Add to Flipboard Magazine.

26 Şubat 2008

REKTÖR DE VİSTİLEF'İ DESTEKLİYOR: TIP FAKÜLTELERİ ÜNİVERSİTE DIŞINA ÇIKARTILSIN

Türban tartışmalarında bir rektör var ki, Başbakan Erdoğan'ı tam anlamıyla şok etti. Erdoğan onun bir dediğini iki etmemişti. Şimdi ise Rektör Erdoğan'a karşı: Rektörü Yavuz Donat yazdı...

Rektör ve Başbakan Yavuz Donat/Sabah

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak'a sorduk:
- Başbakan'la tanışıklığınız?.. İlişkileriniz?
"Çok eski" diye söze başladı.
"Abi kardeş ilişkisi" diye devam etti. Ve ekledi:
- Tıp Fakültesi'nin dekanı iken en büyük desteği kimden gördüm, biliyor musunuz?
- Kimden?
- Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan' dan.
Gün gelmiş, devir değişmiş.
Tayyip bey "Başbakan" olmuş. Mesut Hoca da "rektör."
- Eeee hocam... Devir değişince, ilişkinin, dostluğun rengi de değişti mi?
- Hayııır."
Başbakan Erdoğan sormuş:
- Hocam bir şey lazım mı?
Prof. Parlak:
- Tıp Fakültesi için yer lazım. Başbakan "hemen ilgileneceğim" demiş. Ve "Olimpiyat Stadı'nın oralarda" 1.500 dönüm bir arsa tahsis etmiş.

Mesut Hoca konuyu "Tıp Fakültesi Akademik Kurulu'na" götürmüş. Konuşulmuş ve sonunda oylamaya geçilmiş. Karar:
- Ret!.. İstemiyoruz.
Prof. Dr. Mesut Parlak:
- Demokrasiye inanıyorum, oylama yaptırdım... Yüz kişiden 95' i karşı çıktı. Büyük fırsat kaçtı. Keşke ret kararını imzalamasaydım. Pişmanım. Tıp Fakültesi'ni, Diş Hekimliği'ni, Eczacılık'ı oraya taşıyacaktık... Tıp Üniversitesi gibi bir oluşum söz konusuydu. Arkadaşlar "uzak" dediler... Bir daha böyle bir fırsat yakalanmaz.
"Bütün bu ayrıntıları" yazmamızın nedeni: Başbakan ile İstanbul Üniversitesi Rektörü'nün "diyalogu, kişisel ilişkisi" mükemmel ötesi.

Söz Prof. Mesut Parlak'ta:
Meclis "Anayasa'yı değiştirdi."
Çankaya "imzayı bastı."
CHP "Anayasa Mahkemesi'ne gideceğim" dedi. YÖK Başkanı "bu iş tamam" diye genelge yayınladı. Bazı rektörler "hayır, tamam değil" diye karşı çıktı. (İstanbul Üniversitesi Rektörü de bunlar arasında.)

"Hocam" dedik:
- Şimdi ne olacak?.. Pirincin taşını kim ayıklayacak?
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak "aldı sazı eline."
"Neler söyledi" dinleyelim:
- Türban işi kendi haline bırakılsaydı, sistem kendi içinde çözerdi.
- Becerilemedi... Beceremedik... Beceremediler.
- Bu büyük ulus neleri çözdü... Hiç yoktan varolan ulus, kendi içinde uzlaşır, hallederdi.
- Birtakım insanlar bu işten geçindiler... İki taraf da geçindi... Biri oraya çekti geçindi, biri buraya çekti geçindi.

17 Krizi

Konuyu" neden bir başka rektörle değil de "İstanbul Üniversitesi Rektörü'yle" konuştuk?
Prof. Parlak'ın söylemiyle:
- İstanbul Üniversitesi bir "tarih."
- Bir "kale."

Prof. Mesut Parlak:
- Ne zaman TV'lerde üniversitelerle ilgili bir haber yayınlansa, bir program yapılsa, mutlaka bizim üniversitenin kapısı ekrana getirilir.

Mesut Hoca her zaman morallidir, neşelidir.
Dün biraz "bozuk" gördük.
- Hocam canınızı sıkan nedir?
Başladı anlatmaya:
- Yazık ettik, yüce İslam'ı siyaset malzemesi haline getirdik.
- 1950'den başlayarak herkes dini kullandı... Rahmetli Bülent Ecevit de dahil.
- Tarihi de coğrafyayı da yanlış okuttuk.
- İslam'ı, yetişmiş din bilginlerinin eline bırakmadık.
- Ne acıdır ki sınır ötesinde büyük bir askeri harekatın yürütüldüğü dönemde, üniversite içinde bu sorunlar yaşanıyor.

Prof. Dr. Mesut Parlak:
- YÖK Başkanı tamim yayınlıyor... Anayasa değişti, tamam diyor... Ne tamam?.. Bu iş sadece Anayasa değişikliğiyle olmaz... 17'nci madde değişmeden bir şey yapılamaz.

Yavuz Donat/Sabah

Vistilef'in Notu: Sadece Erdoğan değil, çok kişi aynı durumda... Her desteğe köstek...

Hiç yorum yok: