Add to Flipboard Magazine.

23 Haziran 2011

Kendini Yargı Gücü zanneden YÖK Ali DEMİR’e demirden kale ördü...

HABER ŞUYDU:

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ''YGS'deki şifre'' iddialarına ilişkin soruşturmada 18 soruda şifre tespit etti. Ancak bu şifrenin kullanılmadığına kanaat getirerek takipsizlik kararı verirken ÖSYM Başkanı Ali Demir hakkında soruşturma izni istedi. 
Başsavcılık ÖSYM Başkanı Ali Demir hakkında görevini ihmal iddiasıyla soruşturma izni istedi. YÖK izin verirse ÖSYM Başkanı Ali Demir ve YGS Koordinatörü görevi kötüye kullanmaktan sorgulanacak. 
Öte yandan, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, YGS'deki şifre iddialarıyla ilgili olarak ÖSYM Başkanı Ali Demir hakkında istenen soruşturma iznini vereceklerini açıkladı. Özcan,"tek bir öğrencinin mağduruyeti ispatlanırsa istifa eder" açıklamasında bulundu.


Kararda, “...ön inceleme komisyonunun raporu yüksek öğretim genel kurulu tarafından görüşülmüş, söz konusu raporda önerilen cezai sorumluluğun (görevin kötüye kullanılması) şartları oluşmadığından, men-i muhakemesine oy çokluğuyla, disiplin soruşturması açılması yönündeki talebin ise oy çokluğuyla reddine karar verilmiştir.” dendi. 


Bu karara ise gerekçe olan hukuki durum şuymuş:

Ali DEMİR’in Başsavcılıkça soruşturulmasını istediği ve işlediği iddia edilen suç “257/1'de “görevinin gereklerine aykırı hareket etmek”,  257/2'de ise “görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermek”  eylemleri. 


Eski TCK'nın bu suçun  bir “tehlike suçu” olarak öngördüğü ve kamu görevlisinin kasıtlı olarak görevini yerine  getirmede kanunlara ve usullere aykırılıklarının varlığı tek başına suçun oluşumu  için yeterli görülmekteydi. 


Oysa, önceki TCK'dan farklı bir anlayışla yaklaşan yeni 5237 sayılı TCK bu suçu “zarar suçu” olarak  düzenlemişti. Bunun sonucu olarak da suçun oluşması için kamu görevlisinin görev  gereklerine aykırı hareket etmiş olması veya görevi yerine getirmede ihmal ve  gecikmede bulunması tek başına yeterli olmayıp ayrıca eylemlerin maddede yazılı üç sonuçtan en az birisine yol açmış olması gereklidir. Bunlar 'kamunun zararına  neden olmak', 'kişilerin mağduriyetlerine sebebiyet vermek' ve 'kişilere haksız  bir kazanç sağlamak' dır. Dolayısıyla, kamu görevlisinin [Ali DEMİR'in] görev gereklerine aykırı hareket etmiş olması veya görevde ihmal yahut gecikmede bulunmasına karşın, eğer sözü edilen  sonuçlardan biri ortaya çıkmamışsa görevin kötüye kullanılması-görevi ihmal suçu  oluşmayacaktır. Ayrıca bu sonuçlardan birisinin somut bir biçimde var olması  gerekmektedir. Aksi takdirde 'zarar, mağduriyet ve haksız kazanç olasılığı suçun  oluşumuna yetmez' şüphesiz kamu görevlisinin bu eylemi disiplin hukuku açısından  bir disiplin suçuna vücut verebilir.

Kararı uzun uzun okudunuz. Başsavcılık Ali DEMİR için suç şüphesi ile soruşturma izni istiyor; bu izni verecek olan YÖK ise böyle bir suç yok diyor. Vistilef de soruyor: Peki Başsavcılık suç oluşmadıysa neden soruşturma izni istedi? Hangisi yargı, hangisi yürütme? Var mı cevap verecek olan? Bir de şu soru önemli: Varlığı Savcılıkça da kabul edilen YGS şifrelemesinde, YÖK'ten başka kim iddia edebilir ki, 'kamunun zararına  neden olmak', 'kişilerin mağduriyetlerine sebebiyet vermek' ve 'kişilere haksız  bir kazanç sağlamak' gibi unsurlar namevcut? Bunların soruşturulması gerekmiyor muydu? 


Kararın Vistilef'i ilgilendiren en önemli yanı şu: YÖK ilk kez Vistilef'in dediğini yapmadı. Ama yine de ilginç bir ayrıntı: Oy çokluğu ile.

Hiç yorum yok: