(Fotoğraf: Prof. Dr. Veysel Batmaz ve hemen (fotoğrafın sağ, VB'nin sol) yanında, Aktüel ve Tempo dahil, Blue-Jean ve diğer bir çok bol tirajlı derginin kurucu editörü, Türkiye'nin en iyi dergi genel yayın yönetmeni Yetkin İşçen, en iyi Ordu ve savaş muhabiri Tuncer Bahçıvan'ın Afganistan görmüş objektifine gülümsüyor...
Yoksa, Veysel Batmaz, objektife değil de, başkalarına mı kıs kıs gülüyor? Bu resim batinî'ye mi; yoksa, zahirî'ye mi işret ve işaret ediyor????)
Vistilef vistilef olalı böyle yazı görmedi...
Bu yazı canlı... film gibi; yazı değil adeta bir film (Rd-TV Bölümü bu pespayelikle zor çeker böyle filmi), okunmuyor, doyasıya yaşanıyor sanki....
Polemikçilerin babası,
İrfan Çiftçi yazıyor... (İmlaya dokunmadan gönderildiği gibi yayınlanmıştır.)
Tekmili birden, izahlı, şerhli şen ve şakrak….
Edep Ya Hu veyahut Davar-oloji Bastı Nörüyon Abdurrahman Çelebi
SENATÖR VE EDİTÖRÜMLE DAYANIŞMA İÇİN, “RÖNTGEN ÇEKİLEMEZ” DİYEN KISKANÇ HİKMET BEY’e KARŞI 8 BOYUTLU BİLİMSEL SİNEMA FİLMİ ÇEKTİM, YAYINLIYORUM!!!
NOT: Bu film tamamen bilimsel gerçek olup, hayal mahsülü veya fantezi mamülü hiçbir sinemasal parça yoktur.[1] Senetör, yüksek konsul tutanaklarını açıklayıncaya kadar heyecan duyan vistilef okur-yazmazlarına ikramımızdır.
Ayarlarınızla oynamayın içinden kuzu çıkar mee yapabilirse, yaparJ))))Memununiyet ve taktirlerinizi hususi olarak daha önce olduğu gibi mailime veya msg ile telefonuma şikayetlerinizi Sayın Prof. Veysel BATMAZ’ a, senaryoya ilişkin eleştirilerinizi ve aklınıza takılan bilumum bilimsel itirazlarınızı ve bu bahane ile bilimsel hıncınızı da olayın bilimcilik boyutunun mes’ul, mağrur, malum gazisi ve dahi sinema bilimi (-bölümü dersem bölücülük olur mu diye akademik bir kuşkumun kuşunu henüz uçuramadığımdan-) sinema bilimi dedim, ama pek de fena ve bilimselsi oldu yani:J)) Doç.. Dr. Hikmet KIRIK’ a bildirin lütfen..:))))
İyi seyirler…
Madem öyle gelin böyle !!! Senetör Radyologsa ben de Çaytarkovsfellaniyim
Fragman…..69,
Sahne…… 11
Durum…..çok ciddi,
Hülasası :
Aynen Bizans düşerken hani Türkün topları surları dövmekte ve leventler bıyıklarını burkarak ve salınayak şehirde endam etmekte iken; Sarayburnu mevkiinde dizilmiş bir alay üryan Rahibe “ay artık çok sıkıldık, ya menopoza girelim veyahut kız kulesine yüzelim kızlaaarr” diye âla mütalaa ve münaşakalarla günlerini gün demlerini devran halimizi püryan ettikleri gibi ve hala Aya’nın Sofisinde kulaklarımızı yırtan ne ve na-hoş sâdâlar bıraktıklarının tıpkısı yani….
Bu “sanatsal ürün” : )))) Sinema Bölümü-Anafilim-İkifilm-Birkilim veya nebilim dallarının hiç çekimlememiş film kollarının birindeki sayın Hoca Hikmetzade Bey’in içindeki sofistike çabalarının bir gün infilak etmesinin neticesinde ortaya çıkan infial hadiselerinin bir cüzinden fakir-i pür taksir ve şahül maharrir olan bendenizedeki ilhamın şerhinden zuhur etmiş ve sizlere nakledilmiştir.
Zat-ı muhterem Hikmetzade Beyimiz, hissen ve kalben ait olduğu vatanına bağlandığı kalbiyle kendisini aynı zamanda efkarı umumiyeye memur hisseden ve bu sahada bir garip şeklide bulunmuştu. Kendileri tahsil ettikleri ilimler yanında yani, kamusal alanı arşınlayan siyasi felsefenin doçenti değil meğer bir stenografmış hafızayı beşeriyle.
Ünlü ve önemli insanların vecizeleri bir vakanüvis titizliği ile nakşeder onun etrafına da geyik göbeği derisinden tezhip yaparmış. (Bu fakir de merakını yenemeden bu tümcenin arasına bir altyazı olarak sıkıştırıyor: acep bizim de o varak-ı zerreye işlenmiş bir kelamımız var mıdır acep? deyü) Hekmetzade Beyefendi vistilef mecrayı medyasında dercedilen bir ünlü makalatında hayatın, hayvanatın ve insanatın afkâr-ı umumiyesi( maalesef kamusal alan deyollar) üzerinde yüksek görüşlerini serdeder iken “tabi ki efendim bu dünya öküzün boynuzu üzerinde değildir başlıklı hoşpongar nazariyesi” ni yıllarca beyin zonklatarak[2] yanlışlığını ispat etmiş, efendim ispat ne demek bu gafil ve cahil fikriyatı yerle bir etmişti.
Fekat ne muazzam bilimsel titizlik, ne ala-vala kürsüler hijyenik, akademya cif cifli adeta. Çünkü tam olarak alimimizin görüşü şuydu “ Efendim Zahiumunt Bağban’ın veya Bağyan’ın (bu arada da kendilerini -sayın bilimsel sefadaki Hikmetzade beyin kendilerini kastediyoruz tabi- gıcık tuttuğu için her ne karın ağrısıysa diye de bir dipnot düştüler yani) [3]dediği gibi “Dünya öküzün boynuzunun üzerinde değildir” bu nazariye külliyen yanlıştır ve batıldır, bunu ifade eden de inanan da savunan da gafil ve sefildir, dünyanın haini usa nın eniştesi,bilmem kimin de damadıdır”…vs…vb artık fren tutmuyor ve kesiyorum, kastim ”[4] diye celallenip şir-i ali gibi gürleyip ve aksini aklından bile geçiren var mı heeyt…. leydi end centiller deyip kımızını yudumlamıştı…diyelim…(veya sigarasından bir nefes de alabilir, ben böylesini yakıştırıyorum, demokratik katılımcı sinema sanatımızın gereği veya sonucu –her heyse- :)) bu filmdeki bilimsel görüşler sabit kalmak ve budunbilimsel terimlerin hijyeni kontrol edilmek(bu da ab şartı) kaydıyla-çünkü onlar bilimsel-diğer bütün figürler değişebilir. Tabi bazıları bilime değil de filime kendini kaptırabilir ama bu da biraz sonra açıklanacak olan, “her koyunun yoğurda nasıl bir metotoloji ile ve hangi biçemde yaklaşacağı” bigger theory sinin neticesidir.tabi sinemada böyle adrenalin ve şeker olunca kebaplar helva …fındık fıstık da eziyetten kurtuluyor değil mi sayın seyirciler )uyanık ve sevgilisiyle bulaşacak seyirciler buradan çıkıp gerisini kendisi de kurabilir diye düşünebilir, ama bizimkinin kalitesini zor tutar…:)))
İçtiği kımızın da kendisine verdiği cesaret ve cevvaliyetle etraftan tecessüsle bakarak gözleriyle adeta aman hocaam, boynuzunda değilse dünya öküzün neresinde, diye sorduğunu varsaydığı saba-yı melikeye dönerek davudi ve kadircan sesiyle “tamam, pek tabi söyleyeceğim…only for you…diyerek “ evet açıklıyorum ve sözlerimi altın harflerle ışındatıyorum ki “dünya öküzün boynuzunun üzerinde değil ucundadır artık, çünkü bu küre döne döne artık ucuna gelmiş ve öyle kala kalmıştır”. İşte olay budur.
Buna tabi sola olarak saba melikesinin tepkisi “ayyy gerçekten mi,” ne kadar da romantik demiş ve bütün hazirun da hep bir ağızdan ve hep beraber bu veciz-i vitre koro halinde eşlik etmiştir…
Devamen ve tekraren Hikmetzade Hocabeyefendi : “Buna da ayy takviminde post-minderizm sebep olmuştur. Yani yine baltayı istemeden sallayacağım, (çünkü yedim maltayı sallayacağım baltayı diye de alt yazı ve aranağme olarak da espiri yapıp konuyu biraz lütfederek dağıtıp yumuşattıktan sonra”) “Mayk Lui Hani’yin dediği gibi bütün bunların neticey-i kebirinde evren bir (ünlü Keldani vidanjör ve Nasturi arkeolog Nastasrettin Tutti-si “alem bir göl oldu, çubuğu sok mayayı çal diyor ya) little village deil, cennete dönmüştür. Kurtla kuzu keçiyle-koç, ayıyla-dayı, sazan ve yazan, konuşan ve susan vs vb hepsi artık cem olmuştur.
Bütün bunlar da iyidir. Merak etmeyin arkadaşlar, en fazla bunlardan dolayı kıyamet kopar. Diye sözlerini bitirecekken, dinleyiciler arasındaki yüksek konsüllerin zemmedici ve tacizkâr bakışları altında ezilen Hikmetzade Bey, derhal görüşlerinde cevval bir tevil yolu açtı: “Efendim, sayın konsüller, lordlar, senetörler,…(gibi uzunca yüksek tabakayı ifade eden sıfatları eksiz 61 madde olarak sıraladı.)
Yani böyle bir karışımdan bi cacık olmaz diye bana bakmayın. En çok kıyamet kopar bundan. Ama sizler işinizi bilirsiniz. Alemin iddiasını ve çağın formülünü açıklıyorum..Haydi hep beraber evraka diyelim :::: Çünkü “her koyunun yoğurt yiyişi farklıdır”. Bunu da ben söylemiyorum. O söylüyor oooo. Yani çok ünlü filan falan feşmekan (burada da Hikmetzade Bey, tamı tamına 123 tane ünvanı eksiksiz ve tam tekmil sıralayarak ve gerekli jestleri ve vurguyu yaparak sıralamıştır)[5] bizzat Karstilyaylada amfirik yaraştırma ile mg/Fh/cb/km/m2/khz cinslerinden ölçmüştür.” Deyince işte o gün danaların kuyruğu ve anaların feryadı koptu.Ortalık tuz ve buz kesilmişti bu ilmin Anrişmettayn mc keresinden daha büyük şokunu yiyenler mal bulmuş mağribi gibi “hah işte bulduk, evraka, yallah, hadi kızlar, gel la, ay off gibi nidalarla” çıkış o çıkış ilmin komuna girip davarolojiyi fikretmeye başladılar. İşte bu ilim hurucuyla bütün ayan abad oldu. “Her koyunun yoğurt yiyişi farklıdır” veciz-i şerifinin telakkisinden ol harab-ı saray öyle bir terakki etti ki ; bizansta tufan uzaklarda hazan meyyus oldular.
Bu gelgit kadar haşin davaroloji ilimleri silsilesi böyle doğdu ve bilimsel bilimsel bilimler fışkırdı her yerden. Artık bilimler şelale…Bizim filozof da mağdure edilmiş pişiklerin nalınlarına Hiyeroglif yazıtıyla imbilim metinleri çakıyor…
O da bir garip. (Neyse bu başka sahnede portre olarak var)
Sonunda işte Hikmetbeyzade’nin kendi iddialarını isbat için sadece ismi değil cismi de hikmetler saçan zatın vecizesi bir bilimsel düstur veya dinsel nas olarak algılandığı için böyle keçibilim, tekebilim, angoraloji/veya yerel deyimiyle ğoç ğaytarın çepişbilim, koyunoloji, koçbilimsel söylemler, dıbıroloji gibi sahay-ı sahraların seli bastı her yanımızı. Bu tabii afetin sebebi Hikmetzade bey, “imdü ürek yırtulur/kederlenme vaktidir. Sürüleriniz akıyor, alem camdan size bakıyor. Nerde kama, nerde yama, yine cam cama, cam cama…” gibi olaylar yüzünden veya film icabı(kafaya göre) hüzünlenir filmin bu sahnesinde ve Hilmi Bey’in mısralarını mırıldanır “Hüzün ki en çok yakışandır bize / belki de en çok anladığımız”…Şiirin ağır havasıyla veya rüzgarıyla kadınların (çok veya bir) lepiska saçları dalgalanır ve yüzü belirirken saçlarının rüzgarı yaprak yığınlarını uçurur. Uçuşan yaprakların altından sahne lappadanak ortaya çıkar. Konsollar eriyerek ham plastik haline gelmiş ve salça olmuş selülozla karışarak kaybolmuştur, ince bir sigara dumanı yükselmektedir…
Bu sahne “huma kuşi yökeklerden seslener” duyulunca hemen bitiyor ve bu kez koridorun dibindeki boşluktan dünyaya doğru yürüyen Cohen uzun bir şarkı söylüyor..Çok uzun…Senetör belgelerin ışığıyla karanlık koridoru aydınlatıncaya kadar Cohen, şarkıları bitince de ceza ikramiyesi olarak Teoman aynı yerde Orhan Kıral la rekor denemesine başlayabilir..
Değişik 861 sahne ve fragmandan hangisinin montajlanacağı senetörün ses tonu ve fotoğrafıyla uyumlu olacaktır. Olmalı mıdır? Hadi seyirciyle de bir mini referandum/pardon anket çalışması yapalım bu arada…
Devamı çok daha neler var neler…64.bölümde…
İrfan Çiftçi
NOTLAR:
[1] Gereksinim duyumsandıkça dikpotalar aktarılmaktadır metin içinde…
[2] [2](Türkemenlerin dediği gibi değil, o terimi bu filme almıyorum. Kapasama alanına bile giremiyor. Hem zaten mübarek günlere girerken ağzımıza hülhül sürmeyelim. Öte yandan da Türkmen budunları proto-turko olduğu için bu budunların zoolojik bağlamda bızırcılıkla/bağurcukla olan eytişimsel ilişkisi günümüzde medikal bir mevzu olup sinematografik bir cazibesi bulunmamaktadır, hele Tintotra Basybars’tan sonra hükümsüzdürler. Ünlü yönetmen olay-film örgüsünü şöyle açıklıyor : meğer ki bir tek sahnede eğer şecaat arzeden kıptiyos kendisini anlambilimsel olarak imha etmişse bir daha çözmeye ne hacet, artık sahneden aut diyor:))) Bkz. Ünlü Budunbulumci Ort.Prof. Jonh Sahih Hamza DİKER “Cenupta Oymak Oymak Oymaklar, Oymaklar Toynaklarını Yumaktalar, Vol:72, s.23
[3] Bu adamın cibiliyetinden ve bilimcsel kimliğinden gel de şüphe etme. Bir kere adı karışık ne olduğu belli olmuyo. Tür değildir Allah bilir, Kıbrıs şeyimize katılmadı, Ermeni gibi duruyor, zaten bizim batı tarkya seferimize de katılmadı, hiçbir farfarada da aramızda yoktu. Bunun söylediklerinden yedi düvel sittin sene, şüphe üstüne şüphe etsin.. kitapların yaksınlar, ulan zaten o vs vs… diye yazsan 10 sayfadan çok sürüp Şekerkız Sandi’nin arasına girmiş Battan filmi gibi çekiymez olacaktı. artık Üstat zıvanadan çıkıp ve ölçüyü kaçırıp iyice coz vaziyette şansen ve bizzat düştüğü hususi dipnotu artık insiyatif kullanarak kesiyorum, yeterince bilimsel bir şekilde aydınlandınız zaten. Ki sizde altyapı var bu işin konferanslarından yetiştiniz…
[4] Bu işin asıl kahramanı benim, ben yaptım, ben kestim.yani ŞMİÇ ben
[5] Vistilef arşiv, yıl 1 sayı XXL!L hk serisi ½ konstaniyye, m ö 2005 s.1
3 yorum:
Değerli Arkadaşlar,
Hanımefendiler, beyefendiler,
Öncelikle naciz yapıtıma gösterdiğiniz yoğun ilgiden dolayı mütehassıs oldum…27 yıllık yazarlık ve sanat hayatımda bu kadar kısa zamanda böylesine yoğun ilgi görmemiştim. Bu rekor sayılabilecek ilginin nedeni elbette eserin çarpıcılığı ve taktirlerinize şayan olması başta olmak üzere, bilim ve film hayatının kuraklığının yanı sıra, Vistilef medya mecrasının (veya Vistilef medya groupun) etkinliğinin de çok çarpıcı bir göstergesi…
Taktir ve iltifatlarınız için bir kez daha tek tek ve topluca teşekkür ediyorum. Ayrı ayrı yazmaya vakit yetmeyeceğinden bu yolu tercih ediyorum. Bir iki noktaya da değinim var : “Hikmet Bey’in tevdi ettiği görev de beni tabi mütehassıs ve mahcup etti. Ama o kendilerinin kadirbilirlik ve yüce gönüllülüğü. Hem bendeniz bunları defaatle tecrube ettiğimden hem de kendileri başta olmak üzere nice kadem ve kıdem sahibi dururken ne haddimize. Ne diyor ehli kitap İbrahim Derbeder, “Çayda dem, her yerde kıdem”. Bizim için bundan sonra tek ideal var: AB sürecinde bilim ve sanatı gençlere sevdirerek bir adım daha ileri gitmek.
Bir diğer hanımefendi arkadaşımız “siz hem şair hem de özdekçi misiniz hocam” demiş. Hayır kesinlikle değilim. Bunu açıklamakta kamuoyu önünde açıklamakta hiçbir beis görmüyorum. Diğer özel nitelikli sorulara özel alanlarda yanıt vermeye devam edeceğim…
Bu vesile ile hepinizin, bütün Türk Dünyası’nın, İslam aleminin ve insanlık camiasının kutsal kandilini kutluyorum, gönüllerimizdeki aşk, muhabbet ve neşenin kandilleri hiç sönmesin diye temenni ediyorum…
Şimdilik selam ve saygılarımla…
İrfan ÇİFTÇİ
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile devlet ve okul büyüklerimizin kandilini kutlamak yok mu ?
Protesto ediyorum...
Onlar Türk Dünyası ve İslam aleminin içinde yoklar mı? Yoklar zannediliyor ki, ayrıca tebrik edilmesi ihtiyacı doğmuş...
Prof. Dr. Veysel Batmaz
Yorum Gönder