Add to Flipboard Magazine.

31 Mart 2009

BELLİ Kİ, KENDİSİ DE ŞAŞIRMIŞ; KİMİN VERDİĞİNİ ANLAYAMAMIŞ...

“Dear Prof. Gezgin,

... It is wonderful to know that you value my work in public relations so much that you believe it merits an honorary doctorate....”

“....Halkla ilişkiler alanındaki çalışmalarıma fahri doktora verecek kadar çok değer verdiğinizi bilmek harikuladedir....”

Saygılarımla, James E. Grunig Maryland Üniversitesi Emekli Profesörü

Bu satırları okuduğunuzda pek bir mesele yok gibi; ancak bu satırların doğru çevirisini okursanız veya anlayacak kadar İngilizce biliyorsanız, durum dehşet verici. PR Duayeni Herr Dr. Grunig şaşırmışa benziyor. Ingilizcede “it merits” derseniz, bu "haketmek" demektir ve kişi kendisi için kullanıyorsa, “lâyık görme” gibi bir anlam çıkar; bu da hak edişi biraz şaşkınlıkla karşıladığınızı karşı tarafa söyler. Şimdi doğru çeviriyi okuyalım:

Doğru çeviri: “Halkla ilişkilerdeki işimin fahri doktorayı hakedeceğine (it merits an honorary doctorate; ya da “lâyık olduğuna”) inanacak kadar üstün (çok) değerlendirdiğinizi bilmek harikadır...”

Key Word: to merit: character or conduct deserving reward, honor, or esteem; deserve; hak etme, lâyık, müstehak (Webster ve Kabaağaç-Alova, Latince Türkçe Sözlük)

Elimiz değmişken İngilizcesini de düzeltelim: Akademik alanlarda yapılanlar için “work” (iş) sözcüğü kullanılmaz; study (çalışma) sözcüğü kullanılır. İş (“work”) profesyonel olarak yapılanları kapsar.


http://www.istanbul.edu.tr/iletisim/?page=template-news/detail&int_Id=189

Yukarıdaki mektup Herr Dr. Grunig’den Dekan Suat Gezgin’e Fahri Doktoraya teşekkür için gönderilmiş... Şu satırlarla bitiyor:

“Please also convey my thanks to the Rector of Istanbul University, Prof. Dr. Yunus Soylet. It was a pleasure to meet and talk with him at the ceremony. Please tell him also that I enjoyed the musical performances at the ceremony a great deal.”

“Lütfen, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet’e de teşekkürlerimi iletin. Törende onunla tanışmak ve sohbet etmek bir zevkti. Lütfen, törendeki müzikal performanstan da büyük keyif aldığımı kendilerine söyleyin.”

Bu cümleler de, Herr Grunig'in, kendisine tevdi edilen Fahri Doktora derecesinin ancak ve ancak Senato’nun onayı ile Rektör tarafından verildiğini bilmiyor olduğunu veya bu enformasyonun ona iletişimlenmemiş bulunduğunu gösteriyor. Bu çok büyük skandaldır.

Bir Fahri Doktora için teşekkür edilecek Makam Senato ve Rektörlüktür.

(Bkz: 2547 sayılı Yasa, Madde 14: Senato’nun Görevleri 1-(5): “Bir sınava bağlı olmayan fahri akademik ünvanlar vermek ve fakülte kurullarının bu konudaki önerilerini karara bağlamak” )

Vistilef’in Herr Grunig’e tavsiyesi: Zaman geçirmeden, dinlediği müzikal gösteriden aldığı hazza teşekkürü içermeyen daha ciddi bir içerik ile sadece aldığı Fahri Doktora için ve kendi başarısını bizim inancımıza bırakmadan değerlendirici bir hitabet ile, İstanbul Üniversitesi Senatosu’na ve Rektörü’ne bir teşekkür mektubu göndermesi…

Ve...

Kendisine ne olup ne bittiği ile ilgili bu enformasyonu vermeyenleri de eşi ile birlikte yazacağı, “The Fifth Model” mı olur, yoksa, bizim bakkalların da bildiği “Par Excellence Theory" üzerine mi olur, hangisine rastlarsa, PR işine soyunanların halkla ilişkilerin h’si ile i’sini bilmedikleri zaman bir kişiyi ne kadar zor durumda bırakacacağını, “case-study” olarak zikretmesi...

Son olarak eğer çok isterse, Haluk Şahin'i araya sokarak, Vistilefe başvurup, gerçekleri öğreneceği bir “simetrik iletişimin” kendisi ile kurulabileceğini hatırlatalım.

Soruyoruz: Herr Dr. Grunig İstanbul Üniversitesi Senatosu’nca Fahri Doktora’ya neden lâyık görülmüştür? Türkiye’ye bir katkıda mı bulunmuştur; Üniversiteye bir katkısı mı olmuştur? Bizim bilmediğimiz?

Yukarıdaki linkte tamamını okuyacağınız bir teşekkür mektubunu yanlış adrese yazan (yoksa doğru mu?); almış olduğu Fahri Doktoraya “lâyık” olduğunu, “Halkla ilişkilerdeki işimin fahri doktoraya lâyık olduğuna inanacak kadar üstün değerlendirdiğinizi bilmek harikadır...” sözüyle tanımlayacak kadar sıradan ve şaşırmış olan ve ona Fahri Doktora’yı Senato onayı ile veren Rektöre de, sadece satır arasında gelişigüzel, müzik dinletisi ile birlikte teşekkür eden; asıl teşekkür edilmesi gereken makam olan Senato’ya teşekkürü unutan (umarız uyarımızdan sonra hatırlar, eğer Haluk Şahin bu yazıyı ona düzgün çevirirse) bir duayenin, kendi PR kuramları ile bu işi sorgulaması gerekiyor. Burası İstanbul Üniversitesi, Türkiye’nin en büyüğü... Bizden bu kadar... Gerisi yöneticilerin...

Vistilef

Hiç yorum yok: