55. Yıl Kutlaması ya da "Veda" Partisi
Yıldönümleri önemlidir. Yada daha doğru bir ifadeyle, yıldönümlerinin kendisi değil yıldönümü yapılan şeyin önemini göstermesi bakımından önemlidir. Kuruluş yıl dönümü, tanışma yıl dönümü, evlilik yıl dönümü, vs.
Aslında biraz daha yakından bakınca modern çağda yıldönümlerinin antik dönemlerden bariz bir farkı çıkar ortaya: Eskiden yıl dönümleri Nevruz veya Hıdralez gibi doğal zamanla ilişkisi olup yaşamın bütünüyle yenilenmesinin insanca bir kutlamasıydı. Yani çoşku ve sevinçle karşılanan başlangıçtı; doğanın bir kez daha hayatı, ve dolayısıyla da insanı yeniden üretmesiydi. Yeni doğan bebekler, kuzular, taylar, taze başaklar, ve güzelim üzüm salkımları kutsanırdı.
Buna karşın modern zamanlarda süreklilik doğadan koparılıp kurumlara devredilince yıldönümleri eskidikçe anlam ve değer kazanmaya başladı. Yıldönümü gelecek yerine geçmişin kutlanması, kutsanması olarak anlam kazandı:
Yani her biri aslında birer veda şöleniydi.
Tabi böyle olunca da kutlayan ve kutsayan insan kutladığı ve kutsadığı şeye yabancılaştı. 75. yaş gününü, 50. evlilik, 100. kuruluş yıldönümlerini kutlayan aslında geçmişi kutlar. Ne demiş Mevlana “dün dünde kaldı cancazım, artık yeni bir şey söylemek lazım.” Keynes de boş adam değildi tabii “geçmiş geçmiştir, gelecekte de hepimiz birer ölüyüz” deyivermişti (Keynes de kim demeyin şimdi). [Vistilef’in Notu: “Uzun vade diye bir şey yok; uzun vadede hepimiz ölüyüz.”]
Bu modernleşmeye karşın yıldönümleri eskinin izlerini kutlama yapılmaya değer yılların seçiminde yapıyor: Eskinin 3ler 7ler 40larının yanında 25, 50, 75 ve 100 var.
Bunlar var da 55 yok mirim! Allah sizi inandırsın şu ahir ömrümde ne bu memlekette ne de Frenkistan illerinde 55. kuruluş, kutlama, kutsama ne derseniz artık görmedim duymadım. Belki de 55. yıl kutlamalarında adet son iki gün içinde haber vermek olduğundan ben de her seferinde ve her neydeysem iki gün önce ordan ayrılmış olduğumdan duymadım diye düşündüm. Neyse kutlamaya katılıp gördüm ki, sayısal olarak absürd kaçsa da (kimsenin günahını almayalım belki ebcet alfabesine göre 55in de vardır bir hikmeti. [Vistilef’in Notu: Duvarcı Ustaları’nın Kabalası araştırılırsa, yine vardır belki bir hikmeti!]), bu iş aslına uygun yani tam bir
Veda Şöleniymiş
Efendim naçizane bir okuma yapalım:
1. Kurumsal bir kutlama yılını sürpriz bir doğum günü partisi gibi düzenleyerek İSO 9000 tescilli Kurumsal Kimliğe Veda Şöleni
2. İletişim Fakültesinde bu durumu göremeyen Halkla İlişkiler Bölümünün saygıdeğer üyelerine (Başta Yeni Başkanları) kurumsal kimlik mevzularını yeniden okumaları için Yaza Veda Şöleni
3. Fakültenin revakına (aslında bu laz mütahit işi binaya yakışmıyo revak lafı ama neyse) böyle mana ve önemi büyük günlerde asılan ve haşa min huzur dili ve beyni kabız 5. sınıf radyo dijeyinden çıktığı izlenimi veren ne kaynağı ne de hedef kitlesi belli “İletişimliler sizi seviyor” sloganının altından geçerken utanmayan İletişimcilere Veda Şöleni
4. Enteresan ne olduğunu pek anlamadığım, ama içinde İletişim Fakültesinden ve bölümlerinden abuk subuk namelerle söz eden bi şey çalındı org eşliğinde. Etraftan sordum kimse anlamamış benim gibi. Birisi vardı ya bu fakültenin marş falan olmasın diyecek gibi oldu ama öle bi baktıkalr ki etraftan dediğine diyecene pişman oldu. Nolur biri Sölesin meraktan uyuyamadım akşam. Sahiden Marş falan mı o? Öyleyse kim yazmış? İSO Belgesine bu da dahil miymiş gibi hayati sorularla meşgüldü kafam. Eğer öyleyse böle bir güzide eseri duymadan geçen ömrüme kahredecem ve bunun üstüne bi şey olmayacağından her türlü müziğe Veda Şöleni
5. Böyle bir günde muhtemel amaç; öğrenciyle, öğretim üyesini, eskilerle yenileri bir araya getirip kaynaştırıp geçmişten bugüne ve geleceğe bir köprü oluşturmak olması gerekirken, oturma düzenini (büyük harfle“ “Güç Merkezli” oluşturan şölen düzen sorumlusunun Protokol Bilgisine Veda Şöleni.
6. Böylesi kurumsal bir aktiviteyi şahsi amaçları uğruna bu hale dönüştüren veya dönüşmesine izin veren yöneticinin Feraset ve Basiretine Veda Şöleni
7. 55. Kuruluş yıldönümünü hangi kritere göre seçildikleri belli olmayan (aslında bal gibi belli) uzaktan bakınca en az 50 kişiye bir gecede plaket vererek İletişim Fakültesi’nin gelecek 10 yılında verilecek plaketlerini 2001 krizinde devalüe olmuş TL ye döndüren Zihniyete Veda Şöleni
8. Abartısız seçkinliği, estetiği, ve lezzetiyle dün akşamın benim için iki hoşluğundan biri olan karidesli, somon fümeli meze tabağından sonra İstanbul üniversitesinin yemek davetlerinde artık haşlanmış Yumurtalı, Bayat Mayonezden rus salatalı, lor peynirli, çiğ köfteli Meze Tabaklarına Veda Şöleni
9. Böyle bir toplantının Bakırköy Belediyesi’nin sponsorluğunda düzenlenmiş olması dolayısıyla sponsorlukla rasyonel kurumsal iletişim arasında var olduğunu düşündüğümüz ilişkiye Veda Şöleni
Aslında daha çok veda okumaları yapılabilir bu toplantıyla ilgili olarak. Ama şimdilik bu kadar yeter. Belki başkaları başka vedalar bulabilir; belki kısa bir süre sonra gerçek vedalar yaşanabilir kim bilir. Ben vedalarla ilgilenmem. Giden dostsa zaten gitse de benle beraber: gönüller birdir yani. Değilse benden uzak, rahmete yakın.
Ben başlangıçları severim. Yıldönümlerinde başlangıçlar sadece bireysel düzeyde olur. Belki dün akşam veda şölenini başlangıçlara dönüştüren şanslılar da vardır. Kimbilir belki onlar da bunu anlatırlar.
Ha, ben dün gece bana olduğundan daha uzun gelen bir süredir göremediğim bir dostumu gördüm. Meze tabağı ile birlikte gecenin diğer hoşluğu oydu. Bunlar da olmasaydı, Veysel Batmaz gelmemekle pek bir isabetli davranmış diyecektim.
Doç. Dr. Hikmet Kırık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder