Add to Flipboard Magazine.

31 Ocak 2009

ÜNİVERSİTENİN KALBİ: BÖLÜMLER

Bölüm Başkanlığı Seçimi
Prof. Dr. Ibrahim ORTAŞ, iortas@cu.edu.tr

VİSTİLEF’İN NOTU:

Prof. Dr. Ortaş’ın bazı düşüncelerine katılmıyoruz. 2547 sayılı Yasa’ya göre Bölümler ve Anabilim Dalı Başkanlıkları bütçeyi planlayan ve bu harcamaları talep eden yerlerdir. Dekan ve Rektör sadece harcama onayını (olurunu) verir. Bu onay da, harcanacak miktarın doğru kalemde bulunup bulunmaması ve hukuka uygun olup olmaması ile ilgilidir.
Prof. Ortaş, 2547 sayılı Yasa’yı hiç okumamış biri gibi, mali olarak güçsüz ve bütçe yapamayan bir yer olarak tanımlamaktadır Bölüm ve Anabilim Dallarını.
Oysa, 2547 sayılı Yasa açıktır: 2447 sayılı Yasa 18. Madde (3.) fıkra: Fakülte Yönetim Kurulu’nun Görevleri: “Fakültenin yatırım, program ve bütçe tasarısını hazırlamak” Bu ne demektir? Bölüm Başkanlarından ve ünvan temsilcilerinden oluşan Fakülte Kurulu tarafından seçilen Fakülte Yönetim Kurulu’nun Bütçe yapması demek, Bölüm Başkanlarının bütçe yapması demektir. Sadece harcama yetkisi ita amiri olarak Rektör’dedir.


Üniversitelerin temel bilim birimleri olan ana bilim dalı ve bölümlerin işlev ve yönetimleri doğrudan üniversitelerin verimliliğine etki etmektedir. En alt birimlerin güçlü ve etkin olması, kendi iç dinamiklerini yetkili ve sorumluluk bilinci içinde yönetmeleri durumunda aşağıdan yukarıya doğru olan katılımcı yapıyı güçlendirecektir. Mevcut YÖK yasasında bölümlerin işlev ve yönetimleri üst kurumlar tarafından belirlenmesi yanında mali yönden işlevsiz olmaları nedeniyle ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bilimsel çalışmalar esasında bölümlerde yürütüldüğü için bölümlerin doğrudan bütçelerini yapabilmeleri, öğretim üyelerinin belirli bir düzeye kadar kendi sabit bütçelerinin olması, bilimsel çalışmaların momentumunu ve hevesini yükseltecektir. Bilimin esas motorunu oluşturan bölümlerin kendi içinde özerk olması, kendi kendini maddi ve idari yönden idare edebilmeleri bilimsel düzeyimizin yükselmesine ciddi katkıda bulunacaktır.

Geleceği Planlamak
Genelde batı üniversitelerinde bilimin motoru bölüm başkanlarıdır. Büyük projeler alırlar, her öğretim yılında bölümünün geleceğine ilişkin öngörülerini ortaya koyarlar. Ancak doğal olarak üniversitelerin makro bilim politikalarına karşın bölümlerin bilim politikalarının oluşturulması için akademik kurulların etkin çalışması gerekir. Batıdaki bölümler kendilerini sürekli yeniledikleri için dinamik yapılarını koruyabilmektedir. Üniversitenin bilim politikasına uygun olarak uzun ve orta vadeli bilimsel plan ve stratejileri geliştirerek üst birimler ile paylaşmaktadırlar. Örneğin 1998 yılında Florida Üniversitesi Toprak Bölümü Başkanının tüm çalışanlara ve öğrencilere 2010 yılının projeksiyonunu sunuşuna tanık oldum.

Bu bağlamda bölümlerin temel ve uzun süreçli bilim politikaları oluşturmaları için bilimsel bakımdan güçlü yöneticilerce yönetilmeleri zorunludur. Batı üniversitelerinde yapılanma aşağıdan yukarıya doğru oluşturulduğu için dekan/rektör eşgüdüm görevi üstlenmektedir. Tabii bölüm başkanı özdenetim, akademik başarı ve hesap verebilirlik ölçütlerine göre belirlendiği ve akademik eleman alımında söz sahibi tek kişi olmadığı için bölümde gerçekten bilim yapacak nitelikte öğretim üyeleri bulunmaktadır. Nitelikli, sorumlu bilim insanlarının toplandığı birimlerde doğal olarak bölüm başkanın işi bir nebze olsun kolay olmaktadır.

Bölüm Başkanlığı Belirlenmesi
Üniversitelerimizde genelde YÖK yasasına uygun olarak Anabilim dalı başkanı öğretim üyeleri tarafından belirlenmektedir, Anabilim dalı başkanlarının önerisi ile Dekan Bölüm Başkanı atamaktadır. Mevcut yasada tek seçim Ana bilim dalı başkanları için uygulanmaktadır. Aslında çoğu zaman insan doğasının gereği daha çok insanın bir birine yakın olduğu ortamlarda seçimin yapılması istenmeyen sonuçları da doğurmaktadır. Bazen de bu tür zorlamalar nedeniyle daha fazla tatsızlık olmasın diye yasaya uygun olarak bölümlerde süreç sırayla veya isteyenler arasında dönüşümlü yürütülerek düzen sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak hiçbir bilimsel ve yönetim liyakati aranmamaktadır. Yalnızca öğretim üyelerinin beğenisini kazanmak yetiyor.


Gelişmiş Üniversitelerde Durum Nasıl?
Gelişmiş üniversitelerde bölüm başkanı değişik yöntemler ile belirlenmektedir.
Batıda bizdeki gibi bölüm başkanlığı seçimi ve ondan sonra yaşanan bildik manzaralar oluşmuyor. Seçilen bölüm başkanı bölümünün verimliliğini artırmayı amaçlar. Sistem başarı ölçütleri üzerine işlediği için bölüm başkanlığı, akademik faaliyetleri yavaşlatan idari bir yük de getirdiği için kişiler bölüm başkanı olmak için değil, olmamak için çalışırlar. Bazı birimlerde sıra ile bölüm başkanlığı yürütüldüğü için insanlar kendi sıraları geldiği zaman kaçmaya çalışırlar. Bilindiği gibi asıl olan öğretim üyeliği ve akademik verimliliktir.
1. Çoğu ülkede bölüm başkanı açık ilanla dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun bilimsel performansına dayalı bilim dosyası ve akademisyenlere yönelik projesini açıklama ve deneme dersi sonucuna göre öğrenci, çalışanlar ve öğretim üyelerinin oyu ile belirlenir.
2. Bazı ülkelerde bölüm başkanlığı angarya olarak görüldüğü için sıra ile kısa süreliğine yapılır.
3. Almanya ve bazı Avrupa ülkelerinde süreli bölüm başkanı yine rekabete dayalı olarak yapılan değerlendirme sistemi sonucu üniversite ile yapılan pazarlık sonucu belirlenir.

Genelde seçimde adayların bilimsel nitelikleri ile geleceğe yönelik akademik vizyonu en belirleyici etmendir. Bir yıl önceden bölüm, bütün dünyaya bölüm başkanlığı adayları için ilan verir ve adayların bilimsel dosyaları istenir. Adayların dosyaları incelenir, bunlardan 2 veya 3 aday üzerinde yoğunlaşılıyor ve adaylar ile bölümde toplantı yapılır. Bölüm başkanı atanmasında çoğunlukla yarı resmi mülakat yapılır. Adaylar bölümü nasıl yöneteceklerini, ileriye yönelik neler yapacaklarını, bunları yapmak için ne istediklerini açıklarlar. Bir çok ülkede her dönemin sonunda bölüm başkanları kendiliğinden bölüme ve bir üstlerine karşı hesap vermek zorunluluğu da bulunmaktadır.

Sistem Temelden İyi Bilim İnsanına Bağlıdır
Sorun temelde bölüm başkanı seçimi olan profesörlük atanmasında kritik davranılmakta ki profesör atanmasında usul olarak bölümün görüşü yanında asistan ve öğrencilerin de görüşü aranır. Bölüm başkanı için belirli günde jüri önünde adayların kendi programlarını anlatırılar. Programa davet edilen kişiler içinden öğrenci, bölüm sekreteri, asistanlar, öğretim üyeleri oy kullanarak seçilir. Rektör de atamayı yapar. Almanya'da bölüm başkanı sıkı ölçütler ile atanır ve görev süresinin sonuna kadar da kalabilmektedir. Ancak gelişmiş üniversitelerin başarılarının altındaki en önemli ölçü objektif bilim insanı seçimi ve buna bağlı olarak sağlanan bilimsel başarıdır.
Seçilen bilim insanı ve Bölüm başkanı öz güvenle bölümü yönetir. Ingiltere'deki Reading üniversitesi Toprak Bölümü başkanlığına çok sayıda değişik ülkelerden gelen bilim adamları arasında ölçütleri en iyi sağlayan bir Avustralya kökenli profesör atandı. Benzer şekilde bizden daha sıkı olan Ingiltere'nin, Almanya’nın ve Fransa’nın bir çok üniversitesinde bölümlerin başkanları değişik uluslardan bilimsel dosyalarındaki başarıları ve rekabete dayalı olarak atanabilmektedirler. Tabii hesap da verebilmektedirler. Amerika’da tam bir pragmatik anlayışla ve beyin transferi nedeniyle din, dil, renk ayrımı yapmadan başarı kıstası esas alınmaktadır. Benim bildiğim çok değerli bir çok Türk vatandaşı bilim insanı Almanya, Isveç, Amerika’da başarılı bölüm başkanlığı yapıyorlar. Tabii bu ülkelerde başarılı olmak ve birimi bilimsel olarak ileri taşımak birinci gelen koşul olduğu için kimse ulusal değerlerinin kaybolması kaygısına düşmemektedir. Çünkü sistem bilim yapma ve bilgi üretme ekseninde başarıya dayalı olarak işletilmektedir. Dünyaya biliminden meydana gelen gelişmelerden kopmamak için bölüm başkanı da, dekan da rektörde büyük bir rekabet içinde çalışmaktadırlar. Başarısız olan ise bir dakika yerinde duramaz.


Ne yapılabilir

Sorun bir bütün olduğu için bölüm başkanı, dekan, rektör belirlenmesi süreci içinde değerlendirmek gerekir. Değişik modeller var. Ancak bilim yapan en alt birimleri olan anabilim daları ve bölümlerde bilimsel yeterlilik, liyakat ve tercih edilebilirlik ilkeleri bir arada düşünülebilir. Mutlaka bilimsel başarıya dayalı belirlenmiş temel ilkelerin olması bölümlerin uluslararası düzeyde rekabet edebilmesi bakımında önemlidir. Yoksa şu veya bu şekle bölümün oyunu alarak sürekli birimlerin başında olmak bölümleri yerelleştirir ve bilimimizi evrensel ölçeğe taşıyamayız.

Hiç yorum yok: