Rating Ölçümlerini RTÜK Finanse Etmek ve Denetlemek Zorunda
“AGB DENEKLERİ ARANIYOR başlıklı seri ilan üç gün önce Damga Gazetesi'nin seri ilanlar bölümünde yayınlandı. İlanı kimin verdiği bilinmiyor. İddialara göre, ilan AGB'yi yıpratmak için verilmiş. Habershow sitesi ise ilanı Star grubunu verdiğini iddia etti. Ayrıca AGB'nin ilanın ardından savcılığa suıç duyurusunda bulunduğu iddia edildi. Habershow ilanda verilen telefon numarasını aradı ve burayla yaptığı görüşmeyi yayınladı...
İŞTE İLGİNÇ TELEFON GÖRÜŞMESİ
Uzanlara ait Damga Gazetesi'nde AGB denekleri için verilen ilanda yeralan telefon numarasını aradık... Karşımıza özel olduğunu söyledikleri araştırma şirketinden bir hanımefendi çıktı... Bize önce ismimizi ardından rating cihazını ne zamandan beri kullandığımızı sordu... Söyledik... Tabii ki doğru olmayan bilgiler verdik... Amacımız araştırma yapmaktı ! Hangi semtte oturduğumuzu da sorduktan sonra yaptıkları ankete katılmamız halinde bize ödül vereceklerini açıkladı hanımefendi...
Ödülün ne olacağını sorduk...
"Para" dedi...
"Ne kadar ?" dedik...
"Tam bilmiyorum ama 2 milyar TL civarı...Bu konuyu Metin Bey'le görüşün... " dedi...
"Peki bu parayı kesin verecek misiniz ? Çünkü yaptığımız iş yasal değil, kendimizi riske atıyoruz..." dedik...
"Tabii ki alacaksınız ödülünüzü..." yanıtını aldık...
"Tamam biz tekrar ararız..." deyip telefonu kapattık...
Araştırmamızdan çıkan sonuç :
Star Grubu bu işte ciddi !
AGB'ye duyurulur...
Damga Gazetesi'ndeki ilanda yeralan telefon numarası : 0546 596 33 08”
Yukarıdaki haber www.superpoligon.com'da 18 Mart 2003 tarihinde yayınlandı. Aynı gün Star Gazetesi'nden iki kez telefonla arandım ve AGB ile ilgili görüşlerim soruldu. Ben de, MEME'ye demeç vermediğimi, konu ile ilgili zaman zaman hem www.haber3.com da, hem de www.dorduncukuvvetmedya.com da yazdığımı, buralardan kaynak göstererek iktibas yapabileceklerini söyledim.
İsteyen bu yazımdan da alıntı yapabilir.
Konu gerçekten ciddi. Yukarıdaki tür ilanlarla, artık amaç ne ise, gizli kalması gereken AGB denekleri aranmaya ve kontrol edilmeye başlandıktan sonra, bu rating işine bir son nokta koyma isteğim son noktasına gelmiş bulunuyor…
RTÜK'ü çok önceleri uyarmıştım. Rating işi artık onun işiydi. AA1 Kanun maddesini yanlış okumaktan mıdır, yoksa yazdığı medya grubunun direktiflerinden ve çalıştığı AGB denetçiliğinden midir nedir, yanlış yorumlamıştı maddeyi, ben de konu ile ilgili bir yazı yazmıştım: "FATİH KARACA HAKLI, AA1 HAKSIZ" (Bkz: www.haber3.com ve www.dorduncukuvvetmedya.com; http://www.haber3.com/aa1-bana-cevap-ver--60409y.htm ). RTÜK derin uykusundan uyanmamıştı. Hâlâ uykuda. İş tam alaturka biçimde karıştı ve yukarıda zikredilen ilanla deneklerin yerlerini saptamaya kadar vardı.
İnsan ister istemez 1966'da ABD'de, Nielsen'in başına gelenleri hatırlıyor. Harris Komisyonu'nda çalışan Rex Sparger, rating deneklerinden 58'inin yerlerini saptamış ve bunları CBS prodüktörlerinden Charles Lowe'e satarken yakalanmıştı. Bunun üzerine, Harris Komisyonu geniş çapta araştırmalarının sonucunda bir dizi karara vardı.
Kim bu Harris diyeceksiniz? Komisyonu ne yapar?
Efendim, bundan tam 40 yıl önce, 1963 yılında, aynı şimdi bizde olduğu üzere ABD'de de ratingler geniç çapta sorgulanmaya başlanmıştı. Medya sektörü, ratingi ölçen örneklemin küşük, sonuçlarının çarpıtılmış, verilerinin ise iyi analiz edilmemiş olduğunu söylüyordu. İş tabii daha da öncelere dayanmaktaydı. San Fransisco'lu radyo istasyonun sahibi Stanley Breyer, 3 Temmuz 1950'de gazetelere tam sayfa ilanlar vererek, Hopper'ın mı, Pulse'ın mı ratinglerinin doğru olduğunu sorgulamaya başlamıştı.
İş Eyaletlerarası ve Dış Ticaret Komisyon'u başkanı Senatör Mike Monroney'e düştü. Amerikan İstatistik Derneği'nden çok saygın istatikçileri toplayıp bir Meclis Araştırma Komisyonu kurdu ve konuyu inceletti. Bu Komisyon'a Senatör Magnuson başkanlık yaptı.
Komisyon bir hata yapıp, sadece rating ölçen Araştırma Şirketleri başkanlarını sorgulayınca işler daha da çözülmez hale gelmişti. Monroney-Magnuson Komisyonu tam 8 yıl işbaşında kaldı ve sonunda, "rating ölçimlerinde yapılan hilelerin Yarışma Programlarındaki sahtekârlıklara yol açtığı kanısına vardı." Bu da FCC'nin, tüm bilgiye dayanan televizyon yarışma programlarını yasaklaması ile sonuçlandı.
Merak ettiniz ya, bu Harris Komisyonu ne diye, işte geldik:
1960 yılında, Temsilciler Meclisi üyesi Oren Harris, Eyaletlerarası ve Dış Ticaret Komisyonu başkanlığına gelmişti. Bu rating işine de bir türlü kafası basmıyordu. 1200 hane ile yapılan araştırma nasıl olur da, 30 milyon hane'yi ölçebilirdi? Bu konuda yalnız değildi. Amerika'nın neredeyse tamamı böyle düşünüyordu. Yine Amerikan İstatatistik Derneği'ne başvuruldu. Madow Komisyonu kuruldu. Komisyon üyesi Charles Wright benin Annenberg'de hocam oldu yıllar sonra. Bu komisyon ise, konuyu istatistik olarak ele aldı ve rating ölçümlerinde herhangi bir yanlışlık bulmadı. Daha sonra da (1963-1966) Harris Komisyon'unun teşviki ile kurulan CONTAM (Committee on National Television Audience Measurement) araştırmaları başladı. Araştırmalar 1970'e kadar devam etti. Çeşitli araştırma şirketleri ile üniversitelere FCC büyük fonlar aktararak araştırmaları yaygınlaştırdı.
O zamanlar audimeter'lerla, telefon coincidentals adı verilen araştırma teknikleri karşılaştırılıyordu. Bu araştırmalarda, ARB'nin (American Research Bureau) her yıl iki kez yaptığı ve 55 bin hane'yi kapsayan anket yöntemi ile gerçekleştirdiği taramalar baz alındı.
Harris Komisyonu, ARB, McCann-Ericson, Madow, Simmons, ARMS, CONTAM, COLTRAM metodolojik araştırmaları ve raporlarının sonuçlarını burada yazmam teknik olduğu için sizin için sıkıcı olur; ben de bedava bir iş yapmaktan bilirsiniz sıkılırım. İyisi mi yazmayayım, dileyen biraz yorulsun bulsun. Ama ilk CONTAM araştırmasından bahsedeyim: Biliyorsunuz, 3 standart sapma bir örneklemin % 99.7'sini, 2 % 95'ini, 1 de % 68'ini kapsar. İşte bu yolla, program ratinglerinin farklı araştırmalarda çıkan sonuçlarının karşılaştırılması ve örneklemin büyüklüğünün temsiliyet derecesini hesaplamak kolaylaşır. COMTAM 1, bunu yapmıştı. Ne sonuç mu aldı? Okumadınız herhalde beş önceki cümlemi…
İş öyle AA1 ve Reha Muhtar kapışmasına benzemiyor değil mi? Bir de Star Grubu girdi işin içine. Ama Star genel olarak haklı… Bakalım ne olacak? Hatırlarsınız, ne demiştim: Ben adamı mektebe göndermem, gömerim…
Sadece reyyyytinnngggvole anlatmak için yazmadım tabii üstteki satırları. Bir başka meramım da var:
Türkiye'de rating'lerin RTÜK tarafından finanse edilmesi, denetlenmesi ve tüm kamuya açıklanması kanun gereği. 4676-3984 sayılı yasaların 13. Maddesi ile değişen 29. Maddesi'nin (f) bendi bakın ne diyor, aynen aktarıyorum: "Ulusal izlenme oranları, Üst Kurul tarafından her takvim yılı için tespit edilir ve o yılı izleyen Ocak ayı içinde açıklanır."
Bu madde çok açıktır. Tek bir noktada, tek bir araştırma ile bu oranın saptanması mümkün olmadığı ve hergün bu iş yapan bir şirket olduğu için, Üst Kurul ya hergün ya da belli aralıklarla rating araştırması yapmakla mükellef kılınmıştır. Bunu bir şirkete havale de edebilir. Fakat finansmanın karşılamak, denetlemesini yapmak, her kanalı kapsamak ve hepsini doğru bir biçimde kamuya tek tek açıklamak, bilimadamlarına da yaptığı işin ne kadar doğru olup olmadığını kontrol etmeleri için ham data'dan tüm analizlere kadar elde ettiği her şeyi vermek zorundadır. Hergün yapıyorsa, hergün vermekle yükümlüdür.
Şimdi diyeceksiniz ki bu serbest, özgür, hür oğlu hür piyasa koşullarında bu işi ne yaptığını zar zor bilen RTÜK'e havale etmek de nereden çıktı? Bunun, satırlarım arasında karambola gelmemesi için vuzuhat açısından bir kere daha vurgulamamın iktiza etmesi ne kötü! [Bunu, üstelik ilk söyleyen ben de değilim: Ithiel de Sola Pool. Oğlu Jonathan Pool, benim Kadıköy Maarif'ten İngilizce hocamdı. Prof. Pool, ısrarla ABD'de ratinglerin FCC tarafından ölçülmesini savunmuştur. Hem de tam bir serbest piyasadan yana olan biri olarak.]
Türkiye'de tam da Irak savaşı esnasında, nereden mi çıktı bu? RTÜK Kanunu'nun emredici hükmünden. Ayrıca işin bir de mâli yönü var: RTÜK reklam cirolarından belli bir pay alıyor. Reklam ciroları ne? Reklamverenlerin Ajanslara ödediği komisyonlardan, Ajansların medyaya ödediği ristürnlerden oluşuyor. Yani ne? TİAK.
Oldu mu size RTÜK bir TİAK… Hem de kanunen. Hay allah, tezkerede çuvallayan bu Meclis nelere kâdir, boşuna dememişler, hâkimiyet milletindir diye.
Bu konuda daha ayrıntılı yazılarımı, Bir Televizyon Masalı: RTÜK ile BÜDÜK adlı kitabımda okuyacaksınız. AZZZ SONRAAA…
Prof. Dr. Veysel Batmaz
19 Mart 2003
Veysel Batmaz |
, haber3.com, 19 Mart 2003, http://www.haber3.com/rating-olcumlerini-rtuk-finanse-etmek-ve-denetlemek-zorunda-34793y.htm#ixzz1hICG7H8c
“AGB DENEKLERİ ARANIYOR başlıklı seri ilan üç gün önce Damga Gazetesi'nin seri ilanlar bölümünde yayınlandı. İlanı kimin verdiği bilinmiyor. İddialara göre, ilan AGB'yi yıpratmak için verilmiş. Habershow sitesi ise ilanı Star grubunu verdiğini iddia etti. Ayrıca AGB'nin ilanın ardından savcılığa suıç duyurusunda bulunduğu iddia edildi. Habershow ilanda verilen telefon numarasını aradı ve burayla yaptığı görüşmeyi yayınladı...
İŞTE İLGİNÇ TELEFON GÖRÜŞMESİ
Uzanlara ait Damga Gazetesi'nde AGB denekleri için verilen ilanda yeralan telefon numarasını aradık... Karşımıza özel olduğunu söyledikleri araştırma şirketinden bir hanımefendi çıktı... Bize önce ismimizi ardından rating cihazını ne zamandan beri kullandığımızı sordu... Söyledik... Tabii ki doğru olmayan bilgiler verdik... Amacımız araştırma yapmaktı ! Hangi semtte oturduğumuzu da sorduktan sonra yaptıkları ankete katılmamız halinde bize ödül vereceklerini açıkladı hanımefendi...
Ödülün ne olacağını sorduk...
"Para" dedi...
"Ne kadar ?" dedik...
"Tam bilmiyorum ama 2 milyar TL civarı...Bu konuyu Metin Bey'le görüşün... " dedi...
"Peki bu parayı kesin verecek misiniz ? Çünkü yaptığımız iş yasal değil, kendimizi riske atıyoruz..." dedik...
"Tabii ki alacaksınız ödülünüzü..." yanıtını aldık...
"Tamam biz tekrar ararız..." deyip telefonu kapattık...
Araştırmamızdan çıkan sonuç :
Star Grubu bu işte ciddi !
AGB'ye duyurulur...
Damga Gazetesi'ndeki ilanda yeralan telefon numarası : 0546 596 33 08”
Yukarıdaki haber www.superpoligon.com'da 18 Mart 2003 tarihinde yayınlandı. Aynı gün Star Gazetesi'nden iki kez telefonla arandım ve AGB ile ilgili görüşlerim soruldu. Ben de, MEME'ye demeç vermediğimi, konu ile ilgili zaman zaman hem www.haber3.com da, hem de www.dorduncukuvvetmedya.com da yazdığımı, buralardan kaynak göstererek iktibas yapabileceklerini söyledim.
İsteyen bu yazımdan da alıntı yapabilir.
Konu gerçekten ciddi. Yukarıdaki tür ilanlarla, artık amaç ne ise, gizli kalması gereken AGB denekleri aranmaya ve kontrol edilmeye başlandıktan sonra, bu rating işine bir son nokta koyma isteğim son noktasına gelmiş bulunuyor…
RTÜK'ü çok önceleri uyarmıştım. Rating işi artık onun işiydi. AA1 Kanun maddesini yanlış okumaktan mıdır, yoksa yazdığı medya grubunun direktiflerinden ve çalıştığı AGB denetçiliğinden midir nedir, yanlış yorumlamıştı maddeyi, ben de konu ile ilgili bir yazı yazmıştım: "FATİH KARACA HAKLI, AA1 HAKSIZ" (Bkz: www.haber3.com ve www.dorduncukuvvetmedya.com; http://www.haber3.com/aa1-bana-cevap-ver--60409y.htm ). RTÜK derin uykusundan uyanmamıştı. Hâlâ uykuda. İş tam alaturka biçimde karıştı ve yukarıda zikredilen ilanla deneklerin yerlerini saptamaya kadar vardı.
İnsan ister istemez 1966'da ABD'de, Nielsen'in başına gelenleri hatırlıyor. Harris Komisyonu'nda çalışan Rex Sparger, rating deneklerinden 58'inin yerlerini saptamış ve bunları CBS prodüktörlerinden Charles Lowe'e satarken yakalanmıştı. Bunun üzerine, Harris Komisyonu geniş çapta araştırmalarının sonucunda bir dizi karara vardı.
Kim bu Harris diyeceksiniz? Komisyonu ne yapar?
Efendim, bundan tam 40 yıl önce, 1963 yılında, aynı şimdi bizde olduğu üzere ABD'de de ratingler geniç çapta sorgulanmaya başlanmıştı. Medya sektörü, ratingi ölçen örneklemin küşük, sonuçlarının çarpıtılmış, verilerinin ise iyi analiz edilmemiş olduğunu söylüyordu. İş tabii daha da öncelere dayanmaktaydı. San Fransisco'lu radyo istasyonun sahibi Stanley Breyer, 3 Temmuz 1950'de gazetelere tam sayfa ilanlar vererek, Hopper'ın mı, Pulse'ın mı ratinglerinin doğru olduğunu sorgulamaya başlamıştı.
İş Eyaletlerarası ve Dış Ticaret Komisyon'u başkanı Senatör Mike Monroney'e düştü. Amerikan İstatistik Derneği'nden çok saygın istatikçileri toplayıp bir Meclis Araştırma Komisyonu kurdu ve konuyu inceletti. Bu Komisyon'a Senatör Magnuson başkanlık yaptı.
Komisyon bir hata yapıp, sadece rating ölçen Araştırma Şirketleri başkanlarını sorgulayınca işler daha da çözülmez hale gelmişti. Monroney-Magnuson Komisyonu tam 8 yıl işbaşında kaldı ve sonunda, "rating ölçimlerinde yapılan hilelerin Yarışma Programlarındaki sahtekârlıklara yol açtığı kanısına vardı." Bu da FCC'nin, tüm bilgiye dayanan televizyon yarışma programlarını yasaklaması ile sonuçlandı.
Merak ettiniz ya, bu Harris Komisyonu ne diye, işte geldik:
1960 yılında, Temsilciler Meclisi üyesi Oren Harris, Eyaletlerarası ve Dış Ticaret Komisyonu başkanlığına gelmişti. Bu rating işine de bir türlü kafası basmıyordu. 1200 hane ile yapılan araştırma nasıl olur da, 30 milyon hane'yi ölçebilirdi? Bu konuda yalnız değildi. Amerika'nın neredeyse tamamı böyle düşünüyordu. Yine Amerikan İstatatistik Derneği'ne başvuruldu. Madow Komisyonu kuruldu. Komisyon üyesi Charles Wright benin Annenberg'de hocam oldu yıllar sonra. Bu komisyon ise, konuyu istatistik olarak ele aldı ve rating ölçümlerinde herhangi bir yanlışlık bulmadı. Daha sonra da (1963-1966) Harris Komisyon'unun teşviki ile kurulan CONTAM (Committee on National Television Audience Measurement) araştırmaları başladı. Araştırmalar 1970'e kadar devam etti. Çeşitli araştırma şirketleri ile üniversitelere FCC büyük fonlar aktararak araştırmaları yaygınlaştırdı.
O zamanlar audimeter'lerla, telefon coincidentals adı verilen araştırma teknikleri karşılaştırılıyordu. Bu araştırmalarda, ARB'nin (American Research Bureau) her yıl iki kez yaptığı ve 55 bin hane'yi kapsayan anket yöntemi ile gerçekleştirdiği taramalar baz alındı.
Harris Komisyonu, ARB, McCann-Ericson, Madow, Simmons, ARMS, CONTAM, COLTRAM metodolojik araştırmaları ve raporlarının sonuçlarını burada yazmam teknik olduğu için sizin için sıkıcı olur; ben de bedava bir iş yapmaktan bilirsiniz sıkılırım. İyisi mi yazmayayım, dileyen biraz yorulsun bulsun. Ama ilk CONTAM araştırmasından bahsedeyim: Biliyorsunuz, 3 standart sapma bir örneklemin % 99.7'sini, 2 % 95'ini, 1 de % 68'ini kapsar. İşte bu yolla, program ratinglerinin farklı araştırmalarda çıkan sonuçlarının karşılaştırılması ve örneklemin büyüklüğünün temsiliyet derecesini hesaplamak kolaylaşır. COMTAM 1, bunu yapmıştı. Ne sonuç mu aldı? Okumadınız herhalde beş önceki cümlemi…
İş öyle AA1 ve Reha Muhtar kapışmasına benzemiyor değil mi? Bir de Star Grubu girdi işin içine. Ama Star genel olarak haklı… Bakalım ne olacak? Hatırlarsınız, ne demiştim: Ben adamı mektebe göndermem, gömerim…
Sadece reyyyytinnngggvole anlatmak için yazmadım tabii üstteki satırları. Bir başka meramım da var:
Türkiye'de rating'lerin RTÜK tarafından finanse edilmesi, denetlenmesi ve tüm kamuya açıklanması kanun gereği. 4676-3984 sayılı yasaların 13. Maddesi ile değişen 29. Maddesi'nin (f) bendi bakın ne diyor, aynen aktarıyorum: "Ulusal izlenme oranları, Üst Kurul tarafından her takvim yılı için tespit edilir ve o yılı izleyen Ocak ayı içinde açıklanır."
Bu madde çok açıktır. Tek bir noktada, tek bir araştırma ile bu oranın saptanması mümkün olmadığı ve hergün bu iş yapan bir şirket olduğu için, Üst Kurul ya hergün ya da belli aralıklarla rating araştırması yapmakla mükellef kılınmıştır. Bunu bir şirkete havale de edebilir. Fakat finansmanın karşılamak, denetlemesini yapmak, her kanalı kapsamak ve hepsini doğru bir biçimde kamuya tek tek açıklamak, bilimadamlarına da yaptığı işin ne kadar doğru olup olmadığını kontrol etmeleri için ham data'dan tüm analizlere kadar elde ettiği her şeyi vermek zorundadır. Hergün yapıyorsa, hergün vermekle yükümlüdür.
Şimdi diyeceksiniz ki bu serbest, özgür, hür oğlu hür piyasa koşullarında bu işi ne yaptığını zar zor bilen RTÜK'e havale etmek de nereden çıktı? Bunun, satırlarım arasında karambola gelmemesi için vuzuhat açısından bir kere daha vurgulamamın iktiza etmesi ne kötü! [Bunu, üstelik ilk söyleyen ben de değilim: Ithiel de Sola Pool. Oğlu Jonathan Pool, benim Kadıköy Maarif'ten İngilizce hocamdı. Prof. Pool, ısrarla ABD'de ratinglerin FCC tarafından ölçülmesini savunmuştur. Hem de tam bir serbest piyasadan yana olan biri olarak.]
Türkiye'de tam da Irak savaşı esnasında, nereden mi çıktı bu? RTÜK Kanunu'nun emredici hükmünden. Ayrıca işin bir de mâli yönü var: RTÜK reklam cirolarından belli bir pay alıyor. Reklam ciroları ne? Reklamverenlerin Ajanslara ödediği komisyonlardan, Ajansların medyaya ödediği ristürnlerden oluşuyor. Yani ne? TİAK.
Oldu mu size RTÜK bir TİAK… Hem de kanunen. Hay allah, tezkerede çuvallayan bu Meclis nelere kâdir, boşuna dememişler, hâkimiyet milletindir diye.
Bu konuda daha ayrıntılı yazılarımı, Bir Televizyon Masalı: RTÜK ile BÜDÜK adlı kitabımda okuyacaksınız. AZZZ SONRAAA…
Prof. Dr. Veysel Batmaz
19 Mart 2003
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder