06 Ağustos 2005
VİSTİLEF POLEMİĞE DOYMUYOR... HİKMET KIRIK ÖZETLİYOR...
The Uzun bir Yaz Gecesi: 32 Kısım Tekmili Birden
Şimdi sevgili dostlar;
Veysel beyin polemikle ilgili açıklaması sözcüğün günlük dildeki negatif göndermelerini yanlışlayan ve sözcüğü doğru yerine oturtan bir açıklamadır. Düzgün bir moderatoryal ve editoryal işlevselik gördüm Veysel beyin müdahalalerinde şimdilik bu 3-4 sazlı orkestrada. Ancak eminim ki senfoniye dönüşse (pek ihtimal vermiyorum ama) Veysel bey aynı ferasetle götürecektir işi. Ellerine sağlık.
İrfan beyle Battal beyin de ellerine sağlık. Böyle var edeceğiz kendimizi demek şu aşamada iddialı olacaktır tabii ki ancak işin özü budur. İletişimsel eylemi belirleyen koşullar bellidir. Bu noktada Veysel beyin tesbitini biraz iyimser bulmamla birlikte işin insanî etkileşim ve eğlence boyutu önemlidir. Ben bu yaz tatile çıkamadığım için böyle eğleniyorum sağolsun arada yarenller (bu kelime deşifre edilememiştir-Editör) de çıkıyor sanal sanal dost meclisi kuruyoruz burda.
Şimdi bu teke ve oğlak işi hatırlarsınız Veysel beyin duvarcı ustası yazısına benim çok eski bir kitaptan esinlenerek alıntıladığım parça ile katılmıştım. Orada, “Uzun bir Yaz Gecesi: 32 Kısım Tekmili Birden Tuluatı” olarak gördüğüm durumlara bir katkı olarak oluşmuştur.
Zahiri ve Batını yönleri vardır. Ve İrfan bey sağolsun Batını kısmı kendi bakışından okumuş ve ileriye de götürmüştür. Sağolsun. Battal bey de bence biraz daha ileriye götürerek oradaki folklorik bir ögeye gönderme yapmıştır. Bence Battal beyin düzeltmesi doğru da olabilir yanlış da. Şunun için bunu söyleme cüretini buluyorum kendimde. Bu to(p)raklar (kelimenin orijinali toraklar’dı, topraklar diye değiştirildi- Editör) bir kaç bin yıldır (Veysel Bey’ in şimşeklerini çekmeyelim “ne birkaçı 50, 50 bin yıldır” dediğini duyar gibiyim) En sonuncusu Osmanlı olmak üzere onlarca belki yüzlerce imparatorluk topluluk ve devlet görmüştür. Türkiye Cumhuriyeti bunların belki de en süzülmüşüdür. Demem o ki, bu toraklarda Teke yaylasındaki zortlatma Balkanlarda zınklatma Azeri’de Zırtlatma İstanbul Türkçe sinde de Zonklatma olmuş olabilir. (bu bir tahmin sadece) Benzer bir şeyi Halk Türküleri’nin derlemelerinde görüyoruz. Ha otantiklik iddiası taşıyacaksa argumanlardan herhangi biri o zaman başka türlü sorarız. O hakkımızı da saklı tutarız.
Dolayısıyla demem o ki, her türlü düzeltme ileriye götürüştür eyvallah; ama zahiriye fazla takılmadan Batıni olanda yoğunlaşalım. Hermonatik okumalar yapalım o zaman çok daha keyif alacağız hepimiz inanıyorum.
Ne demiş Üstad Nesimi,
Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi
Gah inerim yeryüzüne seyreder Alem beni.
Bu muhteşem bir laftır. Amma zahriden anlaşılmaz. Üstad burada kendine kıyak yapmış (hakkıdır yapsın) kendisi zahiriye konu olurken yerde O seyredilir sıradan alem tarafından kendi yukardan batıni batıni görür.
Şimdi deme o ki, Benim bu polemikleri takip sıram var ve bu sırada mihenk taşı Duvarcı ustalığıdır taştır. Buna İrfan beyin önemli katkısı ise oğlak ve Hıbar’dır. Çok değerlidir. Hıbar.
Şimdi müsade ederseniz ben bu silsileyi sürdürerek. Gene eski kitaptan esinlendiğim şeyimi göndreyim size.
Gezinti gerek yapıya,
Lakin illaki fevkinde mülayim ola
Sonrası hıbar şartıdır ki, ne;
Tutsun yapıyı küllü kemaliyen dikine
Bu iki şart hemi elzem, ve dahi gerektir
Hıbarcının iyisi şol iki cihanda yektir,
Sual ederler bu fakirden;
N’olaki hıbarcının koftisi
En alası kendine gezgindir onun,
La havlesinden mevla sakındıra kamusun
Kıyameti 3 kerre ve dahi kerre 1277277
Fil hortumunun
Doç. Dr. Hikmet Kırık