(Editör'ün Notu: Veysel Batmaz'ın "mesai saatine uy" uyarısı yazısı üzerine Dekan'a verdiği cevap için mutlaka VistilefHukuk'u tıklayın...)
SERDAR TAŞÇI YAZIYOR....
Veysel Batmaz İletişim Fakültesinde Profesör, Halkla İlişkiler Bölümü yasal Bölüm Başkanı, Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu üyesi ve İstanbul Üniversitesi Senatörüdür. Bu statüdeki bir kişiye ‘mesai saatlerine uy’ gibi mesnetsiz bir yazı gönderilmesi hukuki olmadığı gibi, akademik geleneklere de aykırıdır ve şık da değildir, keyfidir. Hadi Serdar Taşçı’yı ezeyim deyip yıllardır sürekli ‘gözünün üstünde kaş var’ yazıları gönderiyor, defalarca hukuksuz soruşturmalar açıyorsunuz, bunu anlıyoruz…Bu fakültede hukuku, bilimi ve gerçek Atatürkçülüğü savunduğumuzu başta YÖK ve Rektörlük olmak üzere herkes biliyor. Ve tüm derdinizin bizi hukuku, bilimi ve Atatürkçülüğü savunmaktan vazgeçirmek olduğunu da herkes biliyor.
Bu fakültede hiç gelmeyen tam zamanlı öğretim elamanları var. Bu fakültede derslerine hiç gelmeyen öğretim görevlileri var. İlgili belgeler ve tutanaklar elimizdedir ve resmi makamlara ulaştırılmıştır. ÜDS’yi bile geçemeyenlerin yabancı dil yayınları göstermesi doğru mudur? Girmediğiniz, yapmadığınız derslerin paralarını yemeniz hak mıdır? Fakülte dergisinde yaptığınız hukuksuzlukların bilinmediğini mi sanıyorsunuz? Yayın komisyonundan geçmiş yazıları yayından çıkarıp, yerlerine komisyondan geçmemiş yazıları ben mi koydum? Fakültede olmayan kişileri master-doktora derslerinden Veysel Batmaz mı geçirdi? Elimde kalem ve yetki var deyip, hukuk devletinde her istediğinizi yazıp çizemezsiniz, bunun hukuki yaptırımları ve cezai sorumlulukları olduğunu ve olacağını unutmayın. Alemdaroğlu vakasını unutmayınız. Yetki yasadan alınır ve yasa ile sınırlıdır.
Burada herkes her istediğini yapamaz, yasalar ile bağlıdır herkes. Yasa ve hukuk bilmeyenler, hatta hukuka karşı olanlar bu durumun hala farkında değiller. Etik dersi verenler etiğin ne olduğunu öğrenecekler, basın özgürlüğü ve insan hakları merkezi gibi komisyonlarda olanlar özgürlüğün ve insan haklarının ne olduğunu öğrenecekler. Her şeyden önce bunlara kendileri uymayı bilecekler. Aksi halde, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu derler adama…
Hukuk usulüne göre, Hukuku bilmemek yasal ve cezai sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Zaten artık kimse biz hukuku bilmiyorduk diyemez, çünkü biz tüm hukuk kurallarını bilmeyenlere ve hukuk karşıtlarına anlatmış durumdayız. Bunları anlattıktan sonra, artık sorumlulukları oransal olarak artmış, hukuka uymayı seçmeyerek kötü niyetleri tescillenmiştir.
Veysel Batmaz’a gönderilen yazıyı garipsiyor, fakültemizde hukuku, bilimi ve gerçek Atatürkçülüğü hakim kılma çabamızın kesintiye uğratılamayacağını bildiriyorum. Atatürkçülük yasaya uymaktır. Biz yasaya uyuyoruz. Veysel Batmaz da, gördüğüm izlediğim kadarıyla yasaya uyuyor, yasayı savunuyor… Ayrıca Siyasal’dan eski hocamdır ve derslerini çok çok iyi yaptığını herkes bilir…
ÖRNEK OLAY: Geçen gün sayın Rektör, dekanın bana öngördüğü son haksızlığı iptal etti. Konu sınav gözetmenliğine girmediğim iddiası… Ben üç yıldır tüm sınav görevlerimi eksiksiz yaptım. Pek çok sınavda 3 kişi görevli iken tek kişi görev yaptım. Tüm belge ve tutanakları dekanlığa verdim. Geçenlerde doktora dersime denk gelen saatte dilekçe verdim ve Aslı Yapar’dan izin aldım, çünkü sınav görevlendirmesinin altında onun imzası vardı. Bir Perşembe günü izinli olduğum için sınava girmedim, ama dekan bunu fırsat bilip hakkımda hukuksuz bir soruşturma açtı. Ve olanca kişiyi, boşu boşuna meşgul etti. Kamu işlerinin devamını aksattı. Olaydaki ahlaki ve hukuki sorunlar şu idi:
1-Ben yıllardır bir çok sınava, 3-4 kişi görevli olduğumuz halde tek gözetmen girdim, sınava gelmeyenlere hiçbir yaptırım uygulandığını duymadım.
2-Ben izinli idim, dilekçe vermiştim.
3-Bununla da yetinmeyip Aslı Yapar’dan izin almıştım. Bu durumda izin verip yönetici sorumluluğuna yakışmayan biçimde verdiği iznin arkasında durmayan dekan yardımcısının benden özür dilemesi gerekiyor. Aslı hanım sizden izin aldım, bu soruşturma nedir dediğimde, ‘napalım serdar, dekan sana kafayı takmış biliyorsun’ cevabını almak içler acısıdır. Bu durumda istifa etmesi onurlu bir tavır olurdu. Yapmadı.
4- İzinli olup girmediğim ve bu bahane edilerek hakkımda soruşturma açılan sınavda, ne tesadüfse pek çok sınava girmeyen ve elimde belgeleri olan, dekanın pek çok lisans ve doktora dersini veren Candan arkadaşımız da bu sınav gözetmenliği görevinde yoktu. Onun ayrıcalığı nedir, diye sorma hakkım var? Ayrıca bu sevgili Candan’ın bir değil iki değil, ektiği sınavların sayısı belli değil, sadece ben de üç-dört sınava girmediğine ilişkin belge var. Arkadaşlık, kayırma bir yere kadar, hukuku zedelediğiniz anda çıngar çıkar…Candanın doktora yükümlülüğü yok ve verdiği resmi ders yokken ve fakültede dolaşırken sınavlara girmemesi açıkça kayırmadır ve bunun hiçbir mazereti olamaz. Sınav tutanaklarını herkese gösterebilirim. Candan’ın her konuda yaptığı gibi, bunda da ‘yanlış anladın serdar’ demesi benim için sürpriz olmaz. Biz yanlış anlamıyoruz Candanı; hukuksuzluğa ve adam kayırmaya kayıtsız kalamıyoruz. Yarın sizin başınıza da geldiğinde ne dediğimi belki anlarsın. Alemdaroğlu’nu hatırlayın, hukuk istiyorum diye haykırıyordu en son. Arkadaş diyoruz ama hukuksuzluğa iş vardığı an da bu arkadaşlık zedeleniyor açıkçası.
5-Ben izinliyim, sınav görevinde yokum diye ‘Serdar Taşçı’ya haddini bildirin’ diyen Serra Görpe beni şikayet dilekçesi veriyor dekanlığa… Dekan da buna dayanarak hukuksuz soruşturma açıyor. Hukuksuz soruşturma komisyonu tayin ediyor. Hukuksuz kararlar aldırıp onaylıyor ve bu kararları her defasında olduğu gibi Rektörlük yine reddediyor… reddetti..
SÖZE GEREK VAR MI BİLEMİYORUM, İŞTE İLETİŞİM FAKÜLTESİNİ SEVDİĞİNİ SÖYLEYEN İNSANLARIN YAPTIKLARI ÇOK SAYIDA HUKUKSUZLUKTAN SADECE BİR ÖRNEK…
Serdar Taşçı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder