fakültesi’ de “normalleşmeye” başladı.

Tıpkı İ.Ü.’nün diğer fakülte ve bölümleri gibi olağanüstü, akıl, hukuk ve bilim dışılıklardan arınma sürecine çok yavaş yavaş giriyor. Kapanan –veya herhangi bir şekilde yok hükmünde olan, tüzel kişiliğin yokluğu yok hükmüdür çünkü- bölümlerden ikisi yeniden açıldı; kaldı bu üç tanesinden biri. [Vistilef'in Notu: Gökten şimdilik iki elma düştü!] Bütün bunlara karşı fakültede bastırılan büyük bir sessizlik yaşanıyor. Sanki çok normalmiş gibi. Oysaki ya bir hafta öncesi normal değildi veya şimdiki hal.

Biz yıllardır her yerde her zaman “hukukun üstünlüğünü” dedik ve bunu savunduk ve icra makamlarında olduğumuz zamanlar da hayata geçirdik. Her yerde görevde, şölende, törende ve söylemde.. Çünkü bireylerin yani insan-doğa ikilemesi arasındaki tanımlanmasıyla “saygının” sosyal ilişkiler ve insan-çevre ilişkileri açısından “hukukun” olmadığı yerde hiçbir şey yoktur. Saygı olmadan, “tanıma” olmadan sevgi de olmaz hiçbir şeyin varlığı, hayat bulması ve meşruiyeti de olmaz. Bu insanın dünyevî, felsefî, ruhanî bütün bakımlardan ontolojisinin temel paradigmasıdır. Onun için hukukun olmadığı yerde kukuk, guguk, tavuk vb gibi –son zamanlardaki güzide medyamızın bozuk Türkçesiyle vurguladığı gibi “kanatlı ve uçan hayvanlar” dan muhtelif memeli türlerine kadar her türlü zoolojik durumlar olur. Çünkü hukuk insan türünün diğer memelilerden farkla akıledebildiği ve hayatına bir nizam verebildiği en önemli melekelerinin edimidir. Aklını ve gönlünü çıkarınca insanın mandaya veya davara karşı bir üstünlüğü yok, hatta onların işkembesi daha geniş.

Ademden bu deme, insan olmanın en temel gerçekliklerinden birisi olan hukuk ise şu meşhur “bir taze gelin kadar ürkek olan sermaye” den (rahmetli mikro iktisat hocamız Necati Mumcu’ nun tabiridir. Bu günde kendisini bir kez daha rahmet ve minnetle yadedidyorum. ) daha nazenin hatta daha kırılgan olagelmiştir. Çünkü o “bir taze gelinden bile ürkek” bu ceylanı daima mızrağını çekmiş kovalayan filmlerimizdeki gibi bir zalim Coşkun vardır. O beyazları kirletsin diye Amo tarafından kiralanmış bir donör müdür nedir bilinmez ama o hep bunu yapar. Yani hukuku birileri daima guguk yapmak için uğraşır. Tabi bu sadece biz Türklere değil en üst insan kimliğimize özgü bir zoomorfik haslettir.

İnsanlık serüvenimizin başından beridir teşebbüs halinde bile olan her türlü hukuksuzluğa her zaman karşıyız, karşı çıktık ve tavır aldık. Bütün siyasilerin YÖK konusundaki anlamsız çıkışlarına da askerlerin’ın gaflete ve delalete düşüp sembol değiştirmesine de. Eğer uğruna şehit olunan bir hilal yoksa ne Mete’nin Ejderhası ne Ata’nın Kocatepesi. Öyle mezarlıktan geçer gibi “içimizden yüksek sesle” türkü söylemek durumu kurtarmıyor çünkü. (Kampanyamız da nihayet meyvesini verdi ve Gn. Kur., bu saçmalığından geri adım attığını duyurdu.) Bölümlerin açılması da bunun gibi minik ama sembolik fakat az da olsa önemlidir.
Yani bu bölümler bir hafta önce yoktu şimdi var. Bu bir yokmuş bir varmış mıydı.? Mitos ve gerçeklik ilişkisi böyle tecelli ettiği için aziz dostum Hikmet Bey’in çok beklediği dizi bile yarım kalmıştı. Ancak en önemlisi hukukun üstünlüğünün temini ve tesisi değil onun sürdürülmesidir yani kesintisiz devam etmesidir. Çünkü o üstünlük vasfı temsil ettiği süreklilikte mündemiçtir/saklıdır. Yani hukuk ancak sürekliyse üstündür. Yoksa serap misali bir görünüp gitmesi bir üstünlük değildir.

Yeni bölümlerin açılmasını hukukun üstünlüğünün ihyası için bir adım olduğu için sevinç ve coşkuyla kutluyor ve bunların kurumsal varlığına saygılarımı sunarak yeni bölüm başkanları Sayın Prof.Veysel Batmaz ve Doç. Neşe Kars hocaları tebrik ediyorum. Darısı kalanın başına demeye gerek yok, gökten düşer üç elma.:)))

İnsan oluş idraki olan insan hakları ve onun varlığı hukuk ve sürekliliği de üstün/üstte başat tutulmasıdır. İnsanın kendisine ve bütün alemlere ve varlıklara saygısının tek ve en erdemli yolu hukuku üstün tutmasıdır.

Bu güzelliğin, aşkın ve bilimin güneşini götüren bütün hakikî mürşit öğreticilere her daim en derin saygılarımla…

İrfan ÇİFTÇİ

Hiç yorum yok: