Add to Flipboard Magazine.

08 Ocak 2011

8 OCAK 2011: ÜNİVERSİTE KONFERANSI BİTTİ:

SONUÇ BİLDİRİSİ: Konferansta katılımcı kurumların arkasında duracağı ve üniversitelerdeki mücadeleyi bir ileri aşamaya taşıması öngörülen “Sonuç Deklarasyonu” konferansta gerçekleşen tartışmalar ışığında son haline getirildi.

Deklarasyonda, 12 başlık altında toplanan sorunlara ilişkin yapılması gerekenler anlatılıyor. Deklarasyonda yer verilen maddeler özet olarak şu şekilde:

1.Eğitim her kademede eşit ve parasız olarak verilmeli, harç uygulaması derhal kaldırılmalıdır. Üniversite eğitiminin yıllardır sistematik bir şekilde paralı hale getirilmesi sonucu üniversitelerde eğitim tam anlamıyla paralı hale gelmiştir. (...) Eğitimin her kademede ücretsiz olarak sağlanması anayasal olarak güvence altına alınmışken eşit ve parasız eğitim hakkını savunan üniversite öğrencilerinin talepleri karşılanmalıdır, üniversite kapıları emekçi çocuklarına ardına kadar açılmalıdır.

2. Üniversite öğrencilerine iş güvencesi olan güvenli bir gelecek sağlanmalıdır. Üniversiteler her geçen yıl sayıları artan işsizler üretmektedir. Türkiye’de iş bulabilmek için üniversite mezunu olmak artık yeterli değildir. Geleceğini göremeyen üniversiteliler her geçen gün kişisel kaygıları ile daha çok ilgilenen ve toplumla kurmuş olduğu bağları zayıflayan bir profile doğru yönlendirilmektedir. (...) Türkiye’nin planlı bir ekonomiye, piyasacı değil kamucu bir toplum örgütlenmesine ihtiyacı vardır. Resmi rakamların bile her 3 gençten birinin işsiz olduğunu gizleyemediği koşullarda gençlere iş güvencesi olan çalışma koşulları sağlanmalıdır.

3. Bilimsel eğitimin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Üniversitelerin halk için bilimsel üretimde bulunan kurumlar olması gerekirken bugün bilimsel üretim bilinçli bir şekilde engellenmektedir. Bilimsel üretimin önündeki en büyük engel, üniversitelerin şirketler ile kurmuş olduğu ilişkilerle birlikte üniversitelerin halkın çıkarlarını değil sermayenin çıkarlarını savunan yapılar olmasının amaçlanmasıdır. Üniversitelerin yeniden bilimsel kurumlar haline gelmesi için üniversite, kar amacı güden özel kuruluşların değil halkın menfaati için üretmelidir.

4.YÖK kaldırılmalıdır. YÖK’ün temsil ettiği zihniyet üniversitelerden temizlenmelidir. Üniversiteler yaklaşık 30 yıldır başta YÖK eliyle sistematik bir biçimde baskı altında tutulmaktadır. YÖK, var olan sistemin üniversitelerdeki uygulatıcısı konumundadır. Yıllardır üniversitelerin tarihsel konumunu yerle bir etmek için ciddi dönüşümlere imza atan YÖK, son 8 yıldır da iktidar partisi AKP tarafından yönetilmektedir. (...)

5. Üniversite öğrencilerine uygulanan baskıya son verilmelidir. YÖK tarafından son yıllarda binlerce öğrenci üniversitelerinden uzaklaştırılmış, yüzlerce akademisyen hakkında soruşturmalar açılmıştır. Bu süreçte üniversite öğrencilerinin talepleri marjinalize edilmeye çalışılmakta, üniversitelerde AKP’den farklı bir siyasi görüşe sahip olan herkes sistematik bir şekilde baskı altına alınmaktadır. Öğrencilerin üzerindeki baskının hukuksal dayanağı olan disiplin yönetmeliği kaldırılmalı, soruşturma ve ceza uygulamaları geleceğe dönük olarak iptal edilmelidir. (...)

6.Anadilde eğitim hakkının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Anadilde eğitim hakkı bilimsel ve insani bir haktır. Bilimsel eğitimden uzaklaşan üniversitelerde bir öğrencinin en doğal hakkı olan anadilde eğitim görme hakkı yok sayılmaktadır. Kaldı ki İngilizce olarak eğitim veren devlet üniversiteleri dil dayatmasını açık bir şekilde yaparken özellikle Türkiye halklarının konuştuğu dillerin üniversitelerde yasaklanması manasızdır. (...) Kimliklerinden ötürü öğrencilerin üzerindeki baskılara son verilmelidir.

7.Üniversitelerdeki sivil polis ve özel güvenlik birimlerinin görevlerine son verilmeli, üniversitelerde öğrencileri izleyen kameralar kaldırılmalıdır. AKP’nin üniversitelere dönük uygulamaları, bu kurumların doğalında sahip olması gereken muhalif kimliği sindirmeye yöneliktir. Bugünün Türkiye’sinde her üniversitenin içerisinde onlarca sivil polis ve özel güvenlik birimleri her gün üniversite öğrencilerini taciz etmekteyken üniversite kapılarında otobüsler dolusu kolluk kuvvetleri bekletilmektedir. Üniversiteler kameralar ile izlenmekte, üniversite öğrencilerinin günlük yaşamları gözetim altına alınmaktadır. Üniversite öğrencilerinin kampüs girişlerinde aranmasına kadar varan uygulamalar, kampüsten çok karakola benzetilen üniversite yerleşkelerinin baskı altındaki vahim tablosudur.

8.Üniversite öğrencilerinin siyasi görüşlerini duyurmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Öğrencilerin siyasi görüşlerinin engellenmesi üniversitelerde en çok karşılaşılan baskılardan biridir. AKP’den farklı bir siyasi görüşe sahip üniversite öğrencileri marjinalize edilmeye çalışılmakta ve kamuoyunda itibarsızlaştırılmaktadır. AKP, üniversitelerde bizzat kendi kontrolünde cemaat ve tarikat örgütlenmelerinin önünü açan uygulamalara imza atmakta bu durum kamuoyunun bildiği bir geçek halini almıştır. Son yıllarda uygunsuz biçimde atanan ve AKP ile ilişkileri açık olan rektörler üniversitelerde bu baskının uygulayıcılarıdır. Öğrencilerin örgütlenme ve siyasi görüşlerini ifade etme hakkı önündeki tüm engeller ve yasaklar kaldırılmalıdır.

9.Atama yöntemiyle göreve getirilen rektörler üniversiteleri temsil etmemektedir. (...) Rektörlük seçimlerinin göstermelik kurgusu ve sonucunda istenilen adayların atandığı bu sistem açıkça üniversite bileşenlerinin iradesini yok saymak anlamına gelmektedir.

10.Üniversite yönetiminde üniversite bileşenlerinin iradesi temsil edilmelidir. Üniversitelerin yönetimi dahil olmak üzere hiçbir kademede öğrencilerin görüşleri alınmamaktadır. YÖK’ün kuruluşu ile birlikte üniversitelerde uygulanmaya başlayan öğrenci temsilciliği adı altındaki kurumlar göstermelik birer demokrasi oyunundan öteye geçmemektedir. Birçok üniversitede bu temsilciliklerin seçimleri dahi yapılmamaktadır. Üniversite öğrencilerinin ihtiyacı göstermelik temsilciliklerden ibaret olmamalıdır. Üniversite öğrencilerinin üniversite yönetiminde söz hakkı önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Üniversiteler öğrenciler, akademisyenler ve üniversite çalışanlarının seçimle oluşturacağı bağımsız bir kurul tarafından yönetilmelidir.

11.Üniversite öğrencilerinin ücretsiz ve sağlıklı koşullarda barınma hakkı olmalıdır. (...) Kadın öğrencilerin yurtlarda sıkça tacize uğradığı, yurtların kışla mantığı ile yönetildiği bir ortamda var olan boşluk cemaat ve tarikat yurtları ile doldurularak “sosyal devlet” ilkesi ayaklar altına alınmaktadır. Yurtlarda yaşanan sorunlar kamuoyu tarafından da bilinmektedir ancak durumun iyileştirilmesine dönük hiçbir planlama bugüne kadar yapılmamıştır.

12.Üniversite öğrencilerinin sosyal ve kültürel gelişimlerine engel olan uygulamalara son verilmeli, üniversitelerin sosyal yaşamını geliştirici önlemler alınmalıdır. Üniversitelerde sosyal yaşamın öğrencilerin kişisel gelişiminde önemli bir yeri kaplaması gerekirken bugün üniversitelerde entelektüel üretimler yasaklanmaktadır. Üniversite topluluklarının eşitliğe ve paylaşıma dayalı üretimleri üniversite yönetimleri tarafından engellemekte olup toplulukların yapmış olduğu faaliyetler ise sıkı bir denetimden geçirilmektedir. (...)

“İlerleyen günlerde yapılması düşünülen toplantılarda ve üniversitelerde konferans sonuç metnin referans olarak kullanılması ve üniversite öğrencilerinin taleplerinin gerçekleştirilmesi için konferans bileşenleri sürecin takipçisi olacaktır” ifadesi ile sona eren deklarasyon, büyük bir alkış desteği ile kabul edildi ve konferans sona erdi.

(soL-Haber Merkezi)

Hiç yorum yok: