(Fotoğraflar: (Altta) Veysel Batmaz'ın bu fotoğrafı, Tel Aviv sahillerinde Ümit Atabek tarafından çekildi;
(Üstte) Ümit Atabek, Ahmet Tolungüç, Atilla Cangır,Yusuf Akçura ve Veysel Batmaz, bilimsel bir masa etrafında)
Aşağıdaki birinci mektup, http://www.vistilefhukuk.blogspot.com/ daki Veysel Batmaz’ın “BİR “MESAİ SAATLERİNE UY” YAZISI ÜZERİNE CİDDİ “HUKUK” GEYİĞİ!” başlıklı yazısına “Yorum” olarak gönderildi. Konunun ve sorunun, Ümit Atabek gibi iletişim biliminin önemli biliminsanlarından biri tarafından irdelenmiş ve sorulmuş olması, konuyu Vistilef’e taşımamıza neden oldu:
YORUM ve SORU:
26 Ağustos 2005
Sevgili Veysel Hocam,
"Akademik mesainin yeri ve zamanı olmaz" diyorsun. Bunu şöyle okuyalım: akademik mesai belirli zaman ve mekana bağlı olmaksızın da yapılabilir. Aksi takdirde dersleri ne zaman ve nerede yapacağız! Tabii ki dersliklerde ve yaygın olarak kabul gören eğitim zamanları içinde (yani gece yarısı değil!) Ayrıca öğrencilerin hocalarıyla görüşebilmeleri için de, ders saatleri dışında da belirli ve duyurulmuş zamanlarda hocaların odasında bulunmaları gereklidir diye düşünüyorum. Ne dersin?
Prof. Dr. Ümit Atabek
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı
CEVAP:
26 Ağustos 2005
Sevgili Ümit Hocam,
Tabii ki yorumun bence doğru; akademik mesainin yeri ve zamanı olmaması, bir yerde yapılmaması ve zaman harcanmaması anlamına gelmez; tam tersi, akademik mesai, yer ve zaman kavramlarının ötesindedir. Diğer bir çok entellektüel meslekte yoktur böyle bir durum. Benim bu konuyu özel olarak ortaya atmamın bir çok nedeni var fakat en önemli neden, “okula geliniyor olmanın, akademik tembelliğe bir kılıf” olarak kullanıldığı bizim okulumuz. Çünkü bu okula saat 08:00’de gelip, saat 19:00’a kadar, koridolarda dolaşma, bir odada oturup ona buna soruşturma açma, arkadaşları ile dedikodu yapma, iş bağlama eylemini yapan o kadar çok kişi var ki; tezlerden, verilen derslerden, ders notlarından ve İletişim Fakültesi Dergisi’nde yayınlanan makalelerden gayet kolaylıkla anlaşılıyor bu. Evinde oturup, medyayı sarsan işler yapanlar bu arada kaynayıp gidiyor...(Kendimden tabii ki bahsetmiyorum; ben profesörüm ve bu ünvanla bana karışmak, hukuken, YÖK Başkanının bile işi değil.) Ders verme konusunda da sana katılmıyorum; birlikte, ODTÜ’de çok bahçe dersi yaptık, boykotlar nedeniyle çok akşamüstü dersine kaldık; ders yerine zamanımızı forumlarda geçirdiğimiz çok oldu... Hâtta, bir keresinde adını unuttuğum, Duygu Sezer Bazoğlu hocamız olabilir, bir hocanın evinde ders yapmak için toplandık. Yeni teknolojileri sen benden çok iyi bilirsin. Bir kaç ay sonra, ben dersleri PODCASTING olarak yapmaya başlayacağım; bu kez de, ders dinlemenin yeri ve zamanı olmayacak... Ne dersin? "Öğrenci ile görüşme" de, yok ya, neyse, varsa eğer, kolaylıkla dünyanın her yerinde, elektronik posta ile yapılabiliyor artık. Bizim İletişim Fakültelerinin de, adımız üstünde iletişimiz ya, hızla bu yöntemlere doğru geçmesi gerekiyor. Geçmiş olanlar olduğunu biliyorum.
“Zaman” ve “mekan” modernitenin güç ve iktidar ilişkisi içindeki kavramlarıdır. Arif Dirlik’in “global modernite” diye adlandırdığı, Sokol’un post-moderniteyle alay ettiği bu yeni dönemde, zaman ve mekan arasına sıkışıp kalmak, bence bir akademsiyen ve/veya biliminsanı için olmaması gerekli bir iş. (Arif Dirlik’in “Üçüncü Dünya Hayaleti: Global Modernite ve Üç Dünyanın Sonu” adlı makalesinin Veysel Batmaz tarafından yapılmış çevirisini, çok yakında http://www.vistilefakademik.blogspot.com/ da okuyabilirsiniz.)Bırakalım, yöneticiler/güç ve iktidar delileri ve budalaları, odalarını ve masalarını sevsinler, biz hayatın her anında ve alanında bilim yapalım...
Prof. Dr. Veysel Batmaz
İstanbul Üniversitesi
Not: Bu yazışmalar, saat 22:12’de yapılıyor, çok akademik ve bilimsel ve sanal alemde mekansız bir anlamda, ve “mesai saati” dışında... 657 sayılı yasada bile yok böyle zaman ve mekanla belirlenmiş katı bir çalışma saati kavramı: Bkz: http://www.vistilefhukuk.blogspot.com/ Veysel Batmaz’ın BİR “MESAİ SAATLERİNE UY” YAZISI ÜZERİNE CİDDİ “HUKUK” GEYİĞİ! yazısına.)
Fotoğrafa Not: Hocam, senin çektiğin bu fotoğraf bile akademik bir mesai değil miydi?
26 Ağustos 2005
"AKADEMİK MESAİ" ÜZERİNE İKİ ELEKTRONİK MEKTUP
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder