Add to Flipboard Magazine.

08 Nisan 2006

İ.Ü. İLETİŞİM FAKÜLTESİ FAKÜLTE OLUYOR...

Aşağıda www.dorduncukuvvetmedya.com’un eski sayfalarında yeni alevlenmiş bir polemiği sayfalarımıza taşıyoruz...

Polemik aslında yazı ile daha güzel ancak söz konusu Fakülte olduğundan tüm bu sorun sergileme girişimlerini ve tartışmaları yüz yüze ve Kurullarda ya da öğrenci toplantılarında yapmak daha uygun. Geçen dönem (Güz 2005-06) her sınıfta ayrı ayrı yapılan HİT Bölümü öğrenci toplantılarında bu gibi konular konuşulabilirdi ancak tam tersi açıklamalarda bulunan arkadaşlar söz aldılar ve seslerini yükselttiler.

Şimdi sırasıyla yazılanları okuyalım:

SERDAR TAŞÇININ MAKALESİ http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=4238 :


İLETİŞİM ÖDÜLLERİNİ KİM VERDİ?
02.04.2005

SERDAR TAŞÇI


Mensubu olduğum fakültenin ödülllerini büyük bir iç acıması içinde izledim. Bu ödüller öğrenciler tarafından verilmemiş ve biz öğretim elemanlarına, fakültenin tüm konularında olduğu gibi, hiç danışılmadan fakülte yönetimi tarafından verilmiştir. Sayın Rektörün konuşması İletişim Fakültresi haber ajansının ve 4.Kuvvet Medya’nın bu haberinde gereğinden fazla olumlu yazılmış ama rektör bey, bu ödülleri almaya hak eden bir çok iletişimcinin bu ödülleri sınırlılık ve öğrencinin deneyimsizliği nedeniyle alamadıklarını ve bu nedenle onlar adına özür borçlu olduğunu belirtti.

Demokrasi adına en son bile konuşamayacak kadar demokrasi-karşıtı olan dekan Suat Gezgin, yeni ceza yasasının basının görevini yapmasını engelleyeceğini söyledi. Basın ne zaman görevini yaptı ki? Ya da dekan, ne zaman bilim ve hukuk ilkelerine uydu ki? Popülizmin ve pişkinliğin bu kadarına pes doğrusu..

Öğrenci ve fakülte kan ağlarken, dersler yapılmaz ve de kalitesiz yapılırken fakülte yönetimi hala afra tafra peşinde... Dekan okulla ilgilensin piyasaya ödül dağıtacağına...
Bilim yapacaksınız; çıkıp her yerde tartışacaksınız, düzmece törenler, konferanslar düzenleyip dostlar alışverişte görsünler, bonus puanlar gibi ucuz köylü kurnazlıklarına başvurmayacaksınız. Yabancı dil bilmeyenlerin yabancı yayınlar göstermesine izin vermeyeceksiniz.
Hukuksuzluğu nedeniyle görevden alınan rektörü savunma adına, cumhuriyeti ve vatan millet dil değerlerini propagandif bir yazı ile kullanmayacaksınız. Her şeyden önce bir dekan ve ilginiz olmadığı halde fakültedeki tüm bölümlerin hukuka aykırı biçimde tek bölüm başkanı olarak da, gazetecelik ilkelerine kendiniz uymayı bileceksiniz...

Bilgi karşıtı ve hukuk düşmanı olmayı bırakacaksınız... Keyfiliklere son vereceksiniz... Öğretim elamanlarınızla ve öğrenciyle, argoya ve kabalığa başvurmadan konuşmayı öğreneceksiniz.... Ödül dağıtmak, belki bunları öğrendikten sonra olabilir.

Bu fakülte yönetimi, özellikle de dekan koltuğundaki kişi böyle hatalar yaptıkça, bilim ve hukuk karşısında mahkum olması tesadüf değil.

Serdar Taşçı
serdartasci@hotmail.com
İstanbul Üniversitesi Öğretim Elemanı


Kaynak:
http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=4238

Re: İLETİŞİM ÖDÜLLERİNİ KİM VERDİ? ()
YORUM 28.03.2006
Gönderen: gamze soylu
E Mail:
gamzesoylu84@mynet.com

Yorumu: İ.Ü. İletişim Fakültesi 3. sınıf öğrencisiyim.

Öncelikle buraya yorum yazmış kişilerin uslüplarını düzeltip, daha sonra birilerine gönderme yapmlarını tavsiye ederim. Madem bu kişiler pek çok şeyi doğru olarak bildiklerini idda edip birilerini düzeltmeye çalışıyorlar, ilk önce bu işe kendilerini düzeltmekten başmalıdırlar ki ciddiye alınsınlar. Sayın Hocam Prof. Dr. Suat Gezgin'e asılsız pek çok atıfta bulunulmuş. Hukuka uymadığından tutunda konuşmayı bilmediğine kadar.. peki soruyorum Sayın Serdar Taşçı siz ne kadar konuşmayı biliyorsunuz. Akadaemik kariyeriniz el vermediği halde derslere girip illegal bir şekilde öğrencilere ders ANLATMAYA çalışıyorsunuz. eee kem küm gibi sözcüklerden başka bir şey anlatmadan dersi anlattığınızı sanıp çıkıyorsunuz. Aynı şekilde sayın Prof. Dr. veysel batmaz... derste sadece kendisini duyan yine kendisi... öğrencilerin dikkaitin hiç bir şekilde derse vermesini sağlamadan, adeta padişah fermanı gibi dersi anlatıp çıkıyor. sorarsanız kimse bir şey bilmez onun dersine dair... sınavlarda da kitapları açtırır ve ordan yazmamızı ister ki kağıtları okuması kolay olsun. Ödül töreni konusuna gelince; geçen sene katılma şerefine eriştim ve büyükte bir zevk aldım bu fakültenin öğrencisi olarak. Bu törende en güsel olan şey neydi biliyor musunuz? bu törenin gerçekleşmesinde, organizasyon aşamasında 2 sınıf halkla ilişkiler öğrencilerini canla başla çalışmış olması. Sayın Prof. dr. suat gezgine bu arkadaşlarımın kendilerini gerçekleştirme ortamı sağladığı için ayrıca teşekkür ederim. Sadece hukuk, kanun, yasa vs... gibi konularla çok fazla kafa yoran kişiler "Prof. Dr. Veysel Batmaz" sevgi denen duygudan arınarak madeleşmiş insanlar haline gelmiştir. Odasına gitiiğimde "ne var ne istiyosun" diyen bir kişi ister hukuk bilsin ister kanun.. insancıl bir duygu taşımıyorsa benim için bir anlam ifade etmiyor demektir. Atıfta bulundukları DEKANIMIZ Prof. Dr. Suat Gezgin dekan olmasına rağmen her an her öğrenciye, fakültesinde ki hademeye bile kapısı açık olan bir insandır.Büyük iş temposuna rahmen sizi hiç bir zaman geri çevirmez ve sıkıntınız ne ise anında çare bulur size.. Ben ve bir çok arkdaşım onun sayesinde bir çok yerde staj yaptık.
Ödül töreni, fakültede herhangi bir etkinlik vs.. gibi aktivitelere karşı çıkan kişileri insan ilişkilerinden yoksun, odasına kapanıp kendini kitaplara gömen, sevgiden yoksun kalmış kişiler olarak değerlendiriyorum. fakültede ki bölüm başkanlığı konusunda da dekanımızın hukuka aykırılık yaptığı idası var... o zman neden sayın Prof. Dr. Veysel Batmaz bölüm başkanı iken diploma alacak arkadaşlarımızı kapısında ağlatıyordu ve mezun etmemek için elinden geleni yapıyordu? Soararım size bu da insancıllığa aykırı bir şey değil mi?? bence bir eğitimcide her şeyden önce sevgi olmalı ki arada bir bağ kurulsun. Sevgili hocam Suat Ggezgin bunu bize fazlasıyla verdi Kendisine her şey için şimdiden teşekkür ediyorum. iyi ki varsınız hocam.
sevgiler....
Gamze Soylu
İletişim Fakültesi Gazetecilik 3. sınıf öğrencisi


SERDAR TAŞÇI’NIN CEVABI

1- Kimseden üslup öğrenecek değilim. Hele yazdığım tam bir yıl önceki yazıya, ne hikmetse bir yıl sonra yorum yazma gereği duyan birinden asla üslup öğrenecek değilim.
2- Üniversite; iş bulma kurumu, tv şirketi ya da hayırsever bir vakıf değildir. Burada kamu hukuku geçerlidir ve evrensel bilimin standartları.
3- İnsancıllık kendine staj ayarlayan dekanını savunmak değildir. İnsancıllık, hiçbir çıkarı olmadığı halde birine, salt insan olmasından kaynaklanan biçimde değer vermektir.
4- Dekan hocan hakkında asılsız iddialarda bulunduğumu söylüyorsun. Bunu söylemekle olmaz, tersini göstermelisin. Hocan hakkında belgeli kanıtlı bir suç duyurusu yapılmıştır. Zahmet edip İstanbul Cumhuriyet Savcılığına gidersen, iddialar asılsız mı, kanıtsız mı görürsün. İstersen bilgi sahibi olmadan fikir sahibi de olma. Gel sana biraz belge göstereyim eğer hakikat duygun varsa…
5- Akademik kariyer ‘academeos’tan gelir. Bu kelime etimolojik olarak söz söylemeyi, söylediğini temellendirmeyi ve gerekçelendirmeyi ifade eder. Benim bilimsel ve bilişsel kimliğime şimdiye kadar hiçbir kimse dil uzatamamıştır. Makamı ve unvanı ne olursa olsun, bu kişiler gelip karşımda bunu iddia ederler ise, herkes biliyor ki, gereken yanıtları alır. Ben üniversitedeyim, Veysel bey de aşağı kattaki odasında. Buyur gel bakalım ne biliyormuşsun, ne bilmiyormuşuz.
6- Sen şimdi dekan hocanı savunuyorsun. 3. sınıf isen bu sene Özgen hocandan da ders alıyorsundur. Bak ne diyorum hepinize. Hocalarını ve kendini karşı tarafa koy, onların ‘uzmanlık(!) alanlarında, ‘antropoloji’ ile ‘etik’ imiş, ben tek başıma hepinizle, herkese açık her yerde tartışacağım. İletişim fakültesi konferans salonunda ya da istediğiniz başka yerde senin itibar ettiğin herkesle her an tartışabilirim.İşte bilim adamlığı, akademisyenlik budur.
7- Veysel Batmaz, onun hakkında yazdıklarına yanıt verir mi bilmem ama ben vereceğim. Çünkü Batmaz bu fakültedeki benim tek gerçek hocamdır. Siyasal Bilgilerde okurken lisans dersimize gelmişti. Ben hocanın çok hoş ders anlattığını bilenlerdenim. Dekan Gezgin i savunduğun yazında, Veysel Batmaz’ın ders anlatmasına dil uzatman, bilmem farkında mısın, komiktir. Dekan hocanın ders anlatıp anlatmadığından, anlatıyor ise nasıl anlattığından bahsetmemişsin. İstersen gel bir kere Batmaz’ın, bir kere de Gezgin’in dersine beraber girelim.
8- Yorumların saçma olduğu gibi, bilgilerin de eksik. Veysel Batmaz yeni bölüm başkanı olmuştur. İlk mezunlarını bu dönemin sonunda verecektir.
9- Üniversitede sevgi nedir bilir misin? Derslere girmektir sevgi. Bölüm başkanlıklarını yasal sahiplerine vermektir sevgi. Resmi evrakta tahrip yapmamaktır sevgi. Öğrencileri günlük değil, hayatı boyunca mutlu edecek bilim eğitimini vermektir sevgi.
10- Dekan hocanın, mahkeme kararlarını uygulamayan Kemal Alemdaroğlu’nu savunduğu propaganda yazısını okudun mu? Sevgiyi böyle tanımlıyor isen devam et, senden çok iyi gazeteci olacak. Unutma sevgi bir bütündür; üniversitede sevgi, bilimle hukukla özdeştir.
11- Bilimsel kişiliğime dil uzatan kim olursa bunu ispatlamak zorundadır. Aksi halde dava ve tazminat hakkım doğmuş demektir. Aylarca yıllarca gece eve kapanıp kitap çevirip kitap yazarken, dekanın staj ayarladığı bir öğrencinin sözün ona eleştirisini sindirecek değilim. Öğrencimize, İletişim Fakültesi’nde meydanın boş olmadığını hatırlatır, staj ayarlama gibi çıkarlarla değil, bilimden hukuktan ve belgeli kanıtlı doğrulardan taraf olmasını Gazetecilik Meslek ilkeleri ve Etiği gereği salık veririm.

Serdar TAŞÇI

Hiç yorum yok: